English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Terrifying

Terrifying translate Turkish

2,099 parallel translation
That's terrifying.
Bu korkunç.
It can happen anywhere at any time, that's why it's terrifying.
Her an her yerde başına gelebilir. O yüzden de çok korkunç.
PCP hallucinations are terrifying.
PCP halüsinasyonları korkunçtur.
Someday you will reach a point where more of the people you love are dead than alive, and that, Dr. Shepherd, is terrifying.
Bazı günler sevdiğiniz insanları canlı görmekten çok ölü görmek istediğiniz bir noktaya geliyorsunuz. İşte asıl korkutucu olan bu, Dr. shepherd.
Britta, I've been in a few real wars, but this one is actually the most terrifying.
Birkaç gerçek savaşa katıldım Britta, ama en korkuncu bu.
Something so menacing, so terrifying that the people finally gave it a name.
Oylesine korkunc ve tehditkâr bir sey ki, kasabadakiler ona bir isim taktılar.
See, it doesn't look like a terrifying hellhole.
[Rusça konuşma]
It can be terrifying when you're out there in it.
İçinde yaşadığınızda dehşet verici olabiliyor.
She became this terrifying thing to me.
Benim için korkutucu bir şey olmuştu.
Terrifying.
Korkunç.
I saw something terrifying once.
Eskiden çok korkutucu bir şey gördüm.
I just had a terrifying paranormal experience.
Az önce paranormal bir deneyim yaşadım.
Black holes are the most terrifying places in the universe.
Karadelikler evrendeki en korkunç yerlerdir.
As Lenny drove home that night, he knew his first task was to learn as much about his subject as possible - mysterious and terrifying black holes.
O gece Lenny eve varır varmaz ilk yapması gerekenin, konusu olan gizemli, korkutucu kara delikler ile ilgili mümkün olduğu kadar şey öğrenmek olduğunu biliyordu.
people are terrifying.
İnsanlar dehşet verici.
This car is terrifying and exciting at the same time.
Bu araba ürkütücü ve aynı zamanda heyecan verici.
Yet he can climb the world's most terrifying peaks.
Yine de dünyanın en dehşet verici doruklarına tırmanabiliyor.
That sounds terrifying.
Kulağa korkunç geliyor.
Point- - it was terrifying and I very quickly realized it was a mistake.
Nokta. Korkunçtu. Bunun hata olduğunun farkına çok çabuk vardım.
He's a champion of a truly terrifying sport.
Gerçekten korkutucu bir sporun şampiyonu.
She was a terrifying woman.
Korkutucu bir kadındı.
It is simply terrifying.
Gerçekten dehşet verici.
It was the most terrifying, horrifying thing I've ever seen.
Çok ürperticiydi, gördüğüm en korkunç şeydi.
It must have been terrifying, deeply poignant and disturbing.
Oldukça korkutucu, üzücü ve rahatsız edici olmuş olmalı.
For me, the prophet has got that sort of terrifying brief access to divine power and he's using that consciousness that sort of flooded into his body and creating the words.
Bence, peygamberlerin tanrısal güce bir çeşit korkutucu erişim gücü vardır ve onlar içlerine dolan bu şuuru kullanarak kelimelere dökmektedirler.
She had been the first to recognise him as the Prophet of God and had been the first person he had turned to when confronted by the terrifying and bewildering experience of revelation.
O, O'nu Allah'ın Peygamberi olarak tanıyan ilk kişi ve vahiylerin şokunu yaşarken yanına koşarak cesaret aldığı ilk kişiydi.
Um, what I remember is being eight years old and trying to act like having a new family wasn't terrifying.
Hatırlıyorum 8 yaşımdaydım ve yeni bir aileye sahip olmak korkutucu değilmiş gibi davranıyordum.
They're terrifying!
Çok korkunçlardır!
And if one guard dog is ferocious and terrifying you can imagine 3 of them, but all on one body.
Ve bir bekçi köpeği vahşi ise ve korkunç 3 hayal edebiliyorum bunların, ancak tek bir gövde üzerinde.
Oh, that's... that's a terrifying story.
Bu... korkunç bir hikâye.
That's gonna be terrifying!
- Çok ürkütücü olur.
It should be terrifying.
- Olmalı da.
They came to him throughout his life, and every time they occurred, it was a terrifying and exhausting experience.
Vahiyler tüm hayatı boyunca gelmiş ve her gelişinde korkutucu ve yorucu bir iz bırakmıştır.
For me, the Prophet has got that sort of terrifying, brief access to divine power, and he is using that consciousness that sort of flooded into his body, and creating the words.
Bence, Hz. Muhammed, güzelliği, Hurileri bir peçenin arkasına saklamanın, insanları garip bir görüntü ya da kutsallığa bürümenin sorgulamadan kabul edildiği bir çağda doğmuş ve bu durum Hristiyan, Yahudi ve Zerdüşt dindarlar tarafından da sorgulanmadan kabul edilmiştir. Hz.
That sounds terrifying.
Bu çok korkunç duruyor.
This is terrifying.
Bu korkunç.
And it's exhilarating and terrifying and... ♪
Bu keyifli ve korkutucu bir şey.
The whole thing must be terrifying to both of you.
Tüm bu olanlar ikinizi de dehşete düşürüyor olmalı.
Uh, it's not terrifying, Sheldon.
Dehşete düşürmüyor, Sheldon.
It's not terrifying.
O kadar da kötü değil. Neden?
Now, not to sound like a baby, but without the Intersect, it does seem a bit more... terrifying.
Kız çocuğu gibi görünmek istemem ama Bilgisayar olmadan bu biraz korkutucu duruyor.
And our ship came under terrifying attack and we were forced to...
ve gemimiz korkunç bir... saldırı altında kaldı ve mecburen...
An explosive force. A terrifying gale with no fears or tears in my heart.
ne gözyaşı olan korkunç bir bora.
Detective, I suppose that you're used to being around guns. I suppose scenes of violence are commonplace for you. But I can assure you that for me it was terrifying.
Dedektif Carter, eminim silahların etrafında olmaya alışkınsınızdır sanırım vahşet anları size pek de yabancı değildir ama sizi temin ederim ki, benim için dehşet verici bir şeydi.
The story sounds terrifying but... I can't really tell from the picture though I think it was the shooting angle that does the trick.
Hikaye korkutucu geliyordu resimden pek bir yorum yapamam gerçi ama bence sırrı çekim açısındaydı.
January saw a great, terrifying exodus of the Masuren.
Ocak ayında Masurenlilerin büyük, korkunç göçü görüldü.
This is terrifying, this is scary, and this thing will kill you, just in its own kind of metaphysical beauty.
Bu dehşetverici, korkunç bir şey, ve bu şey sizi öldürecek, sadece kendi metafiziksel güzelliğiyle başka birşeyla değil.
- But when Montgomery fell on hard times, he became addicted to drugs and developed a terrifying Frankenstein complex.
- Montgomery dara düştüğünde uyuşturucu bağımlısı oldu ve korkunç bir Frankenstein kompleksine girdi.
Sounds terrifying.
Çok korkunç.
She passed out right in the middle of her bridesmaids'brunch. It was terrifying.
Nedime yemeğinin ortasında birden bayılıverdi.
Ancient Greek artifacts depict terrifying beasts such as the Gorgon... the Hydra... NARRATOR :
Eski Yunanca eserler korkunç tasvir

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]