To be continued translate Turkish
387 parallel translation
To be continued.
Devam edecek.
To be continued
Devam edecek
To be continued
Devam edecek.
To be continued.
Arkası yarın.
TO BE CONTINUED!
DEVAM EDECEK.
AND WHERE NOW? TO BE CONTINUED!
DEVAM EDECEK!
TO BE CONTINUED...
DEVAM EDECEK
TO BE CONTINUED...
Devam edecek...
Well, to be continued.
Neyse, sonra devam ederim.
It's horrible when you sense the "to be continued" coming, you know.
Televizyonda "devam edecek" yazısını görünce insan sinir olur.
To be continued.
Bunun devamı olacak.
To be continued.
Daha bitmedi.
How is the history of the Kingdom to be continued?
Kingdom'ın tarihi nasıl devam edecek?
To be continued. When I come back, I'll tell you what Bubba used as a penis.
Henüz bitmedi, döndüğümde sana Bubba'nın penis olarak ne kullandığını anlatacağım.
Write : "To be continued".
Yazın : "Devam edecek"
To Be Continued
446 ) } Çeviri Düzenleme : Byrm Çeviri Kontrol : Azoku
693.4 ) } TO BE CONTINUED
Devam EDECEK...
To be continued...
327 ) } DEVAM EDECEK 457 ) } Çeviri Düzenleme : Byrm Çeviri Kontrol : Azoku
To be continued...
Byrm Çeviri Kontrol : Azoku
TO BE CONTINUED
323 ) } DEVAM EDECEK 446 ) } Çeviri Düzenleme : Byrm Çeviri Kontrol : Azoku
The sequel discussion to be continued.
Devam filmi tartışması devam edecek.
TO BE CONTINUED...
"DEVAM EDECEK..."
TO BE CONTINUED...
"DEVAM EDECEK"
- To be continued. - No!
- Devamı var.
But if he and we are correct, and there is nothing beyond wouldn't you want to be continued?
Ama eğer o ve biz haklıysak ve ölümden sonra bir şey yoksa varlığınızı sürdürmek istemez miydiniz?
I would like Mr Wenke's bail to be continued.
Bay Wenke'nin gözetim altında tutulmasını talep ediyorum.
Does the phrase "to be continued" mean anything to you?
"Devam Edecek" cümlesi bir şeyler ifade ediyor mu?
I warned you, if you continued to associate with those men... everything would be over between us.
Sizi uyarmıştım, o adamlarla görüşmeyi sürdürürseniz... aramızda her şey biter demiştim.
In view of the extensive testimony, your continued silence, and on the recommendation of the doctors, the court considers it advisable, for your own safety, that you be committed to an institution as prescribed by law.
Verilen ifadeler, devam eden suskunluğunuz ve doktorların tavsiyesi üzerine, bu mahkeme kendi güvenliğiniz için bir kuruma kapatılmanıza karar vermiştir.
But I... continued the experiment... hoping that in the short time... left to me, I'd be able... to prove the... nutrient... would work.
Fakat ben deneye devam edip en kısa zamanda bileşenin başarılı olmasını sağlayacağımı sanıyordum.
We have to go at once. The discussion will be continued later.
Bunları sonra konuşuruz.
But flying was strictly for the birds... and continued to be so for thousands of years.
Ama uçmak kuşlara özgüydü... ve binlerce yıl öyle kalacaktı.
Everything continued to be perfectly horrid for some weeks.
Birkaç hafta daha her şey kötü gitmeye devam etti.
The Prescott Frontier Days celebration... is the original cowboy rodeo in America... and in the years since, it has continued to be... one of the most honored and well-known rodeos in America.
Prescott Öncü Günleri kutlaması... Amerika'nın ilk kovboy rodeosudur... ve o zamandan beri, öyle olagelmiştir... Amerika'nın en değerli ve ünlü rodeolarından biri.
The Ladoga lake continued to be the only breach in the enemy wall.
Ladoga Gölü düşman halkasındaki tek boşluk kalmıştı.
The city continued to be bombed.
Şehir hâlâ top ateşi altındaydı.
