English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Terrible thing

Terrible thing translate Turkish

1,419 parallel translation
That's a terrible thing to say.
Ağzından çıkanı duyuyor musun?
It's not such a terrible thing being your father's son.
Babanın oğlu olman o kadar da kötü birşey değil.
I did a terrible thing.
- Ben korkunç birşey yaptım.
He did a terrible thing, Mr. Everett.
Çok kötü birşey yaptı.
He wasn't a bad boy, but I know he did a terrible thing!
Kötü bir çocuk değildi ama çok kötü birşey yaptı.
That was a terrible thing.
Korkunç bir kazaydı.
- This is a terrible thing you've done.
- Bu yaptığın korkunç bir şey.
Terrible thing for a shrink to lose.
Bir psikolog için kötü bir kayıp.
A terrible, terrible thing.
Çok ama çok kötü bir şey.
It is a terrible thing, a slayer of worlds an echo of the darkness we thought had finally left us.
Korkunç bir şey, dünya katili bizi terk ettiğini düşündüğümüz karanlığın bir yankısı.
It's a terrible thing to lose your parents.
Aileni kaybetmen çok kötüydü.
That's a terrible thing to say.
Bu korkunç bir şey.
A terrible thing has'appened.
Korkunç bişey oldu.
A terrible thing "has" happened!
Evet korkunç bir şey oldu.
A terrible thing has happened.
Korkunç bir şey oldu.
Heartache is a terrible thing, I know
Gönül yarası berbat bir şeydir. Bunu bilirim.
Like having needs is some terrible thing.
insanın ihtiyaçlarının olması kötüymüş gibi.
" The mind is a terrible thing to waste
" Aklı ziyan etmek korkunç bir şey
Jealousy's a terrible thing.
Kıskançlık çok korkunç birşey.
And then they brought them out of the woods one at a time, and it just was a terrible thing.
Çocukları teker teker ormandan geri getirdiler. Korkunçtu.
Amnesia is a terrible thing.
Hafıza kaybı berbat bir şey.
I did a terrible thing.
Ben kötü bir şey yaptım.
That- - That's a terrible thing to say.
Söylediğin çok korkunç.
Terrible thing.
Korkunç bir şey.
Jeez, that's a terrible thing to say.
Bu çok kötü bir şeydi.
Meg, that's a terrible thing to say.
Meg, çok yalnış birşey söylüyorsun.
Stewie, that's a terrible thing to say.
Stewie, söylediğin şey çok kötü.
Yes, Daphne? I'm afraid a terrible thing has happened.
- Korkunç bir şey oldu.
Of course terrible thing a gun shot wound.
Tabii, berbat bir şey. Bir kurşun yarası.
It's a terrible thing.
- Korkunç bir şey.
It's still a terrible thing to happen!
- Yine de bu korkunç bir şey.
It was a terrible thing.
Korkunç bir şeydi.
- That was a terrible thing I said.
Sana söylediklerim çok korkunçtu.
Is this the terrible thing?
O kötü şey bu mu?
Is that such a terrible thing to do?
Bir kocanın bunu yapması kötü bir şey mi?
What happened to her is a terrible thing, but even if she'd known she was going to die she would have done it anyway because she loved you that much.
Annene olanlar korkunçtu, ama o, böyle olacağını bilseydi, yine de peşinden gelirdi, çünkü seni çok seviyordu.
I'm giving you the final revenge, Milord for this terrible thing I've done to you and your family.
Size intikam fırsatı vereceğim lordum. Size ve ailenize yaptığım bu korkunç şey için...
This is the navy, where a commanding officer is a mighty and terrible thing- - a man to be feared and respected.
Burası donanma. Burada komutanlar tuttuğunu koparan, sıkı adamlardır. Onlardan korkulur ve saygı duyulur.
If this is such a terrible thing, how come it hasn't been in the newspaper?
Eğer o kadar kötü birşeyse, neden gazetelerde yer almadı?
Tell him... we both of us live with a terrible thing. The desire for the absolute. The sublime.
Ona hayatımızdaki en korkunç şeyin isteklere boyun eğmek olduğunu yüceliğin zor korunduğunu söyle.
Which isn't a terrible thing in some parts of the world.
Dünyanın bazı yerlerinde bu hiç tuhaf karşılanmıyor.
They told you what a terrible thing it was They were really mean to you
yaptıklarını anlattıklarında daha acımasız olsanız daha iyi olur.
You've done a terrible thing.
Korkunç bir şey yaptınız.
For my sake you are prepared to do this terrible thing?
Benim hatrım için bu kötü şeyi göze mi aldınız?
And you know... I can't help feeling that this disturbing new thing, this... 'Higher Education of Women'will deal a terrible blow to happy married life.
Bu rahatsız edici yeni şeyin, kadınların yüksek eğitiminin..... mutlu evlilik yaşantıma..... korkunç bir darbe vuracağını hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum.
So do you think it's a terrible thing I'm doing?
Sence yaptığım korkunç bir şey mi?
I'm beginning to think this whole fake fiancé thing was a terrible -
Bu sahte nişanlıIık işinin berbat bir şey ol -
That thing that happened to her was terrible but I didn't do it.
Başına gelen şey korkunçtu ama benimle hiçbir ilgisi yoktu.
The thing about Harvard, for somebody from the working class, like us, coming from that background is that there is a terrible sense of isolation, of aloneness there.
Harvard'la ilgili olarak şu çok net ; bizler gibi işçi sınıfından, böyle bir kültürden gelmiş insanlar için, dışlanmışlık sendromu felâket bir şey, kalabalık içinde yalnız kalmak.
Let us hope the will of good men is enough to counter the terrible strength of this thing that was put in motion
Umalım ki, iyi adamların dirayeti bu şeyin harekete geçmiş olan korkunç gücüne karşı galip gelsin.
- A terrible thing.
Korkunç bir şey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]