There's an idea translate Turkish
186 parallel translation
I can get an idea of how long that coffee's been there from its temperature.
Sıcaklığından, bu kahvenin ne kadar zamandır burada durduğuna dair bir fikir edinebilirim.
Now there's an idea!
Bak bunu hiç düşünmemiştim.
When I heard you singing in there, I got an idea for a sort of tune.
Sahnede siz şarkı söylerken içimdeki ilham periside bana yeni bir melodi fısıldadı.
There's another thing. Every soda jerk in this country's got an idea he's somebody!
Bu ülkedeki her dondurma tezgahtarı da kendini bir şey sanır.
Now there's an idea!
Ben seve seve birlikte olurdum!
When you get an idea that's for my ultimate happiness, there's always a little angle for you.
Benim yüce mutluluğumun ne olduğunu anladığın zaman, senin için de küçük bir üçkağıtçılık payı hep olacaktır.
Now there's an idea.
Timsahlar. İşte bu bir fikir.
I'm telling him, in an ad agency when a point like this is reached in a meeting, there's always some character ready with an idea, see.
Diyorum ki, reklam şirketlerinde toplantılarda bunun gibi bir noktaya geldiğimizde, Bir fikirle ortaya çıkan birileri mutlaka vardır, anlıyor musun.
There's an idea! Why?
Bu da nereden çıktı?
But a man of ideas, and there is nothing more dangerous than a man with an idea.
Bir barış adamı. Ve bir fikir adamı, fikirleri olan bir adamdan daha tehlikeli birşey yoktur efendim.
You see, there's a man over in Galveston's got an idea.
Galveston'da bir adamın çok büyük bir proje peşinde olduğunu duymuşsundur.
There's not an idea in your head or a word in your mouth that I haven't put there.
kafandaki her fikri, dilindeki her sözcüğü sana ben verdim.
Well, there's an idea.
Bunu iyi dedin.
Trouble is, sheep are very dim and once they get an idea into their heads, there's no shifting it.
Sorun şu ki, koyunlar çok kalın kafalı ve bir fikir kafalarına girdi mi, onu değiştirmek imkansız.
There's an idea.
Güzel fikir.
Tom, that little deal back there at Brown's Hole... ought to give you an idea of what we've been putting up with out here.
Tom, Brown's Hole'daki bu küçük hadise... burada neler çektiğimiz hakkında sana bir fikir vermeli.
There's Archimedes, and I think he's had an idea!
Arşimet. Galiba bir fikri var.
There's an idea.
İyi fikir.
Oh, there's an idea!
Oh, bu iyi bir fikir!
Now, there's an idea.
Güzel bir fikir.
I went through Rosenberg's decisions the other night and in the back of my mind there's an idea to do a book on him.
Geçen gece, Rosenberg'in kararlarına göz attım ve bir düşünce geldi aklıma, onun hakkında bir kitap yazmak.
There's an idea.
Şimdi oldu.
Huh? Now there's an idea.
Bak bu iyi bir fikir.
Well, there's an idea.
İlginç bir fikir.
Now there's an idea.
Bu da bir fikir.
But if I can just think of an idea, there's a cool $ 10 in it for me.
Ama en iyi fikri ben bulursam, $ 10 kazanacağım.
"You got any idea why there's two handguns in the glove box... and an axe under the front seat?"
Bu 2 silah ve koltuğun altındaki baltayla ilgili olarak ne düşünüyorsun?
- "Induce vomiting." There's an idea.
Zehirlenirseniz, kusun. Güzel fikir.
There's an idea!
O da bir fikir!
Yeah, there's an idea.
Harika bir fikir.
Hey, I've got an idea. There's this guy down in my office. His name's Healy.
Hey bak bir fikrim var benim ofisimde biri var Adı Healy
Hey, now, there's an idea.
Hey bir fikrim var. Oyunlar.
Well, there's an idea!
Evet, bu bir fikir!
Now, there's an idea.
Şimdi, bir de bu fikri dinle.
Now, there's an idea!
İşte, bir fikir!
There is not an idea in this man's head that is not fresh. unique- -
Bu adamın kafasında taze olmayan fikir yoktur. Benzersiz...
There are serials made in the 1 930s about Crash Corrigan and the undersea kingdom of Atlantis, and a wonderful kind of idea of Crash, on a horse, riding through Atlantis, which looks very much like the Monument Valley in the American West,
1930'larda Crash Corrigan ve Atlantis'in sualtı krallığı, ve Crash'in şahane bir fikri olarak, Batı Amerika'daki Anıt Vadisi'ne... çok benzer şekilde, Atlantis'i at üzerinde... geçmek hakkında 1930'larda yapılmış diziler mevcuttur, çünkü, sanırım, sadece orada şöyle bir durup... dediler ki : "Eee, neden bir Atlantis filmi yapmıyoruz?"
There were many instances in which I told them... I wanted to consult with my attorney... and they said, "That's not a good idea." They wouldn't let me get an attorney
Çok defa avukatıma danışmak istediğimi söyledim ama dedikleri şu oldu : "Bu hiç iyi bir fikir değil." Avukat isteğim kabul edilmedi.
Now, uh, there's an idea.
Şimdi, hım, işte bir fikir.
There's an idea.
İşte bir fikir : hastane.
We're trying to go to a wedding, and we need to be there in a few hours- - l have an idea, I think I can actually....
Bir düğüne yetişmeye çalışıyoruz, ve birkaç saat içinde orada- - Bir fikrim var, aslına bakarsanız...
Now there's an interesting idea.
Çok ilginç bir fikir.
Now, there's an idea.
Bir fikrim var.
There's an idea.
İşte bir öneri.
Moises called sayinghe had an idea for his nexttheater project, but there wasa somberness to his voice.
Moises bir sonraki tiyatro projesi için bir fikri olduğunu söyledi. Fakat sesinde biraz sıkıntı varmış gibiydi.
Now, there's an idea and it's not funny, either.
Evet.
Hey, there's an idea regarding beagles They have smallish droppings
Hey, tavuklar ile ilgili şu olay... Daha ufak dışkı bırakmalarımıydı?
Now there's an idea.
İşte bir fikir.
In fact, uh, seeing them on the set there today gave me an idea for Ginuwine's video.
Hatta, uh, bugün onları sette görmek, Ginuwine'ın videosu için bana fikir verdi.
There's no time to judge an idea.
Bir fikri değerlendirecek vakit yok.
In fact, uh, seeing them on the set there today gave me an idea for Ginuwine's video.
Ginuwine'ın klibi için aklıma bir fikir geldi. - Neymiş o?
there's an 48
there's another one 165
there's another way 51
there's another 63
there's another thing 32
there's an extra 17
there's an old saying 30
there's an emergency 26
an idea 40
idea 68
there's another one 165
there's another way 51
there's another 63
there's another thing 32
there's an extra 17
there's an old saying 30
there's an emergency 26
an idea 40
idea 68
ideal 20
ideas 118
ideally 103
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
ideas 118
ideally 103
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389