English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tell her that

Tell her that translate Turkish

7,431 parallel translation
Well, i came here to tell her that.
- Buraya ona bunu söylemek için geldim.
No. You Can... Yeah, You Can Go Ahead And Tell Her That,
Evet, bunu ona kendin anlatırsın, çünkü ben anlatmayacağım.
But, you know what, you can just tell her that I'm not interested this time.
Ne diyecekse bu sefer ilgilenmediğimi söyleyebilirsin.
I want to wake up every morning and tell her that I love her.
Her sabah uyanıp, onu çok sevdiğimi söylemek istiyorum.
why'd you tell her that? why?
Neden ona bunu söyledin?
Well, hey, look, if you run into her, could you please just do me a favor and tell her that I stole your bills, because she asked me to come at night, and then there's this whole a.m. / p.m. thing...
Bak ona rastlarsan bana bir iyilik yapıp faturalarını çaldığımı söyler misin çünkü akşam beni çağırdı ve şu öğlen / gece yarısı olayı...
Tell her that I love her.
Onu sevdiğimi söyle.
Well, you can tell her that you're moving out of state.
- Şehirden taşındığını söyleyebilirsin.
Yeah, and tell her that she can solve all of her problems by drinking lots of water and getting tons of sleep.
Evet, ve ona söyle bütün problemlerini, su içerek ve çokça uyuyarak çözebilir.
You tell her that.
Ona söyle.
And also tell her that I need her to cover the bar for me tonight.
Bu akþam barda benim yerime bakmasý gerektiðini de söyle.
You need to tell her that you felt nauseous with a stiff neck and a headache when you came in.
Geldiğinde midenin bulandığını, tutulmuş bir boynun ve baş ağrın olduğunu söyle.
Just tell her that Mona said something about cameras, and how she was scared.
Mona'nın kameralardan bahsettiğini ve çok korktuğunu söyle.
- and tell her that.
-... bunu söyleyemedin.
I'm glad I'm not the one who has to tell her that.
Bunu ona söyleyecek kişinin ben olmadığıma memnunum.
Well, you can tell Madame... w-whatever that it is precisely because I do not underestimate my mother that we are keeping this a secret.
O "Madam Adı Her Ne Haltsa" ya söyle asıl hafife almadığım için bu ilişkiyi gizli tutuyoruz.
Wait, you don't think I can tell the wife that her husband died?
Kadına, kocasının öldüğünü söyleyemeyeceğimi mi sanıyorsun?
But you delivered her to us and that means more than I could ever tell you.
Ama sen onu bize teslim ettin ve bu sana söylediğimden çok daha fazlasını ifade ediyor.
What are you gonna tell her about that eye?
- Ona gözünle ilgili ne diyeceksin ya?
Ma'am, I have to tell you that your description of Donna is very different than what her coworkers told my coworkers.
Hanımefendi söylemem gerekir ki, onun iş arkadaşlarının benim çalışanlarıma tarif ettiği Donna, sizinkinden çok farklı.
You told me once that I could tell you anything.
Daha önce söyleseydin her şeyi anlatırdım.
Now that you're here, hopefully you can convince her to tell us.
Geldiğinize göre onu konuşmaya ikna edersiniz umarız.
Don't tell her I said that.
Bunu ona söyleme.
Well, you know what, you tell her it's not like that, and then you violate her ass out the door.
O zaman ona meselenin öyle olmadığını söyler sonra da kapı dışarı edersin.
Well, you tell Violet that you will text her as soon as I authorize you to do so.
Violet'e sana izin verdiğim zaman ona mesaj çekeceğini söyle.
A lawyer will advise you to tell us who it was that hired you to kill her... possibly avoid execution.
Bir avukat mümkün olduğunca infazı önleyerek onu öldürmek için kiralandığını bize söylemen için ikna edecektir.
And who did Lucille Gladner tell her to call to go pick up that purse?
Peki, Lucille Gladner'a kim o çantayı alması için kadını aramasını söylemiş?
In a half-hour, they are going to be standing here in matching lab coats, announcing to the world that, once again, they are the cure to mankind's every sexual misfortune, or I am going to get on the stage and tell those same reporters that the reason they aren't there is, Dr. Masters prefers spending time with young boys.
