English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / The ladder

The ladder translate Turkish

1,691 parallel translation
Okay, hold the ladder.
Tamam, merdiveni tut.
Taylor and Ryan, they were hanging decorations, and I guess the ladder fell.
Taylor'la Ryan, süsleri asıyorlardı, ve sanırım merdiven devrilmiş.
This particular time, I was reaching for a supply box on the top shelf when one office worker, who shall remain nameless, kicked the ladder out from under me and yelled...
Bu kez de üst raflarda bir kutu ararken.. bir ofis çalışanı, ki kim olduğunu hala öğrenemedik, tırmandığım mervideni bağırarak tekmeledi.
I didn't hear about it, but then I'm sort of at the bottom of the ladder.
Bundan haberim yoktu ama sanırım henüz yeni olduğumdandır.
It's too late and it goes too far up the ladder.
Çok geç, yukarılara yansıdı.
You think this goes far enough up the ladder to save my job?
Sence işimi kurtaracak kadar yukarılara gider mi?
I'm up in the ladder, I'm in the bucket every other goddamn day.
Hayır, şimdi değil. Onun sayesinde.
- Raise the ladder. Let's go!
Kaldırın merdiveni.
- The one with the ladder. There!
- Şuradaki, merdivenli olan.
We sent this up the ladder, Sam.
Üst makamlara ilettik, Sam.
This sicko has just climbed up another rung on the ladder.
Senin manyak merdivende bir basamak daha tırmandı.
You can drink the milk, or you could play the harmonica, put the ladybug on your finger, or you can climb the ladder.
Süt içebilirsin, yada mızıka çalabilirsin, Eline uğurböceği alabilirsin, Yada merdivene çıkabilirsin.
We stock pilled the discoveries of the most brilliants members of our species, allowing us however strain and whatever struggle it involves to slowly ascend the ladder of knowledge.
Türümüzün en zeki üyelerinin binbir zorluk ve zahmetle yaptığı keşiflerin birikimiyle ilim çıtasını yavaş yavaş yükseltiyoruz.
You were hugging the ladder.
Merdivene yapıştın.
I'm sorry, Dad, I should've had the ladder angled better.
Üzgünüm baba. Merdivenin açısını daha iyi ayarlamam gerekirdi.
Get back up the ladder.
Merdivene çıkın.
I'm ready to take the next step up the ladder.
Bir adım daha yukarı çıkmaya hazırım.
I'm ready to take the next step up the ladder.
Bir basamak daha yukarı çıkmaya hazırım.
What about the oily residue on the ladder?
Merdivendeki yağ kalıntısından ne haber?
Hmm. Hodges, who is a genius and tragically underpaid, used the powers of his brilliant mind and the scientific method to discover that the oil that was brushed on the ladder was a Teflon-based two-part oil.
Hodges, ki kendisi bir dahidir ve komik miktarda az maaş almaktadır, parlayan zekâsının güçlerini kullanarak ve yeni bilimsel metotlarla merdivenden temizlenmeye çalışılmış yağın, teflon bazlı çift katmanlı yağ olduğunu keşfeder.
Wired to the ladder and the evidence box?
Merdivene ve kanıt kutusuna bağlanmış halde?
I'm getting the ladder.
Merdiveni getiriyorum.
- I'll hold the ladder. Come down.
- Merdiveni tutacağım, aşağıya in.
Just because humans are at the top of the ladder today does not mean that we can't just be pushed aside by a superior species.
İnsanoğlu bugün evrim cetvelinin en tepesinde diye... daha üstün bir tür tarafından oradan indirilemeyecek değiliz.
I want a chance to get a foot on the ladder.
Sadece bir şans istiyorum.
Men either wanted to protect me or fuck me, so, it helped me get up the ladder, and I did a hell of a lot of climbing, Bob.
Erkekler beni ya korumak ya da sikmek istiyordu bu da, basamakları tırmanmamda işime yarıyordu. Çok yüksek yerlere tırmandım, Bob.
No, no, I am holding the ladder right now.
Hayır, hayır, şu an merdiveni tutuyorum.
I choreographed the ladder accident myself, using my stunt training.
Merdiven kazasını kendim tasarladım, dublör çalışmalarımı kullanarak.
I made the ladder drop.
- Merdiveni devirdim.
Climb down and re-set the ladder.
Merdiveni doğrult hadi.
'Cause you dropped the ladder!
- Sen devirdin ya! İyi be!
Here. Why don't you let me get the ladder?
Merdiveni getireyim ben.
You take the ladder, put it up against the wall of the house... and I direct you through the earphone.
Merdiveni alacak, evin duvarına dayayacaksın sonra ben kulaklıktan sana talimatları vereceğim.
- There's the ladder behind the shed.
- İşte kulübenin arkasındaki merdiven.
- The ladder?
- Merdiven mi?
The ladder.
Merdiven.
Put the ladder up against the wall by the lower roof.
Merdiveni alt çatının duvarına yasla.
Then, carry the hammer up the ladder on to the lower roof.
Sonra, çekici ve merdiveni alt çatıya çıkar.
Then, you pull the ladder up on to the main roof... and break the skylight window with the hammer.
Sonra merdivenle ana çatıya tırman ve çatı penceresini çekiçle kır.
The ladder descends.
Merdiven aşağı inecek.
Hey, if you've got a ladder, this would be a really good time. What the hell is that?
Merdiven varsa iyi olur.
I need a ladder on the second floor right now.
Hemen ikinci hata merdiven dayayın.
And I bet with that ladder incident... nobody talks about the 740 inmates that didn't escape.
Sanırım o merdiven olayından sonra, kimse kaçmayan 740 mahkûmdan bahsetmemiştir.
It has something to dowith the voltage box,'cause I saw that ladder being destroyed in my vision.
Elektrik paneli ile alakalı bir şey olmalı, çünkü imgelemimde şu merdivenin ortadan kalktığını gördüm.
Actually me and Andy are very old friends, we... we've been climbing the slippery showbiz ladder together
Andy ve ben çok eski dostuz. Kaygan şöhret basamaklarını beraber tırmandık.
A ladder to help moths escape from the bath.
Güvelerin banyodan kaçmasına yardım eden bir merdiven.
When a moth thinks about travelling vertically upwards, a ladder is just the last thing they would think of.
Bir güve yukarılara doğru gezmeyi düşündüğünde merdiveni kullanmak aklına gelebilecek son şeydir.
- I need a ladder out in the bay.
- Merdivene ihtiyacım var. Park alanına.
Okay, you should see a ladder to the roof.
Çatıya çıkan bir merdiven göreceksin.
"Hey, Wendy, go climb up that ladder " and check out the case evidence you had absolutely nothing to do with? "
"Hey, Wendy, git o merdivene çık ve hiçbir şey yapmayacağın kanıt kutusunu kontrol et" mi dedi?
There's a ladder on the east wall. Text him!
- Doğu duvarında bir merdiven var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]