To be safe translate Turkish
2,949 parallel translation
All we want is for those kids to be safe.
Tek isteğimiz o çocukların güvende olması.
I want to be safe from the guilts.
Suçluluk duygusundan uzaklaşmak istiyordum.
I want you to be safe.
Güvende olmanı istiyorum.
Everyone gave me money and told me to be safe.
Herkes bana para verdi ve bana iyi yolculuklar diledi.
I just want my daughter to be safe.
Sadece kızımın güvende olmasını istiyorum.
No, they're going to be safe.
Hayır, çok güvenli.
Do you want to be safe or go down with them?
Güvende mi olmak istersin, yoksa onlarla mı gitmek istersin?
There were two different Constantines, so I brought them both just to be safe.
İki tane Constantine dosyası vardı. Ben de emin olmak için ikisini de getirdim.
To be safe. I gotta go.
Kapatmam lazım.
He was having some headaches, so his mom brought him in just to be safe.
Biraz baş ağrısı olmuş annesi de her ihtimale karşı buraya getirmiş.
It's the only way for the people around me to be safe.
Etrafımdaki insanların güvende olabilmesinin tek yolu bu.
To be safe, approximately 31 / 2 hours from the time of your last injection.
Güvenli olarak, yaklaşık 3,5 saat son iğnenden itibaren.
- Please- - - Important that it be seen. Pass this along to your friends and your family and everyone you want to be safe.
Lütfen... bunun izlenmesi çok önemli bunu arkadaşlarına ve ailene ve güvende olmasını istediğin herkese gönder.
She has to be safe.
Irisa güvende olmak zorunda.
We'll put it away with the other kryptonite just to be safe.
Güvende olsun diye, diğer kriptonitlerin yanına koyacağız.
No, I need you to be safe, Sam, okay?
Hayir senin güvende olman gerekiyor Sam tamam mi?
Listen, just to be safe we'll post a cruiser out front of your apartment all night long, all right?
Dinle, emin olmak için bütün gece evinin önünde gezecek bir devriye görevlendiririz.
Well, then, let's say 7 : 00 just to be safe.
- Ne olur ne olmaz 7 diyelim biz o zaman.
It's just best to be safe.
En güvenlisi böyle.
Well, you know, maybe to be safe, you just shouldn't say anything at all.
Yani, bilirsin, belki güvende olursun, Ya sen sadece bir sus.
I just want you to be safe.
Sadece senin güvende olmanı istiyorum.
At least a few days, to be safe.
En azından birkaç gün. Emin olmak için.
I need you to be safe.
Senin güvende olmanı istiyorum.
But just to be safe, I'm pulling prints off the shoes.
Ne olur ne olmaz diye ayakkabılardan iz alıyorum.
Maybe. Better to be safe.
Eşeği sağlam kazığa bağlamak gerek.
Do it from far away to be safe.
Güvende olmak için olabildiğince uzakta yap.
I'll just chop off both to be safe.
Ne olur ne olmaz ben ikisini de keseyim.
We should do a full-body checkup to be safe.
Her ihtimale karşı tam vücut taraması yapmalıyız.
You and the kids will move back to our house, where you'll be safe, where he can't get to you.
Sen ve çocuklar bizim eve taşınacaksınız. Orada güvende olursunuz, size ulaşamaz.
But just to be on the safe side...
Belki de önce güvende olduğunu öğrenmek istedin.
They call it a safe house, but to be frank, it does not feel safe.
Onlar'güvenli ev'diyorlar, dürüst olmak gerekirse, güvenli hissetirmiyor.
Although I may be, is it safe to assume you're not sleepwalking now?
Bu durumda şu an... -... uyurgezer vaziyette olmadığını düşünmem mümkün mü?
If so, maybe I should ask you to leave while it's still safe for you to be here.
Kesmeyeceksen, güvenliğin için henüz geç değilken odadan çıkmanı istesem iyi olacak galiba.
He's never been to that floor, so I knew you'd be safe.
O kata hiç çıkmadı yani güvendesin.
How can that be critical one moment and safe to operate the next?
Bir an kritik durumda iken bir şey daha sonra nasıl güvenli olabilir?
You're going to be safe.
Güvende olacaksın.
We know it was an accident, but just to be on the safe side,
Biliyoruz ki sadece kazaydı ama güvenlik adına bunları yapmalıyız.
Just to be on the safe side, I'm gonna go to your apartment and bring all your stuff back here.
Sadece güvenli bir yerde olman için, dairene gidip eşyalarını getireceğim. Hayır, hayır, olmaz.
It's not safe for you to be here.
Burada olman senin için güvenli değil.
Just to be on the safe side, we're gonna test them for blood.
Sadece ihtiyatlı davranmak için, Bıçaklara kan testi yapacağız.
But I suspect Rosalie will be safe from that corruption, you'll see to that.
Ama sanıyorum ki Rosalie bu yozlaşmadan zararsız çıkacak, göreceksin.
We believe there to be some sort of safe haven.
Bir tür güvenli liman olduğuna inanıyoruz.
'Cause you need to be somewhere safe.
'Eğer bir yerde güvenli olması gerekir Nedeni.
It's not safe to be around me.
Yanımda olmanız güvenli değil.
Besides, it's not safe for you to be here.
Hem burada olman güvenli değil.
It's not safe for Harrison to be at the apartment as long as Saxon's still out there.
Saxon dışarıda bir yerlerdeyken Harrison'ın evde olması güvenli olmaz.
I mean, I can't tell you how safe it feels to be able to tell someone anything and know that it's not gonna come back to bite you.
Birine birşey anlatıp da, anlattıklarının gün gelip suratında patlamayacağını bilerek yaşamanın ne kadar güven verici olduğunu biliyor musun?
She has to be quiet to stay safe.
Onun güvende kalmak için sessiz kalması gerek.
an eye on her just to be safe. We will.
Olacağız.
We want to find you a flat, and you'll be safe there for the entire term of your pregnancy.
Anlamıyorum. Sana bir ev bulmak istiyoruz bütün doğum sürecinde orada güvende olursun.
You wanted to be sure my boy was safe before you sailed.
Denize açılmadan önce oğlumun güvende olup olmadığını görmek istedin.
to be continued 170
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be happy 39
to be with you 30
to be fair 354
to begin with 126
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to be perfectly honest 76
to begin 33
to be frank 90
to be with you 30
to be fair 354
to begin with 126
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to be perfectly honest 76
to begin 33
to be frank 90
to be clear 133
to be precise 156
to be specific 31
to be 126
to be sure 151
to be alone 26
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21
to be precise 156
to be specific 31
to be 126
to be sure 151
to be alone 26
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21