To talk to you translate Turkish
73,282 parallel translation
I need to talk to you about something.
Seninle bir konuda konuşmam gerek.
I tried to talk to you earlier, at the football, but there were too many people around.
- Benimle mi? Evet bugün sahilde yanına gelecektim ama ortam fazla kalabalıktı.
Cath, I-I need to talk to you about something.
Cath seninle bir konuda konuşmam gerek.
DI Hardy, I need to talk to you urgently outside.
Müfettiş Hardy sizinle acilen dışarıda konuşmam gerekiyor.
- I need to talk to you both...
- İkinize bir şey söylemem gerek.
I wanted to talk to you about it first.
Öncesinde seninle konuşmak istedim.
Mum, I need to talk to you.
Anne seninle konuşmam gerek.
Ian Winterman er, says he had to talk to you about sexually harassing his wife.
Ian Winterman karısını taciz etmen konusunda seninle konuşmak zorunda kaldığını söyledi.
I came to talk to you, Erling.
Seninle konuşmaya geldim Erling.
I need to talk to you.
Seninle konuşmam gerek.
I have to talk to you now about something very important...
Seninle çok önemli bir şey hakkında konuşmalıyım.
I want to talk to you about something.
Sizinle bir şey konuşacağım.
I thought I made it pretty clear I never wanted to talk to you again.
Seninle bir daha konuşmak istemediğimi açıkça söylediğimi sanıyordum.
But there's something I want to talk to you about, Bobby.
Seninle konuşmak istediğim bir mevzu var Bobby.
- Bob, I have to talk to you.
- Bob konuşmamız lazım.
Anyhow, I told him about the job you're doing for us, and I know he'd love to talk to you.
Sonuç olarak ben bizim için başardıklarını ona anlattım. O da seninle konuşmayı çok istiyor.
Oh, Christ, I planned to talk to you about this after we wrapped.
Paydostan sonra bu konuyu konuşmayı düşünüyordum.
Who exactly did you talk to on the radio?
Telsizle tam olarak kiminle konuştun?
Why? Did you talk to her?
- Kendisiyle konuştunuz mu?
And who did you talk to at the party?
- Partide kimlerle konuştun?
If you want to talk...
- Eğer konuşmak istersen...
You got better things to do? Can we talk about this among ourselves first? As a family.
Bunu önce aramızda ailecek konuşsak olmaz mı?
I can't talk to you about that.
- Seninle bu konuda konuşamam.
Did you talk to her?
Onunla konuştun mu?
I've put her in room No.3. You need to go and talk to her.
Üç numaralı odaya aldım. Gidip kendisiyle konuşmalısınız.
What is it you'd like to talk to us about?
Ne konuda konuşmak istemiştiniz?
Have you got anyone to talk to?
Konuşabileceğin kimse var mı?
- No idea. Don't you ever talk to them?
- Onlarla hiç konuşmadın mı?
What do you want, Mark? Just to talk.
- Benden ne istiyorsun Mark?
You can't talk to me like that.
- Benimle böyle konuşamazsın.
Do you wanna talk to Mum?
Annemle konuşmak ister misin?
Any of you come near, in fact, you even talk to... no, no, you even talk about my daughter ever again let alone do anything to make her unhappy, I will find you, and I will cut your tiny little cocks off.
Bir daha kızımın yanına yaklaşır ya da onunla konuşursanız hatta başkasıyla hakkında tek kelime ederseniz onu mutsuz edecek tek bir şey yaparsanız sizi bulur, o küçük siklerinizi kesip koparırım.
Do you mind waiting here with Lizzie while I talk to your dad?
Ben babanla konuşurken Lizzie ile burada bekler misin?
Do you not think you could talk to us? To me?
Bizimle, benimle konuşabileceğini düşünmüyor musun?
I have a duty to tell you, there was talk of marriage.
Evlilikten bahis açıldığını söylemek vazifemdir.
You wanted to talk to me.
Benimle konuşmak istemiştin.
I wish I were here to simply talk to you about my returning to the white house and expressing my gratitude to the medical staff at the George Washington university hospital and to the American people for their incredible support.
Keşke buraya Beyaz Saray'a dönüşümü konuşmak ve George Washington Üniversitesi Hastanesi'ndeki doktor ve hemşirelerle olağanüstü destekleri için Amerika halkına teşekkür etmek için gelmiş olsaydım.
Sam, unless you're calling to tell me you got. The next delta cats record, there's nothing to talk about.
Günümüzün Delta Cats'i keşfettim demek için aramıyorsan boşuna arıyorsun.
Rob told me I can do whatever I want to you, as long as I make you talk.
Rob sana ne istersem yapabileceğimi söyledi konuşturduğum sürece.
What's the point of asking permission if he won't even talk to you?
Eğer seninle konuşmayacaksa, izin istemenin anlamı nedir?
Why do you talk to me as if I did it?
Neden benimle bunu yapmışım gibi konuşuyorsun?
Now, you can either talk to me, or you can wait an hour or two until Pundik's done.
Now, you can either talk to me,... ya da 1-2 saat Pundik'i beklersin.
Do you know, I was thinking maybe I'd want to talk to Toni.
Toni'yle görüşmek isteyebilirim.
I gotta talk to you.
Seninle konuşmalıyız.
Can I talk to you?
- Konuşabilir miyiz?
Isn't it because you knew that it was precisely the thing that would worry me so much that I'd say anything to talk you down?
Hastalığının beni özellikle çok telaşlandırdığını ve rahatlaman için sana herhangi bir şey diyeceğimi bildiğinden mi?
Are you available to talk with Jimmy?
Jimmy ile konuşmak için müsait misiniz?
You talk to your father.
Babanla konuş.
You really should talk to Erin.
Aslında Erin ile konuşmalısın sen.
Oh, my God, you got to... you got to surprise'em, you got to show'em, not just talk at them.
Aman tanrım, onları... onları şaşırtmak gerekiyor. onlara göstermelisin. sadece konuşmakla olmaz.
Can I talk to you for a second?
Seninle birkaç saniye konuşabilir miyiz?
to talk 90
talk to you tomorrow 30
talk to you soon 72
talk to you later 250
talk to your father 18
talk to your mother 16
talk to you 56
talk to you for a second 17
to you too 24
to you 1078
talk to you tomorrow 30
talk to you soon 72
talk to you later 250
talk to your father 18
talk to your mother 16
talk to you 56
talk to you for a second 17
to you too 24
to you 1078