That is ridiculous translate Turkish
663 parallel translation
- Now, that is ridiculous!
- İşte şimdi saçmaladın.
Mademoiselle, that is ridiculous.
Matmazel, bu çok saçma.
Charlotte, that is ridiculous.
Charlotte saçmalama.
That is ridiculous!
Bu çok saçma!
But that is ridiculous.
Fakat bu çok saçma.
Your Honour, that is ridiculous. We produced the witnesses in court.
Sayın Hakim, bu çok saçma tüm şahitleri mahkemeye çıkardık.
That is ridiculous.
Bu saçma.
That is ridiculous.
Çok saçma.
Freddy, that is ridiculous!
Freddy, bu çok saçma!
Well, I have heard of penis envy, but that is ridiculous.
Penis hasedini duymuştum ama bu çok saçma.
- But that is ridiculous!
- Ama bu saçmalık!
That is ridiculous.
Bu çok saçma.
Al, that is ridiculous.
Bu çok saçma, Al.
That is ridiculous.
Alay mi ediyorsunuz?
That is ridiculous.
Bu saçmalık.
That is ridiculous!
Bu çok anlamsız!
All of that is ridiculous.
Bunların hepsi gülünçtür.
You see, my plan is so ridiculous... so simple... that it scares you.
Planım, oldukça basit ve benzersiz, seni bile korkutmaya yetti.
That is perfectly ridiculous of course, Mr. Czaka... but... just wait here a moment... please.
Elbette bu bütünüyle saçma Bay Czaka... fakat... burada bir dakika bekleyin... lütfen.
- This is Oxly speaking, Barnaby! - That's ridiculous.
- Ben Oxly'im Barnaby!
What I mean is, there's no telling where something like that can end. Men will start getting the most ridiculous ideas.
Bunun nereye varacağı belli değil, erkeklerin aklına saçma sapan fikirler gelebilir.
That question is ridiculous and outrageous.
Bu soru saçma ve insafsızcadır.
- That is how ridiculous it is.
- Evet, çok salakça.
Oh, no, sir. That's ridiculous. But even if it were true... even if this house were full of evil, Madeline is not.
Hayır, bayım, bu saçmalık, ama doğru bile olsa tüm ev kötülükle dolu bile olsa...
If this is going to be a serious discussion and suddenly I'm terribly afraid it is, you're going to have to take off that ridiculous mask or else I'm going to have to wear one, too.
Eğer bu ciddi bir konuşma olacaksa beni sıkıntıya sokan şu saçma sapan maskeyi çıkartmalısın. Yoksa ben de takmak zorunda kalacağım.
He says that what you say is ridiculous... and stupid.
Diyor ki : Söyledikleriniz çok saçma aptalca şeylermiş.
Now, that, too, is patently ridiculous.
Aslında bu dediğin de çok gülünç tabii.
That is the most ridiculous accusation that...
Bunun kadar saçma bir iddia...
Now, Captain, before I say a word, I want to say that... Granted this is unmilitary, granted it's ridiculous, granted it's insane.
Yüzbaşı, başlamadan önce söylemek istiyorum ki sözlerim kesinlikle askeri görüş değildir kesinlikle saçma ve akıl dışıdır.
Well it's a disgrace, it's a shame... it's absurd, ridiculous and its just plain silly and there's nothing else... to add unless it's to say that your stable is infamous, oh Caesar! But you really do have to face the facts oh Queen, that Egypt is decadent.
Ama Kraliçe, yüzleşmek zorunda olduğunuz gerçek, Mısır'ın itibarını yitirmekte olduğudur.
That story is ridiculous.
- Bu kadarı yeter. Anlattıkların çok saçma.
I know that this is ridiculous but the fellas down there at the department, they say they've got a pretty good case against you.
Gülünç olduğunu biliyorum, ama Merkezdeki arkadaşlar var ya? ... sizin aleyhinize sağlam bir dosya oluşturmuşlar.
Is that ridiculous?
Gülünesi mi bu?
Today in America, with its unmatched resources, it is exceedingly ridiculous, a total absurdity... that any citizen with any ailment, mental or physical, should go medically unattended.
Eşsiz kaynaklar olan Amerika son derece gülünç ve tamamen anlamsız bir şekilde... rahatsızlığı ister akli ister fiziksel olsun vatandaşına tıbbi hizmet vermiyor.
'Its a very ridiculous opinion, "he says" that it is impossible a rational soul should dwell in any other shape than ours. "
Sonrasında'Bu çok saçma bir fikir, "diyerek" zeki bir varlığın bizden çok farklı olmaması gerekir. " diye düşünmüş.
Well, that French cook was taking a lot of trouble, but this is ridiculous.
Onca Fransız yemeğinin, havaya uçması, saçmalık.
The first thing you can do is get rid of that ridiculous toupee.
Yapabileceğin ilk şey şu saçma peruktan kurtulmak.
It is ridiculous that you do not have a driver's license.
Ehliyetinin olmaması çok gülünç.
That is absolutely the most ridiculous excuse I have ever heard... in my entire career as a disciplinarian, Jerry.
Bu, benim tüm müdürlük hayatımda duyduğum... en gülünç bahane, Jerry.
It might seem ridiculous, but that's the way it is.
Çok saçma gözükebilir, ama bu olmasi gereken sekil.
- That's ridiculous. - Is it?
- Yoksa biraz kıskanıyor musun?
This is ridiculous. You're not that special.
Çok saçma, sen o kadar özel birisi değilsin.
It's possible that this is some kind of ridiculous prank.
Bunun saçma bir şaka olması mümkün.
Th-That question is-is so ridiculous.
Ne saçma soru!
- That is a ridiculous thing to say.
- Bu söylediğin çok saçmaydı.
That is the most ridiculous piece of philosophical bullshit I ever heard.
Bu hayatımda duyduğum en saçma sapan laf.
It's so ridiculous that the government of Ming dynasty is controlled by you dogs
Senin gibi zalimlere mi kalsın bu dünya? !
That is the most ridiculous thing I've ever heard.
Bu hayatımda duyduğum en saçma şey.
But how ridiculous is it that all this energy was put into a case... that just turned out to be someone's personal vendetta.
Ama ne saçmalıktır ki onca enerji, birisinin kişisel öcüne dönüşen bu davaya harcanıyor.
Jerry, that is so ridiculous.
Jerry, bu çok saçma.
- That is so ridiculous.
- Bu çok saçma.
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is all 319
that is weird 91
that is good 189
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is all 319
that is weird 91
that is good 189