There's more of them translate Turkish
265 parallel translation
And let those that play your clowns speak no more than is set down for them, for there be of them that will themselves laugh to set on some barren quantity of spectators to laugh too, though some necessary question of the play be then to be considered.
Söyleyeceklerinden fazlasını söyletmeyin soytarılarınıza. Öylelerini gördüm ki, kendi başlarına gülmeye ve seyircinin en anlayışsızlarını güldürmeye kalkışıyorlar. Hem de oyunun en ciddiyet isteyen, en can alıcı yerinde.
Says they're kind of stuck on that desert country, that there's no need to expect them home for about two more weeks.
Dediklerine göre çölde bir kasabada takılmışlar eve en az iki hafta daha dönmelerini beklememeliymişiz. Barstow, demek?
Maybe there's more of them.
Belki onlardan daha vardır.
There's more than one of them.
Daha fazlası da var.
There's more of them?
Başkaları da mı var?
Don't know for sure, but there's more than 700 miles of them under the city.
Emin değilim, ama şehrin altındakiler 1 100 kilometreden uzundur.
When it's finished, there'll be more than 200 of them.
Bittiğinde, 200 kattan fazlası olacak.
There's three dozen more of them!
Üç düzine, belki daha fazla!
And there's a lot more of them than there are of us.
Ve burada bizden daha fazla sayıdalar.
There's nothing more certain to win them over than the sight of a king doing penance and humbling himself under the lash.
Onların taraftarlığını kazanmak için, kralın kefaret ödediğini görmekten ve kırbaçlanarak gururunu incitmesinden başka yapacak daha büyük bir şey yok.
but I mean, if the situation is a bit tricky down there... and he's told them there's just the two of them... he can't suddenly announce there are seven more of us.
tabii aşağıda bir sorun çıkmadığı sürece burada bekleyeceğiz. Onlara yalnız iki kişi olduğunu söylerse... ve bir sorun çıkarsa, onlara yedi kişiden fazla olduğumuzu söylerse saldırmayacaklardır.
Over there - there's two more of them!
Orada - iki tane daha var!
There's more of them.
Orada onlardan daha fazlası var.
There's more of them than we see.
Gördüğümüzden daha kalabalıklar.
And if there's more than one, I have a way of grading them.
Birden çok varsa onları incelerim. Bir sıralama yaparım.
There's more of them than us.
Bizden kalabalıklar.
Face it : there's more of them- - poor people, thieves, villains
Kabul edin, sayıları daha çok. Fakirler, hırsızlar, suçlular, hiç parası olmayan fakirler.
There's money in the pocket of my chapan. More than enough to buy them.
Çapanımın cebinde para var onlara yedireceğinden daha fazlası.
There's three more of them in there.
İçeride üç kişi daha var.
Now, uh... there's no percentage in that... because there are probably 10 million pigeons in Boston alone... all of them laying eggs every day... which generally produce more pigeons... all... dropping tons and tons of shit every day, rain or shine.
Bunun hiçbir yararı olmaz çünkü sadece Boston'da 10 milyon güvercin vardır. Ve hepsi, daha çok güvercin dünyaya getiren yumurtalarını her gün bırakıyor. Yani, her halükarda tonlarca pislik üzerimize yağıyor.
And this guy in New York, he's gonna, well... There just aren't gonna be any more of them in this world.
New York'taki bu adam da kalkmış onların kökünü dünyadan kazıyacakmış.
There's still two more of them out there!
İki tane daha var.
There's more of them!
Daha fazlası da var!
Cos there's more than one of them!
Çünkü onların sayısı daha fazla.
I kind of speak of male to female because there're a whole lot of more of them then going the other way. And an awful lot of them have uh, real macho backgrounds.
Çünkü tam tersi yönde geçiş de oldukça sık ve bunların çoğunun maço bir geçmişi vardır.
Seems like there's more of them every time I get out here.
Öyle görünüyor ki buraya her gelişimde sayıları daha da artıyor.
There's at least three more of them, and there's only two of us.
En az üç kişi daha var ve biz sadece iki kişiyiz.
There's more than we thought... about 20 of them.
Düşündüğümüzden daha kalabalıklar ;
curiosity of course, and the glimmer of industrial espionage in the eye — I imagine them bringing out within two years time a more efficient and less expensive version of Catholicism — but there's also the fascination associated with the sacred, even when it's someone else's.
Meraktan elbette, biraz da gözdeki endüstriyel ajanlik pariltisiyla... – iki yil içinde daha verimli ve biraz daha hesapli bir Katoliklik sürümü çikaracaklarini hayal ediyorum -
That way it seems there's more of them.
Her gördüğün bir polis olabilir diyorsun.
There's more of them.
Onlardan daha varmış.
There's more of them every day.
Her gün sayıları artıyor.
Besides, neither of them could have possibly known that there was anything more valuable than the ordinary departmental papers in my box.
Üstelik hiçbirisinin, çantamda sıradan resmi kağıtlardan daha önemli bir şey olduğunu bilmeleri de mümkün değil.
I mean, the men are richer on a cruise... but there's more of them in the resorts.
Yani gemide zengin adamlar var ama dağda da daha çok erkek var.
It's not as glamorous as jumping right into TV, but it's a solid place to start and there's a lot more of them for sale.
TV dünyasına girmek kadar göz alıcı değil ama başlamak için mükemmel bir alan ve satılık çok fazla radyo var.
2, Charlie, be advised there's more of them.
2'den C'ye, dikkat edin, arkaları daha kalabalık.
And there's more of them.
Dahası da var.
I do hope there's more of them.
Umuyorum ki bunlardan etrafta daha çok vardır.
if you'd like to learn more about war, there's lots of books in your local libray- - many of them with cool, goy pictures.
Eğer savaşla ilgili araştırmak isterseniz, kütüphanede bir çok kitap bulabilirsiniz- - bir çoğu güzel, yahudi olmayan resimli kitaplardır.
There's more of them!
Onlardan birçok var!
And then finally the brain must have died... because the eyes went out... and there was no more feeling in them than a crab's eye at the end of a stalk.
Ve en sonunda beyin öldü çünkü gözler sönmüştü. Gözlerin içinde, bir sapın ucundaki yengecin gözlerinden fazla duyum yoktu.
What if there's more of them, hmm?
Ya onlardan bir sürü varsa?
There's a lot more of them than us.
Bizden daha kalabalıklar.
There's more of them!
Daha fazlalar!
- There's 30 more of them behind us.
- Evet ama peşimizde 30 kişi daha var.
You mean, there's more of them?
Nasıl yani, bu hayvanlardan daha çok mu var?
If there's anything more you'd Iike to say to... any of them...
Herhangi birine başka birşey söylemek istiyorsanız...
There's more of them in here.
Daha da var.
There's simply more of them, with infinite genetic knowledge.
Ama sayıca fazla ve sonsuz genetik bilgi içeriyorlar.
There's a hell of a lot more of them than me.
Sayıları benden çok daha fazla.
There are more of them, and they are bigger.
Onların sayısı daha fazla ve daha büyükler.
there's more 591
there's more to it than that 45
there's more where that came from 46
there's more to it 25
there's more than one 34
there's more coming 16
there's more to this 16
of them 508
therese 78
there 14012
there's more to it than that 45
there's more where that came from 46
there's more to it 25
there's more than one 34
there's more coming 16
there's more to this 16
of them 508
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213