English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Then do that

Then do that translate Turkish

3,717 parallel translation
What are you gonna do with that bread then?
O zaman o ekmekle ne yapacaksın?
And all we have to do is ask one of our friends with a kid if we can babysit, then we bring that stroller meat around Big Dave and Dana and remind them that having a kid is a nightmare.
Tek yapmamız gereken, bebekli arkadaşlarımızdan birine bakıcılık yapabilir miyiz diye sormak. Sonra o puset içindeki yağ tulumunu Koca Dave ile Dana'ya verip onlara çocuk sahibi olmanın nasıl bir kabus olduğunu hatırlatırız.
But then, Alex, I saw you with that cotton candy machine, and I realized that I love that you're impulsive and you do those kinds of things.
Ama sonra Alex, seni o pamuk şeker makinesiyle görünce, senin fevri olmanı ve böyle şeyler yapmanı sevdiğimi fark ettim.
If he comes to see Oh Soo after learning that the CEO's son has appeared Then what are you going to do?
CEO'nun oğlunun ortaya çıktığını öğrendikten sonra Oh Soo'yu görmeye gelirse o zaman ne yapacaksın?
Then I'm afraid there's nothing more that we can do here.
Üzgünüm, o zaman da bizim burada yapabileceğimiz bir şey kalmaz.
Half the time there's nothing to do, then it's all hands to the pump but I don't mind that.
Bazen yapacak iş çıkmıyor. Bazen de herkes iş peşine düşüyor. Ama sorun değil tabii.
And then I am gonna do whatever I have to do to make sure that I knock you off of your throne.
Sonra seni o tahttan düşürmek için ne yapmam gerekiyorsa onu yapacağım.
If I took it, then I'd be part of the same lie that they're part of and I won't do it.
Parayı alırsam onların dahil olduğu yalanın bir parçası olurum. Almıyorum parayı.
Then don't discuss it, and do not talk yourself out of something that you want and is something that you deserve.
O zaman tartışma. Ayrıca istediğin ve hak ettiğin bir şey için kendinle konuşup durmayı da bırak.
So, how do I do that then?
O zaman ne yapmalıyım?
I can't do that, because then Emma would be homeless.
O zaman Emma evsiz kalır.
If you really read that, then you would know I can't have anything to do with Travis.
Onu gerçekten okuduysan Travis ile işim olmayacağını bilirdin.
You say that you worked so hard to change, to become this new person, but then you do this?
Değişmek için, şu an bulunduğun yere gelebilmek için çok çalıştığını söylüyorsun ama sonra bunu yapıyorsun.
Then, here's to the life that we do lead.
O zaman işte, yaşamayı seçtiğimiz hayata şerefe.
Then why do we have a record of Ian Blaylock, Mr. Rigsdale's attorney at the time, receiving a phone call from him at 1 : 45 that night?
O zaman neden Bay Rigsdale avukatı Ian Blaylock'ı... o gece saat 01.45'de aradığı bir telefon kaydı var?
You need to find that thing in your life that you're afraid to do and then you just... do it.
Yapmaktan korktuğun bir şey bulup bunu yapman gerekiyor.
And then, when we do finally get to have a little chat, you tell me that you've been talking to a man on a phone.
Ve sonra nihayet küçük bir sohbete başladığımızda telefonda bir adamla konuştuğunu söylüyorsun.
Now, so... so, what you're gonna want to do is go straight up this path, hang a right at the science building, and then follow that path to the library.
Tamam, şimdi... Tamam, yapman gereken şey şu ; bu yolu takip et sonra Fen Bilimleri binasından sağa sap, o yolu takip et, kütüphaneye varırsın.
If we have to get married in a courthouse, then that's what we'll do.
Eğer adliye binasında evlenmemiz gerekecekse, orada evleniriz.
And for years, all she wanted to do was have sex with me, but then I got this text saying that she's ready for a commitment.
Ve yıllar boyu tek istediği benimle sevişmekti ama şimdi bana bağlanmaya hazır olduğunu söylediği bir mesaj attı.
Which wasn't all that hard to do considering my idea of happiness then was just not being alone.
O zamanlarki mutluluk anlayışım sadece yalnız kalmamak olduğu için inanmam zor olmamıştı tabii.
He friggin'un-nailed him and then he said, "Do you want to kip in me stable with that donkey " from... Bethlehem? "
Ama ne yapmış sonra, çivileri söküp, "İstersen seni Betlehem eşeğimin sırtına atıp götürebilirim?"
Well then maybe you should tell her what her mother was actually trying to do that night.
O zaman belki de ona annesinin o akşam aslında ne yapmaya çalıştığını söylemelisin.
[Anthony Hargraves] Teaching your kids how to do something that you enjoy, and then seeing them enjoy it, it's priceless.
Çocuklarınıza yapmaktan hoşlandığınız bir şeyin nasıl olduğunu anlatmak, ve onların da bundan hoşlandığını görmek, paha biçilemez.
And how do you do that then?
- Ee sonra ne yapıyorsun?
Just one more thing to do, then we'll get you on that flight.