Yarım saat içinde önlüklerini giyip burada dikilecekler insanların her türlü cinsel sorununu tedavi edebileceklerini dünyaya bir kez daha duyuracaklar ya da ben sahneye çıkıp aynı gazetecilere burada olmamaların sebebinin, Dr. Masters genç oğlanlarla vakit geçirmeyi tercih etmesi olduğunu söyleyeceğim.
Did I tell you that I ran into her mother
- Öyle.
I know my mom used to tell me how good it made her feel that I was such a happy kid, but honestly, I don't even remember what that would've even felt like.
Annem bana, mutlu bir çocuk olduğumda kendisinin de mutlu olduğunu söylemişti ama dürüstçe söyleyebilirim ki, öyle bir hissin nasıl bir şey olduğunu hatırlamıyorum.
Come on, we tell that every year.
Her sene yayınlıyoruz bunu.
Look. I'll tell you all about it, but first, you got to tell me about a treme witch that you might know...
Sana her şeyi anlatırım ama öncelikle bana tanıyor olabileceğin bir Treme cadısından bahsetmen gerekiyor.
Well, if I tell her I'm having a child with another woman, that's not going to make her feel, you know, good.
Eğer ona başka bir kadından çocuğum olduğunu söylersem bu, ona kendini iyi hissettirmez.
But if I tell her about my second family, she's going to think I only wanted her to be in LA so that I could be in San Diego with Gail, and that's really going to play with her emotions.
Ama eğer ona ikinci ailemden bahsedersem onunla LA'e gitme sebebimin, San Diego'da Gail ile olabilmek olduğunu sanacak ki bu da beni, onun duygularıyla oynamış biri yapacak.
I tell you that all the time.
Bunu sana her zaman söylüyorum.
- Vince, I need you to tell me everything that happened after I left Haven.
Vince, ben Haven'dan gittikten sonra olan her şeyi anlatmanı istiyorum.
Tell me, how can a girl, asleep in her bed, do that?
Söylesene yatağında yatan bir kız bunu nasıl yapabilir?
Something's trying to tell me that it's all papier-mà ¢ ché.
Bir şeyler bana anlatmaya çalışıyor ki her şey kağıttandır.
You guys tell Mona's mom that she's got cameras in her molding.
Havalandırmasında kamera olduğunu siz söyleyin kadına.
But do you think that maybe sometime you could tell me about her?
Bana arada sırada onu anlatabilir misin peki?
The day after, I was forced to tell her about everything that happened.
Ertesi gün, ona olanları anlatmak zorunda kaldım.
Well, I can tell you that he was always looking out for Number One.
Her zaman en iyisi olmaya çalıştığını söyleyebilirim.
Look, all I'm saying is that... If I tell her now before she leaves, I'm not gonna get a moment's rest.
Bak, sadece diyorum ki eğer o gitmeden önce söylersem beni hiç rahat ettirmez.
So I just figured that I would tell her after.
O yüzden ona sonra söylerim diye düşündüm.
So tell us more about this little plan that you have where you lie about everything to everyone.
Hadi bize şu küçük planından biraz daha bahset. Herkese her şey hakkında yalan söylediğin plan hani.
You come and work for me on my TV show, and I don't tell Sue that you're secretly keeping her hostage as a ghost.
Gel, TV şovunda benim için çalış ve... ben de Sue'ya parmaklarından birini saklayıp, onu hayalet rehinen olarak tuttuğunu söylemeyeyim.
Weaver ever tell you what happened to her at the academy that day?
Weaver sana hiç o gün akademide ona neler olduğunu anlattı mı?
You tell her I said that.
Söylediğimi söylersin.
I wish I could tell you that everything's gonna be all right.
Keşke size her şeyin yoluna gireceğini söyleyebilseydim.
He asked me not to tell my grandmother something that he was trying to plan for her.
Benden büyükannem için planladığı şeyi ona söylememi istemişti.
Anyway, that kinda ass-kicking fun is an everyday thing for us and now you get to tell us who to kick, and in which ass.
Her neyse, adam dövmek eğlencemizdir, her gün yaparız bunu. Artık sen bize kimi döveceğimizi söyleyeceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]