English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Transmitting

Transmitting translate Turkish

617 parallel translation
We'll wait a couple of minutes, then start transmitting again.
Birkaç dakika bekleyip yeniden bağlantı kuracağız.
No information, no transmitting of any kind left this boat?
Bu gemiden bir bilgi ya da bağlantı dışarı çıkmadı değil mi?
Atmospheric conditions in outer space often interfere with transmitting.
Atmosfer koşulları çoğu zaman iletişime engel oluyor.
Our radio still isn't transmitting.
Telsizimiz hâlâ çalışmıyor.
White and his party pushed on expecting me to follow by means of radio directions they were transmitting.
White ve ekibi... onların telsiz yayınlarını izlememi umuyorlardı.
" At the time we're transmitting,
"Bu çatışmalar sonucunda.."
I'll be waiting for Arktur down there working and transmitting the data by radio.
Orada Arktur'u bekleyeceğim.. .. çalışacak ve radyo verileri aktaracağım.
Here's a nice little transmitting device, called a homer.
Küçük hoş bir verici cihazı, adı homer.
The laser scope is transmitting.
Lazer alanı iletiliyor.
That compound we found could have a transmitting capability.
- O bileşim bir çeşit sinyal yayıyor olabilir
American scientists succeeded in transmitting ideas from one brain to another, by injection.
Amerikalı bilim adamları bir beyinden diğerine enjeksiyonla düşünce zerk etmeyi başardılar.
It's begun transmitting, sir.
İletime başladı, efendim.
Colonel, they are transmitting.
Sinyali gönderiyor, Albay.
- Grauman is transmitting.
Graumann! Sinyal gönderiyor!
- They're not transmitting.
- Yayından çıktılar.
You think your pen is a transmitting device.
Kaleminizin sinyal gönderdiğini sanıyorsunuz.
We are transmitting the following most important message from the Fuhrer's headquarters at Rastenburg.
Führer'in karargahından gelen bir mesajı aktarıyoruz.
If that alien vessel starts transmitting again I want to know who onboard the Enterprise is receiving.
O uzaylı keşif gemisi tekrar ileti göndermeye başlarsa, Enterprise'da mesajı kimin aldığını bilmek istiyorum.
It's no good. We're not transmitting.
İletmiyoruz.
I'll continue transmitting.
Haberleşmeye devam edeceğim.
I've tried every major transmitting station on Deneva.
Tüm ileti istasyonlarını denedim.
- Captain? - Yes, lieutenant. I've been transmitting a contact signal every five minutes as ordered, sir.
Emredildiği gibi beş dakikada bir bağlantı sinyali gönderiyorum.
Mr. Spock, it was Kryton transmitting.
İletiyi gönderen Kryton'dı.
Continue transmitting.
Bağlanmaya devam et.
If General Nobile is transmitting, is it not a fact... that his signals could be lofting up and coming down pretty well anywhere... that they could be picked up by anyone... - who happened to be in the right place? - I believe so, yes.
General Nobile telsizle bağlanmaya çalışıyorsa,... gidip gelen sinyaller doğru yerde bulunan herkes tarafından alınabilir, değil mi?
Then ought you not to make public the wavelengths... on which General Nobile may be transmitting?
O zaman General Nobile'nin iletişim kurabileceği frekansları halka açıklasanız daha iyi olmaz mı?
Start transmitting.
İrtibata geç.
Now Charlie.. What about this request for transmitting facilities?
Charlie, bu birbirine bağlanma "isteği" konusunda ne yapacağız?
What if Colossus starts transmitting classified information?
Peki ya Colossus gizli bilgilerimizi karşı tarafa aktarırsa?
Transmitting facilities will not be re-instated.
İletişim hattı tekrar kurulmayacaktır.
Transmitting bland garbage, m'lord.
- İvır zıvır yayını, lordum.
- Keep transmitting, Lieutenant Uhura.
- Yayına devam edin Teğmen Uhura.
He's not transmitting good.
Bağlantısı iyi değil.
George Saden, accused of transmitting a negative aura in second level.
George Saden, ikinci düzeyde negatif aura iletimi yapmakla suçlaniyor.
We've been transmitting messages to you ever since we've been in range.
Menzile girdiğimiz andan beri size mesajlar yolluyorduk.
Mainly static for the last 2 hours, sir, but they're still transmitting, and I think they're still airborne.
Yaklaşık iki saattir parazitli, efendim, ama yine de gönderiyor, ben hala havada olduyklarını düşünüyorum.
They've stopped transmitting.
- Hayır, efendim. İletişimi kestiler.
Keep transmitting our position.
Yerimizi bildirmeye devam ediyorum.
Why isn't he transmitting himself?
Neden kendisi mesaj göndermiyor ki?
It's risky transmitting from a regular place, he says.
Diyor ki, sürekli sabit bir yerden yayın yapmak tehlikeliymiş.
- It looks like transmitting equipment.
- Verici donanımına benziyor.
They're transmitting a code.
Biryerlere kod gönderiyorlar.
We're transmitting friendship messages on all frequencies.
Tüm frekanslardan dostluk mesajları iletiyoruz.
Transmitting.
Mesaj gidiyor.
V'Ger is transmitting a signal.
V'Ger bir sinyal gönderiyor.
Transmitting.
İletiyoruz.
Voyager is not transmitting its data, Captain.
Voyager verilerini iletmiyor, Kaptan.
Voyager is not transmitting because it did not receive the final sequence.
Voyager verilerini iletmiyor çünkü son diziyi almadı.
To finish transmitting the code in person.
İletiyi bizzat Yaratıcı'ya vermek için.
The transmitting civilization can make it very easy for us, if they wished.
Mesaj gönderen uygarlık eğer isterse bunu bizim için çok kolay hale getirebilir.
Interrupt the program, we're transmitting a special news flash.
Programa ara ver. Flaş bir haberi ileteceğiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]