English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sirens blaring

Sirens blaring translate Turkish

51 parallel translation
[Sirens Blaring]
[Sirenler]
[Sirens Blaring]
[Sirenler parlıyor]
- [Sirens Blaring ] - [ Grampa] No, wait, it is love.!
Hayır. Dur. Aşık oldum!
Roust them out of bed, sirens blaring.
Yataklarından kaldır onları, sirenler çalıyor.
Was my friend. [POLICE SIRENS BLARING] Huh?
Arkadaşımdı.
Yes... partly. ( sirens blaring in the distance )
Evet, kısmen.
( sirens blaring )
( siren sesleri )
[air raid sirens blaring] Furthermore, we will alert the rebel leaders That the negotiation's finished.
Dahası asi liderlere haber vereceğiz... pazarlıklar sona ermiştir.
- Dead. - [Sirens Blaring, Tires Screeching]
Ölüyüz.
And he says if you won't pick up the kids, he will send three police cars with their sirens blaring to pick me up in 20 minutes.
Çocukları okuldan almazsan,... yirmi dakika içinde beni almaya sirenleri çalışır halde üç polis arabası yollayacağını söylüyor.
( SPEAKING CHINESE ) ( SIRENS BLARING )
Sirenler çaldığında, herkes dışarı koşardı.
[sirens blaring]
[SİRENLER ÇALIYOR]
Ambulance sirens blaring and I've got my chasing shoes on.
Ambulans sirenleri çalıyor ve ayağımda kovalamaca ayakkabıları var.
He circled the playground ten times with his sirens blaring.
Okul bahçesinde sirenleri açıp 10 tur attılar.
Oh, my God, we're in the wrong house. ( sirens blaring )
Aman Tanrım, yanlış evdeyiz.
( whirring ) ( sirens blaring ) That was a disaster.
Bu tam bir yıkımdı.
[sirens blaring]
[yuksek siren sesleri her tarafi inletiyor]
- Brooke : There's a car coming. - ( sirens blaring )
Bir araba geliyor.
Yeah, a couple hours, yeah. Just know that, when we do come back, we'll bring about a dozen black-and-whites, sirens blaring, and we may even call in a helicopter so none of the neighbors miss out on any of the action.
Bilgin olsun, geri geldiğimizde, yanımızda onlarca polis öten sirenler ve belki de bir helikopter bile getiririz ki komşulardan hiçbiri cümbüşü kaçıramaz.
- ( sirens blaring ) - It's all good!
Biziz!
Like, he wants to fire a SIG at the pistol range, and he wants to take a ride in the MCRT truck with all the sirens blaring.
Yakın mesafeden bir SIG silahı ateşlemek ve sirenleri çalışırken MCRT arabası kullanmak istedi.
- ( Police sirens blaring ) -... Draw her with a different weapon every time.
Eskiden her seferinde elinde farklı bir silah olan bir kız çizerdim.
- I let my dad get the best of me. - ( Sirens blaring )
Babamın beni alt etmesine izin verdim.
A squad car was dispatched to an address less than two blocks from the Castillo home, sirens blaring.
Castillo'ların evinden birkaç blok aşağıya bir ekip arabası gönderildi. Araç siren çalıyordu.
( Sirens blaring ) Reporter :
Yayılan yağmacılık devam ediyor.
( sirens blaring ) oh, changing the play from shoot to catch.
Oyunu ateş etmekten yakalamaya değiştiriyorum.
( SIRENS BLARING ) We will find him but we may drive all night.
Onu buluruz ama bütün gece etrafta dolanmamız gerekebilir, olur mu?
Residents in Malibu and parts of Pacific Palisades today Are reporting moderate damage and no injuries after what... [Sirens blaring]
Malibu sakinleri bugün hiç zayiat erteleme.
[police sirens blaring]
[police sirens blaring]
[Whimpering, Sobbing ] [ Sirens Continue Blaring]
[İniltiler, ağlamalar ] [ Sirenler parlamaya devam ediyor]
( Police sirens blaring ) Move! Move!
Yürü, yürü, yürü.
Because when I see Marcy in her pyjamas, I'll have a seizure. On my way to the hospital, between the blaring of the sirens and the paramedics yelling "Clear," maybe then I can get some sleep.
Çünkü Marcy'yi pijaması içinde görünce kriz geçireceğim Hastane yolunda siren sesleri ve sağlık ekibinin bağrışları arasında belki güzel bir uyku çekebilirim.
[Sirens Blaring ] [ Woman] Come on, Daniel.
SAN FRANSİSKO HASTANESİ KALİFORNİYA, ABD
[SIRENS BLARING] And now I'm going to do mine.
Şimdi de ben kendi işimi yapacağım.
( SIRENS BLARING )
Ve yalnız değilim!
( SIRENS BLARING )
Polis bizi uyarırdı, "Dışarı çıkamazsınız!"
So he wishes me luck on my interview, and about 20 minutes later in the parking lot he pulls up, sirens just blaring, leans in and says.
Görüşmemde bana şans diledi. Yaklaşık 20 dakika sonra otoparkta arabasını yanıma çekti. Siren sesleri içinde eğilip şöyle dedi :
[Sirens blaring]
Ne olmuş?
[Sirens blaring] Wow.
Vay be.
[sirens blaring ] [ pop music ] - [ groans ] I seriously have like nothing to wear. - [ chuckles]
Cidden giyecek hiçbir şeyim yok.
Uh, the guy tried to mug me, and I went into full-on zombie mode and, yeah... Before I knew it, sirens were blaring and I'm still about to crack this guy's head open for just the tiniest taste of brain, which is the single most disgusting thing a person can eat.
Adam beni soymaya çalıştı, ben de tam bir zombi moduna girdim ve sonrası da evet sonra bir bakmışım, sirenler çalıyor ben de adamın beyninden bir parça alabilmek için kafatasını açmaya hazırlanıyordum ki...
[police sirens blaring in the distance] Did he just drop a gun?
Adam bildiğimiz silah mı düşürdü?
[Sirens blaring]
Ali orada kalmak gerekir.
[sirens blaring ] [ indistinct radio chatter] There's a smell of gas coming from 6111.
6111 numaralı evden gaz kokusu geliyor.
The sirens are blaring. Whoa, whoa.
Sirenler ötüyor.
[sirens blaring ] [ officer] Step out with your hands up!
- Elleriniz havada disari çikin! - Kahretsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]