Star bright translate Turkish
200 parallel translation
Star light, star bright, first star I see tonight, I wish I may, I wish I might, have the wish I make tonight.
Işıltılı yıldız, parlak yıldız, bugün gördüğüm ilk yıldız... senden dileğim, senden isteğim bu geceki dileğime sahip olmak.
"Star light, star bright,"
"Yıldız ışığı, yıldız parıltısı,"
" Starlight, star bright, first star I've seen tonight,
"Yıldız ışığı, yıldız parlaklığı, bu akşam gördüğüm ilk yıldız."
Sally, I sometimes get the impression you think you live in Star Bright Park.
Bazen bir hayal dünyasında yaşadığın izlenimine kapılıyorum Sally.
Star light, star bright
Işıldayan yıldız, parıltılı yıldız
"The 48 States," "Starlight, Star Bright" and "In My Merry Oldsmobile."
"48 Eyalet", "Yıldız lşığı" ve "Benim Güzel Otomobilim".
- "Star light, star bright..."
- "Yıldız ışığı, Parlak yıldız..."
Star light, star bright, first star I....
Ne güzel yıldızlar ışıl ışıl parlıyor, ilk yıldızı ben....
When we first met, she'd just left the Star Bright Project and was turning 30.
İlk tanıştığımızda, 30'una basıyordu ve Star Bright Projesini yeni bırakmıştı.
" Star light, star bright
" Parlak yıldız, durmadan ışılda
" Star Light, Star Bright,
" Yıldız ışığı, yıldız ışıltısı.
So he played and sang, the future king of Israel... before the king who was to make way for him... the rising star before the waning star... the bright light before the fading one...
Sözün özü, geleceğin İsrail Kralı, yerini alacağı kralın karşısında çalmış söylemiş. Batan yıldızın karşısında, yükselen yıldız. # Sönen ışığın karşısında, parlayan ışık.
You see that bright blue star up there?
Şuradaki parlak mavi yıldızı görüyor musun?
You see that bright star in the centre?
Ortadaki şu parlak yıldızı görüyor musun?
The star so bright last night.
Yıldızlar dün gece çok parlaktı.
Someday, and someday soon Colorado is going to add another bright star to that glorious flag.
Yakın bir gelecekte Colorado o şanlı bayrağa parlak bir yıldız daha ekleyecek.
This time, a bright star leads me to flee my creditors.
Bu sefer, parlak bir yıldız, alacaklılarımdan kaçmam için bana yol gösteriyor.
- Every evening of the voyage, a star appeared above the bow, standing bright and steady in the sky, as if sent to guide the ship home.
- Yolculuktayken her gece, seren direğinin üstüne, parlak ve açık gökte bir yıldız beliriyordu. Sanki gemiye yol göstermek için çıkıyordu.
Here she is, ladies and gentlemen, a star that shines bright and high.
Bayanlar ve baylar, işte karşınızda bütün ışıltısı ve ihtişamıyla bir yıldız.
For many days before the end of our Earth... people will look into the night sky and notice a star... increasingly bright and increasingly near.
Dünyamızın sonu gelmeden günler önce... insanlar geceleri gökyüzüne bakacak ve bir yıldızın... giderek daha parlaklaştığını ve yakınlaştığını görecekler.
none will shine as bright as the star we'll find
hiçbiri parlamayacak bu gece bizim bulduğumuz
That's Altair-4, the bright speck below the star.
Bu Altair-4. Yıldızın altındaki parlak nokta.
And the heavenly hosts sang, "Hallelujah." There was a shining bright star in the sky, and it was a beautiful time.
Ve ermişler "Hallelujah" ( Elhamdülillah ) şarkısını söylediler orada gökyüzünde parlayan parlak yıldız vardı ve harika bir andı.
In the skies one wondrous star shines bright
Bu kış gecesinde kayan... harika bir yıldız parlayacak göklerde
In the skies one wondrous star shines bright
Bu kış gecesinde göklerde harika bir yıldız parlayacak
And like a bright star, like the constellation of the Lion among ordinary lions, shines the name of our great...