The radio continued to be vital for the "operations matilha".
Radyo iletişimi, denizaltı filosunun operasyonlarında önemli bir yer tutmuştu.
The fact that the practical power of modern society... has broken off of its own accord... and established an independent realm in the spectacle... can only be explained by this additional fact... that practical power continued to lack cohesion, and had remained in contradiction with itself.
Modern toplumdaki pratik iktidarin kendisini... toplumdan ayirmasi ve gösteri içinde bagimsiz bir ülke... kurmus olmasi yalnizca, o iktidar pratiginin uyum eksikligi çekmeye devam etmesi ve... kendisiyle çeliski içinde bulunmaya, devam etmesi ile açiklanabilir.
And the marriage continued to be a happy one?
Ve evlilikleri mutlu bir şekilde devam mı etti?
I'll be obliged if you send Nora and the girls... to church for the next month to pray for... the continued health and strength of the Misters Gilliam, Reese, Snider...
Nora'yı ve kızları gelecek ay kiliseye gönderip... Gilliam, Reese, Snider, Campanella, Robinson...
In the hours since his birth, Troi's baby has continued his rapid growth, and appears, physically and mentally, to be a child of eight.
Doğumundan saatler sonra, Troi'un bebeği hızlı büyümesine devam etti, ve şu anda, fiziksel ve zihinsel olarak sekiz yaşında gibi görünüyor.
She has every right to be there, she's helped us spot crime... and I for one would be, uh, very happy if she continued to stay there.
Orada bulunmaya hakkı var. Suçluları tespit etmemize yardım ediyor. Ben şahsen orada bulunmasından memnunum.
If they continued, I should be obliged to put it into myself
Devam edecek olursa, buna kendim bir son vereceğim.
To help ensure that my health programs may be continued.
Sağlık programlarımın devamlılığını garanti altına almak için.
I, on the other hand... continued to be subject to her every whim.
Buna karşın ben... her türlü arzusunu yerine getirmeye devam ettim.
My continued presence on Deep Space 9 would only be a liability to Captain Sisko in his dealings with the Klingons.
Derin Uzay 9'da kalmaya devam etmem Kaptan Sisko'nun Klingonlarla ilişkileri üzerinde yükümlülük yaratır ancak.
To be continued...
Devam EDECEK
To Be Continued... and the five women who helped bring this picture to its completion.
Devam Edecek Hiroaki Fukuda'nun İngilizce çevirisinden Türkçe'ye Ahmet Hasçelik - ahascelik07 @ pau.edu.tr - Düzenleme :
In light of the new treaty and the continued Dominion threat to the Alpha Quadrant there will be a permanent Klingon military presence on this station.
Yeni antlaşmaya ve Alfa Çeyreği'nde süregelen Dominion tehdidine dayanarak Klingon askerleri bu istasyonda kalıcı olarak görev yapacaktır.
Watching a military industrial complex... that operated unbridled and unchecked during the Cold War... create a diversion of attention from itself and its continued misdeeds... by confabulating enough believable evidence... to convince passionate adepts like yourself that it really could be true.
Onlar için Soğuk Savaş sırasında başıboş ve kontrolsüz bırakılan ve dikkatleri kendinden ve işlediği suçlardan başka yöne çekmek için sizin gibi tutkulu insanları bu saçmalıkların gerçekten doğru olabileceğine inandırmak için yeterli ve inanılabilir kanıtlar yaratmak gibi bir amacı olan endüstriyel bir askeri tesisi gözetiyordum.
And although the Berlin affair continued to be discussed, it was not, no longer in a state of crisis, as it had been before the Wall. "
Berlin meselesi tartışılmaya devam edilse de Duvar'dan önceki gibi kriz durumu artık yoktu.
to be honest 1950
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be or not to be 51
to be quite honest 33
to be with you 30
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be or not to be 51
to be quite honest 33
to be with you 30
to be happy 39
to begin with 126
to be honest with you 224
to be free 36
to be fair 354
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to begin with 126
to be honest with you 224
to be free 36
to be fair 354
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to be sure 151
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be exact 289
to be truthful 21
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be exact 289
to be truthful 21