Şunu da yapalım. Sonra seni uçağa gönderelim.
Right, so how do we do that, then?
Doğru, peki bunu nasıl yaparız?
How do we do that, then?
Nasıl yapacağız, peki? !
Because if he's interested in being famous, and that is all that he is interested in, then he has accomplished his goal by killing people, and, so, he may continue to do that.
Çünkü ünlü olmaya pek meraklı hatta tek amacı bu. İnsanları öldürerek amacına ulaştığını düşünürse öldürmeye devam edebilir.
Well, then, that's what you should do.
O zaman yapman gereken de bu.
I would have loved nothing better than to ice that limey bitch. But then I thought to myself, "what would Sam Winchester do?"
O şerefsizi öldürmeyi her şeyden çok isterim ama bir an için düşündüm, Sam Winchester ne yapardı?
And then for me to turn around and use that to dupe you- - how could you think I would do that?
Sonra da sana sırtımı dönüp aldatacağım öyle mi? Bunu nasıl düşünebilirsin?
They will do some things that will just absolutely surprise you and you just can't believe they're so clever, and then they'll just turn around and do something that's just kind of thick.
Sizi kesinlikle şaşırtacak şeyler yaptıklarında bu kadar zeki olduklarına inanamıyorsunuz ardından arkalarını dönüp şapşalca şeyler yapıyorlar.
I want it all back, and if I have to push him out to get it, then that's exactly what I'll do.
Hepsini geri istiyorum. Eğer bu yolda onu ittirip üste çıkmam gerekirse bunu gözümü kırpmadan yaparım.
This girl, Davina, that's all they want, and when they have her, what do you think happens then, a truce?
Cadılar sadece kendi taraflarını tutuyor. İstedikleri tek şey Davina denilen kız. Ona sahip olunca ne yapacaklarını sanıyorsun, ateşkes mi?
If Marcel could do that, why hasn't he done so already, and it does beg the question if Marcel can't protect you, then what of those you care about?
Madem Marcel'in bunu yapabilecek durumu var, neden bugüne kadar yapmadı? Burası çok önemli. Eğer Marcel seni koruyamıyorsa peki ya değer verdiğin kişileri nasıl koruyacak?
Then suddenly Mackie's back in town and she's making you do the show you're supposed to be doing and she insists that you and everyone else do the news, and you like that.
Sonra birdenbire Mackie şehre döner ve yapman gereken programı yapmak için ısrar eder seninle birlikte herkesin haberleri yapmasını ister, ki bu da hoşuna gider.
Then I'll say that I'm alarmed by how little sleep you've had and that you're about to go do this.
O zaman bu kadar az uykuyla bu işe girişecek olmandan endişe duyduğumu söylüyorum.
Don't tell me you do and then, pull that crap.
Bana güvendiğini söyleme sakın, sadece bu saçmalığı bırak.
Then do what you have to do, but just be damn sure that you need to do it.
Ne yapman gerekiyorsa yap o zaman ama gerçekten yapman gerektiğine emin olmadan yapayım deme.
Okay, all right, let's just say for the sake of argument that I do follow you. Then, I would say that it's fine.
Pekâlâ, muhabbetin hatırına farz edelim ki dediğini anladım o zaman idare eder derdim.
And yes, if that means stepping outside the lines, or making a couple calls on the fly, then that is exactly what I am gonna do.
Ve evet, bu bazen çizgilerin dışına çıkmak ya da an içinde birkaç karar vermek demek oluyorsa, ben de bunları yaparım.
I guess we can all do that, and then we can talk after?
Sanırım hepimiz gidebiliriz, ve sonrasında konuşabiliriz.
All right, well, then, in that case, we have to figure out, uh, who are we up against, what do they want, and how do we stop them.
Tamam bu bir olaysa kiminle karşı karşıya olduğumuzu öğrenmeliyiz. Ne istediklerini ve onları nasıl durduracağımızı.
When you show us something that you can do then not doing it would make sense. Right now, it sounds very disagreeable.
Bize yapabildiğin bir şey gösterdiğinde onu yapmaman mantıklı olabilir.
Well, good idea. But if that doesn't work, then just let me know if there's anything I can do to help, all right?
İyi fikir, ama işe yaramazsa, yardım edebileceğim bir şey olursa söylemen yeter, tamam mı?
And if you can do that, in all honesty, then
Ve bu konuda bana dürüst olursan,
and when you show me that you can do your job- - every part of your job- - perfectly, then i'll back off.
Ve bana işinin her bölümünü mükemmel yapabildiğini gösterdikten sonra geri çekileceğim.
And if you're gonna do something that's obviously very stupid... then I'm gonna do it with you.
Çok aptalca olduğu ortada olan bir şey yapacaksan ben de seninle yapacağım.
And if I can't do that, then we'll find a tutor for him.
Eğer bunu yapamazsam, o zaman bir öğretmen tutarız.
It's up to you to find a reason to do it, so if you can't find one, then that's that.
Bunu yapmak için bir neden bulmak sana kalmış. Bir neden bulamazsan, hepsi bu kadar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]