They're not working translate Turkish
149 parallel translation
It's possible organizationally they're not working together.
Bu mümkün... Organizasyonel açıdan, birlikte çalışmıyor olabilirler.
As a matter of fact, I don't know whether they're working together or not, but there was a girl on the train with Raven.
Açıkçası beraber çalışıp çalışmadıklarını bilmiyorum,... ama trende Raven'la beraber bir kız vardı.
Now when two big shots like that get together... and hole up in the desert, 20 miles from civilization... I'd say they might be working on something... they're not too anxious to talk about.
Böyle iki önemli kişinin bir araya gelip çölde köşelerine çekilmiş, medeniyetten 35 km uzakta olmalarına kimsenin hakkında konuşmasını istemedikleri bir şey üstünde çalıştıkları cevabını verirdim.
[Chuckles] Not only that, but they're working overtime.
Sadece o değil, fakat onlar mesai dışı da çalışıyorlar.
This is where my girls relax when they're not working.
Burasıda benim kızlar çalışmadıklarında kafa dağıttı yer.
They're not working on 81.
- 81'dekiler çalışmıyor. - Neden?
.. wet. Depends if they're working for you or not.
Sayılır Eğer senin için çalışıyorlarsa hiç farketmiyor.
Look, they're not working right now.
Onlar şu anda çalışmıyor, ben çalışıyorum.
They're not working alone.
Tek başlarına çalışmıyorlar.
If they're not working, try to repair them.
Eğer çalışmıyorlarsa, tamir etmeye çalışın.
What's wrong? They're not working?
- Sorun nedir?
I only have my mom and Neelix to play with- - when they're not working.
Bu oyunu oynamak için, sadece Neelix ve annem var- - oda sadece çalışmadıklarında.
They're not all like Luthor. Some are working to solve the problems.
Hepsi Luthor gibi değil, bâzıları sorunlara çözüm arıyorlar.
Because they're working together and we're not.
Çünkü onlar birlikte çalışıyor ama biz değil.
They're not working.
İşe yaramıyorlar.
I think that's why they're not working.
Sanırım bu yüzden bi işe yaramıyor.
You know that just because someone doesn't have a paying gig... it doesn't mean they're not working on their craft.
Paralı bir oyunda oynamıyor olması onun bu sanatı icra etmediği anlamına gelmez ki.
- I bet they're not even working.
- Bahse girerim çalışmıyorlardır.
- Not unless they're working.
İçeriye kızları almıyorlar - tabii orada çalışmadıkları sürece. - Ne?
They're not working.
Hiç bir işe yaramıyor.
Yeah, well, if they're fun, they're not really working, but all right.
ama neyse.
They gave me these pills for my Tourette's, but they're not working.
Bana Torette için bu hapları verdiler ama işe yaramıyorlar.
It's not just one type of bacteria down there, it's a community or consortia so it's a whole bunch of bacteria working in a symbiotic relationship by mining or taking the elements out of the steal and they're using it
Orada sadece bir tür bakteri yok, bu bir topluluk yada birliktelik, yada simbiyotik ilişki ile yürüyen bir bakteriler demeti. Kazarak veya kopararak aldığımız bu buzul görünümlü maddeler aslında pas damlataşları.
We're not working until they install metal detectors and get some additional security.
Metal dedektör ve ek güvenlik görevlileri alınana dek çalışmıyoruz.
Not when they're working against each other.
Birbirleriyle çeliştiklerinde değil.
They're not working.
İşe yaramıyor. - Hayır!
Find out who they belong to, whether or not they're working.
Kameralar. Kimin olduklarını ve çalışıp çalışmadıklarını öğren.
- Even if they're not working yet?
- Hâlâ etkisini göstermiyor olsa bile mi?
You make me... I bet they're not even working. Who now?
Bu daha çok sapasağlam metale tahta bir şey sokmaya benziyor.
I've been working on your journalist's notes, and they're not penman shorthand or Gregg's but not entirely.
Gazetecinizin notlarıyla uğraşıyorum. Bu ne Pitman kısaltması, ne de Gregg. En azından bütününe bakarsak böyle.
They're not working very well anyway.
Zaten çok iyi çalışmıyor.
They're not sure who exactly they're working for, who are committed to making sure that this frame up is carried through to the end of a boy and of... my brother being executed for a crime that he did not commit.
Kimin için çalıştıklarını tam olarak bilmesekte, bu tuzağın sonuna kadar sürmesini ve kardeşimin işlemediği bir suç yüzünden idam edilmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Not while they're working on it anyway.
Sorustururlarken olmaz.
That's why they're not working.
- Ondan işe yaramıyor işte.
Those pills you gave Myron? They're not working.
Myron'a verdiğin haplar işe yaramıyor.
Sure they're not working alone?
Yalnız çalışmadıklarına emin misin?
I mean, they're working on a science fair project together, not going to Florida for spring break.
Bilim sergi projesinde beraber çalışıyorlar. Bahar tatili için Florida'ya gidecek değil.
They're working through diplomatic channels to contact the Klingons. But it might not be necessary.
Diplomatik kanallar üzerinden Klingonlarla temas kurmaya çalışıyorlarmış... ama gerek kalmayabilir.
They're not working!
İşe yaramıyor adımların!
Well, they're not working.
Ayrıca, hiçbir işe yaramadı.
Actually, they're not working there either.
Aslında, oradakiler de çalışmıyor.
We've got two ships at half strength. We've got crews that haven't seen action in a year and a half, and you're acting like the only problem is they're not working hard enough?
Yarı güçle çalışan 2 gemiye, bir buçuk yıldır savaşmamış mürettebata sahibiz ve yeterince çok çabalamamaları tek problemimiz gibiymiş gibi davranıyorsun.
It's not that. They're not working at all.
Tutmuyor değil de böyle boşalıyor.
And it's not just that they're not working.
Ve sadece çalışmama değil, onlar...
Look, man, flowers, not working, they're not working.
Bak dostum, çiçek işe yaramadı, yaramadı.
Tranquilizers, anti-depressants, sleeping pills, they're not working!
Yatıştırıcılar, anti-depresanlar, uyku hapları, hiçbiri işe yaramıyor!
but the way they're trying to stop the copying now it's definitely not working.
ama kopyalamayı durdurmak amacıyla günümüzde denedikleri yöntem kesinlikle işe yaramıyor.
Oh, Ian, if they're not working we need to get you a doctor's appointment to change the medication.
Ian, haplar etki göstermiyorsa, doktordan randevu alıp değiştirmeliyiz ilaçları.
They're just not really working together.
Ama birlikte iyi gitmiyorlar.
As long as they're yapping at each other, we're not working.
Dalaştıkları sürece çalışmamız gerekmez. Keyfine bak.
They're not working.
Onların faydası yok.
they're not happy 17
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not 686
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not bad 26
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not 686
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not bad 26
they're not home 27
they're not there 40
they're not people 24
they're not responding 17
they're not coming back 41
they're not coming 82
they're nothing 23
they're not human 24
they're not dead 43
they're not answering 20
they're not there 40
they're not people 24
they're not responding 17
they're not coming back 41
they're not coming 82
they're nothing 23
they're not human 24
they're not dead 43
they're not answering 20