That is all translate Turkish
36,822 parallel translation
I know women, and that is all woman under there.
Kadınları bilirim ve onun altında kesinlikle bir kadın var.
That is all.
Hepsi bu kadar.
That is all.
O kadar.
That is all.
O kadar!
Now that the evil omen has penetrated deep into the village, all that needs to happen is for disasters to happen.
Şeytani alametler köyün derinliklerine kadar nüfuz ettiğine göre geriye felaketlerin gerçekleşmesi kaldı.
I know that, as an actor, all I tried to give them is something true, is something from my heart.
Oyuncu olarak, onlara gercek bir sey vermeye calistigimi biliyorlar, kalbimden gelen bir seyi.
Above all else, I'm really in a sticky situation if all of that is true.
Sözlerinde samimi ise münasebetsiz bir durum içindeyim demektir.
That's all there is to it.
Tek sebebi bu.
Paying for 20 years'worth of rent on this house in advance is a lot of money. Where did you get all that cash?
Bu evin 20 senelik kirasını ödeyecek parayı nereden buldun?
Is that all you got?
Elinden gelen bu kadar mıydı?
All I want is the chance to wail on that fleshbag again.
Tek istediğim o et torbasını tekrar dövebilmek.
All that is left is for you to take care of it.
Şimdi tek yapman gereken onun çaresine bakmak.
I know that teenagers go through all manner of changes, but what bothers me is that Jim and I have always been close.
Ergenlerin türlü türlü değişimler yaşadığını biliyorum ama Jim ve ben hep çok yakındık, canımı sıkan da bu.
Did you do something bad... and is that why all records of you are gone?
Bayım, yoksa kötü bir şey yaptığın için mi tarihi belgelerden tüm kayıtların silindi?
Life is naturally all about something that is about to work out but then it may not.
Hayat da böyle tam gerçekleşecekken bir türlü gerçekleşemeyen şeylerden oluşur.
Honey, since Deputy Director Nam is in that state and all, shouldn't we hire a new person?
Canım, Müdür Nam'ın durumu malum. Yerine yeni birini işe almak gerekmez mi?
All that's left is for Kim Jae and his fiancé to strut around the malls for a week.
Şimdi bir tek Kim Jae ile nişanlısının hafta boyunca alışveriş yapmaları kaldı.
But why is she saying that she'll make money and give it all to me?
Peki ne diye para kazanıp bana vereceğini söylüyor ki?
That... is all what Hyung Nam Doo does.
Nam Doo abimin yapacağı şeyler.
I know that, as an actor, all I tried to give them is something true, is something from my heart.
Oyuncu olarak, onlara gerçek bir şey vermeye çalıştığımı biliyorlar, kalbimden gelen bir şeyi.
Is that all you can say?
Söyleyebileceğin tek şey bu mu?
So is that what this is all about?
- Nihayet baklayı ağzından çıkardın.
The one all the way on top is the most recent one so withdraw that money and use it for your college tuition.
En üstteki de en sonuncusu olduğundan üniversite harcın için kullan bunu.
Steering me away from the curb of the sidewalk and seeing you solve math problems with a lead pencil was cute and all and all of that is fine and dandy, but... but I can't do this anymore.
Kaldırımın iç kısmından beni yürütmeniz de o matematik sorularını çözmeniz de tatlıydı. Hepsi güzel olsa da artık bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
All that anyone ever has in the face of death is regrets.
Ölüm karşısındaki her şey birer pişmanlıktır.
Is that all?
- Hepsi bu mu? - Ne?
You know what I don't get is how they all knew exactly where we were that fast.
Benim anlamadığım şey, bu kadar hızlı bir şekilde nasıl yerimizi buldular?
All I know is that I didn't survive a war and all the rest of it just to get pulled in by this fucker or his flock.
Tek bildiğim ben savaşta hayatta kalmadım ve geri kalan her şey bu şerefsizin elimden tutması ya da sürüsüne katması içindi.
Is that all?
Bu kadar mı?
- All I know is that coach picks the starting lineup today.
Tek bildiğim, hoca ilk 11'i bugün seçecek.
And they said that all we have to do now is just sit right and wait.
Ve tek yapmamız gerekenenin oturup beklemek olduğunu söylediler.
And that's all you think that this is?
Tüm bunların bu olduğunu düşünüyorsun değil mi?
With all due respect, that job should go to Stephanie Holden.
Saygıyla, bu iş Stephanie Holden'a gitmelidir.
The boy is all that matters.
Tüm önemli olan o çocuk.
We've been under her spell too long, not only Jakob all of us. That is all.
O kadar.
Do you want me to waste Dr. Ziegler's time, his valuable time, to have him come all the way here, to talk to you, to tell you that he is with me?
İlla Dr. Ziegler'ın o değerli vaktini boşa harcayıp buralara kadar getirteyim de seninle konuşsun ve sana, benim çalışanım olduğunu mu söylesin?
Because I love you, and you love me and love is all that matters.
Çünkü ben seni seviyorum, sen de beni seviyorsun.
Is it fair to say that as a result of all of these lies, you got rich?
Bütün bu yalanlar sonucunda, Zengin misin?
- Is that all right? - Not a problem.
- Senin için sorun olur mu?
That's what all the fuss is about?
Tüm tantana bunun için mi?
Is that all right with you?
Uyar mı sana?
[Kevin] Oh, is that all you got?
Gücün bu kadar mı?
Oh, Emily, don't you know that James is part of all this, honey?
Ah, Emily, bilmiyor musun? James bunların hepsinin bir parçası mı, tatlım?
That threat you made is all fucked up.
Yaptığın tehlike berbattı.
She is a nurse's aide, you know, low pay and all that.
Kızım hemşire yardımcısı. Düşük maaşlı vesaire.
You know, a kidney is all that's going to get you well.
Yeni bir böbrekle tamamen iyileşebilirsin.
There's no way that Simms is gonna let me fly out west and deal with all this.
Simms'in hiçbir yolu yok Batıdan uçmamama izin vereceğim Ve tüm bunlarla başa çık.
You, of all people, should know that money is the motivator of lesser minds.
Siz, herkesin bilmesi gerekir Bu para motivasyon kaynağıdır Daha az zihin için.
Is that all?
Hepsi bu mu?
The most pathetic thing of all is that I can't think of anything better.
En içler acısı olan şey ise aklıma daha iyi bir fikir gelmemesi.
Okay, you got to understand that this is a tourist nation, all right?
Peki, buranın bir tatil bölgesi olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
that is all that matters 18
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is weird 91
that is not true 434
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is weird 91
that is not true 434
that is good 189
that is so cool 125
that is not the point 62
that is right 117
that is enough 189
that is a lie 69
that is an order 68
that is ridiculous 146
that is great 150
that is not the case 19
that is so cool 125
that is not the point 62
that is right 117
that is enough 189
that is a lie 69
that is an order 68
that is ridiculous 146
that is great 150
that is not the case 19