Try not to talk translate Turkish
137 parallel translation
And try not to talk.
Konuşmak da yok.
And try not to talk so much, okay?
Ve çok fazla gevezelik yapma tamam mı?
– Try not to talk.
- Konuşmamaya çalış.
I try not to talk in front of adults.
Yetişkinlerin önünde konuşmak istemedim.
- No, Henry. Try not to talk.
- Hayır Henry, konuşmaya çalışma.
- Try not to talk.
Konuşmamaya çalış.
Try not to talk too much.
Çok fazla konuşmamaya çalış.
- Try not to talk.
- Konuşmamaya çalış.
Dinah, try not to talk, okay?
Dinah, konuşmamaya çalış, tamam mı?
Try not to talk.
Konuşmamaya çalış.
Please, Dinah, try not to talk anymore, okay?
Lütfen, Dinah, artık konuşmamaya çalış, tamam mı?
Try not to talk.
Konuşmamaya çalışın.
Try not to talk right now, okay?
Pek konuşmamaya çalış, tamam mı?
Ford... try not to talk.
Ford... konuşmamaya çalış.
Try not to talk.
Gücünü konuşmaya harcama.
Try not to talk. Where have I heard that before?
- Bunu daha önce nerede duydum?
Try not to talk-o.
Konuşmamaya çalışo.
Can we just try not to talk about Max for just this once, just tonight? Is that possible?
Max hakkında konuşmamayı deneyebilir miyiz tek seferlik, sadece bu akşam?
Right, Jamal, listen, try not to talk... with everybody on the bus, okay?
Jamal, dinle,.otobüstekilerle... konuşmamaya çalış, tamam mı?
And try not to talk.
Konuşmamaya çalış.
Try not to talk about things you don't understand.
Anlamadığın şeyler hakkında konuşmaya çalışma.
- Try not to talk. Slow, deep breaths.
- Deri altı epinefrini mi?
Just try not to talk so much, okay?
Sadece çok fazla konuşmamaya çalış, tamam mı?
- You're right. We should just... try not to talk about it tonight.
Biz sadece... bu akşam bu konuda konuşmamaya çalışmalıyız.
I try not to talk to my mom as much as possible.
Annemle, olabildiğince konuşmamaya çalışıyorum.
Try not to talk, okay?
Tamam, konuşmaya çalışın?
Mom, the point is you try not to talk.It's not therapy.
Anne, olay konuşmamaya çalışmak. Böyle terapi olmaz.
I mean, I try not to talk about it at work because I obsess about it.
Evet. İş yerinde bundan konuşmamaya çalışıyorum. Çünkü kafam takılıyor.
- Try not to talk. - Gates, grab the next one, I'll take this.
Helikopter kar arabasıyla kaza yapmış biri getiriliyor.
Not when you come to me and you try and talk to me.
Yanıma gelip benimle konuşmayı denediğinde her şey farklı oluyor.
Well, he's got enough sense not to come back here but if you get in touch with him, try and talk him into going back because it'll be a whole lot easier on him.
Buraya dönmeyecek kadar akiIli ama onunla temas ederseniz, oraya geri dönmeye ikna edin çünkü bu durumunu çok daha kolaylastirir.
- Is responsible for our dead! Let's not talk about the past. Raimundo, let's try to reach an understanding... reasonably.
Geçmişten bahsetmekten vazgeçsek, şu anki durumu gözden geçirsek güzelce.
And could you please try not to toss and talk in your sleep?
Ve uykunda dönüp konuşmamayı deneyebilir misin lütfen?
Ah, ah, try not to talk.
Konuşmaya çalışma.
Don't talk to anyone, don't touch anything, don't do anything, don't interact with anyone and try not to look at anything.
Kimseyle konuşma, hiçbir şeye dokunma. Hiçbir şey yapma. Kimseyle temasa geçme ve hiçbir şeye bakmamaya çalış.
Now this is a wonderful opportunity, so I want you to talk to your parents about whether or not you would like to try this.
Bu sizin için harika bir fırsat. Bu yüzden ailelerinizle konuşup bunu denemek isteyip istemediğinize karar vereceksiniz.
Lorne, you just stay tight and try not to, you know, talk.
Lorne, sen sadece gayret göster ve konuşmamaya çalış.
I try to talk to him, but he's not half the conversationalist you are.
Onunla konuşmaya çalıştım, ama senin kadar hoş sohbet değil.
- Rory, if you need to talk about this... to try and understand why this is happening... then by all means, do not ask your mother.
Rory, bunun neden olduğunu anlamak için konuşmak istersen lütfen annene sorma.
It is my desire, if not my duty, to try to talk to you journeymen with some candor about what is happening to radio andtelevision.
Eğer görevim değilse bile, açık sözlü bir uzman olarak radyo ve televizyonda neler olduğunu anlatmaya çalışmak arzusundayım.
Do not try to talk, mate, we'll take it from here.
Konuşmaya çalışma ahbap, buradan çıkacağız.
Listen, if you don't want to talk about what you did, I'm not going to try to force you to,
Dinle, eğer ne yaptığın hakkında konuşmak istemiyorsan seni zorlamaya çalışmayacağım.
Try not to talk.
Konuşma.
So you're not going to try and talk me into it?
Peki beni ikna etmeye çalışmayacak mısın?
I'm gonna talk to her, Jack, whether you wanna try and stop me or not.
Onunla konuşacağım, Jack. Beni durdurmaya çalışsan da, çalışmasan da.
Talk to the sound guy and try not to be nervous.
Şu sesleri ayarlayan çocukla konuş ve rahatlamaya çalış.
God, I must've had too much to drink or something, but if I promise not to try to kiss you or anything, will you come over here and talk to me?
Tanrım, keşke daha fazla içmek zorunda kalsaydım, fakat eğer seni öpmeyeceğime ya da benzer bir şey için söz verirsem, buraya gelip benimle konuşur musun?
Hmm. Yeah, I'm not really in the mood to talk, but try me later.
Hiç konuşacak havamda değilim, şansını sonra dene.
So, I'm not even going to try to talk this time. - I brought fresca with me, so it's like, I don't know, what, 5 minutes, tops? We'll just -
Bu kez konuşmaya bile çalışmayacağım.
That said, it's not like I would investigate her or try to talk to her...
Bunun anlamı onun hakkında araştırma yapacağım ya da onunla konuşmaya çalışacağım değil.
So please please please be nice to her and try to talk to her and try not to make her feel like she's the oldest fucking lesbian on the planet.
En yaşlı lezbiyenmiş gibi düşünmemesine çalışın.