Ve parlak bir yıldız gibi, Aslan Takımyıldızında, büyük adınız parlar...
Happiness is a bright star
Mutluluk parlak bir yıldızdır
You're a bright star,
Daima ışıldayan
"Sleep now, bright star".
"Uyu hadi canım."
"until a bright shining star appeared and guided them to safety."
"Parlayan bir yıldız gözüküp, onlara güvenli bir yere doğru rehberlik edene kadar."
Only have to lie on the grass at night and look straight up at some bright star and stare at it with all your might and by and by, you'll feel you're falling into the sky miles and miles from your body which you don't seem to need at all.
Geceleri çimenlerin üzerine uzanınca ve parlak bir yıldıza gözlerini dikince tüm gücünle ona bakarken gökyüzüne düşmüş gibi hissedersin. ... hiç ihtiyacın yokmuş gibi duran bedeninden, kilometrelerce uzaklaşırsın.
Now, if a star were as near as the sun it should appear as big and as bright as the sun.
Bir yıldız Güneş kadar büyükse Güneş kadar büyük ve parlak görünmeli.
Or equivalently, how small a piece of sun would be as bright as a star?
Ya da başka bir deyişle güneşin ne kadarlık bir parçası yıldız kadar parlak görülebilir?
He asked himself, which hole seemed as bright as he remembered the star Sirius to have been the previous evening.
Ve deliklerden bakarken Sirius takımyıldızının önceki günkü yerini düşündü.
It's hard to remember just how bright a star is hours after you've looked at it, but Huygens remembered very well.
Baktıktan saatler sonra bir yıldızın ne kadar parlak olduğunu hatırlamak zor olmasına rağmen Huygens bu hesaplamayı yapabiliyordu.
A star never before seen burst into radiance became almost as bright as the full moon.
Daha önce görülmemiş bir şekilde parlamış ve neredeyse dolunayın parlaklığı kadar ışınımı artmış.
This bright star has a massive, unseen companion.
Bu parlak yıldızın heybetli ve göze görünmeyen bir yoldaşı var.
You can tell them that you remember when there was a pitch black sky with no bright star, and people feared the night.
Onlara yıldızları parlamayan kapkaranlık bir göğün kapladığı ve geceden korkulan zamanları hatırladığını söylersin.
- Hathaway's bright star.
- Hathaway'in parlak yıldızı.
A bright new star will rise.
Yeni bir yıldız parlayacak.
Oh, well, there's another bright star in God's heaven.
Cennette parlayan bir yıldız daha bulunuyor.
Last night I saw a bright star shining in the East. Peg...
Bunu nasıl başarıyorsun?
It's that bright red star just above the trees.
Ağaçların hemen üstündeki parlak kırmızı yıldız.
He was always bright, and in school he was a star.
Her zaman çok zekiydi. Okulunda bir yıldız gibiydi.
You're like a big, bright shooting star and you're right, Ben, you'd burn out here.
Sen kocaman parlak bir yıldızsın ve haklısın burada sönersin.
You see that very bright star up in that direction?
Şu taraftaki parlak yıldızı görüyor musun?
Hey you, let us through It's a bright new star
Hey, sen, yol ver... Bu yeni yıIdıza...
They discovered a bright, new, shiny star in the heavens and I do believe it's me.
Gökte yeni. parlak, ışıldıyan bir yıldız bulmuşlar ve bu yıldız benim.
She's a bright new star. lnterested, Elise?
"s" ile başlayan kelimeyi kullanacağım.
A big, bright shining star.
Büyük, meşhur bir yıldız.
I am a big, bright, shining star.
Ben büyük, parlak bir yıldızım.
bright 159
brighter 21
brighton 41
bright and early 47
bright eyes 56
bright lights 25
bright side 34
star trek 93
star wars 143
star hotel 51
brighter 21
brighton 41
bright and early 47
bright eyes 56
bright lights 25
bright side 34
star trek 93
star wars 143
star hotel 51