We could translate Turkish
65,264 parallel translation
I wish we could take him with us. What?
- Keşke onu da yanımızda götürebilseydik.
I think we could tell Paige before.
Bence Paige'e gitmeden önce söyleyebiliriz.
I-If you have a picture of that drug dealer they want you to flip on, we could do a side-by-side comparison, decide which one is cuter.
Fiske atmanı istedikleri uyuşturucu satıcısının bir resmi sende varsa hangisinin kuter olduğunu, yan yana kıyas yapabiliriz.
Or if warmer weather is what she needs, we could go to Italy.
Veya daha sıcak hava varsa Ihtiyacı olan şey bu, Biz İtalya'ya gidebiliriz.
Well, we could stop at that diner.
Şu lokantada durabiliriz.
You know, down at Helping Hands, we could...
Veren Ellere gelebilirsen, sana...
I was hoping we could meet up.
Buluşabileceğimizi umuyordum.
You performed better than we could have hoped.
Umduğumuzdan daha iyi bir iş çıkardın.
But what if we could give Barry the chance to see his son again?
Ama ya Barry'ye oğlunu tekrar görebilme şansı verebilseydik?
We could use a coyote.
Bir "Çakal" kullanabiliriz.
Maybe we couldn't beat the raps, but at least I could do that.
Belki o darbeyi engelleyemezdik ama, en azından bunu yapabilirdim.
We could use a coyote.
Bir Çakal kullanabiliriz.
We could adopt or find a surrogate.
Evlat edinebiliriz ya da taşıyıcı bir anne.
We could even use your sister as a surrogate.
Kızkardeşini vekil olarak kullanabiliriz.
We could lose this patient unnecessarily.
Gereksiz yere hastayı kaybetme riski alıyoruz.
When we went after Wall Street, we got what we could get... rogue traders, chip shots.
Wall Street'e daldığımız zaman elimizden geleni ardına koymamalıyız. Dolandırıcı borsacılar, kestirmeden gidenler.
I bet even if we miss we could just walk up and...
Bahse girerim özledim bile, yürüyebilir ve...
I thought we could just go camping or something.
Kampa falan gidebileceğimizi düşündüm.
I only wish we could've done it sooner.
Keşke bunu daha erken yapabilseydik.
Thought maybe we could start by talking to their mothers,
Anneleriyle konuşarak başlayabiliriz diye düşündüm.
I guess we could go around asking'people if they killed any kids lately.
Olmadı insanlara tek tek soralım hiç çocuk öldürmüşler mi diye.
Think we could take him?
İndirebilir miyiz sence onu?
- We could surrender, I guess.
Teslim olabiliriz.
We could get high.
Kafayı bulabiliriz.
Maybe we could get you one of those license plates for retards that let you park anywhere.
Arabanı her yere park edebilmen için gerzeklere verilen plakalardan alabiliriz.
You think, maybe, we could put the gun down?
- Silahı bırakır mısın?
We could watch...
İzleyelim... Evet.
We could say she "gave of herself."
"Fedakarlık yaptı." diyebiliriz.
We could get something for her.
Ona bir şey alabiliriz.
We could still go up to Santa Barbara for a couple days if you want to.
İstersen birkaç günlüğüne Santa Barbara'ya gidebiliriz.
You know, we could get in a lot of trouble here.
Biliyor musun, burada çok sıkıntı çekebiliriz.
I was thinking we could get together later and talk more about what happened last night.
Düşünüyordum da sonra bir araya gelebiliriz. Ve dün gece olanlardan bahset.
You know, I was hoping that we could just jump right into our talks.
Biliyorsun, konuşmalarımıza doğru atlamamızı umuyordum.
- We could take him.
- Götürelim.
If we could get back there, then maybe.
Eğer oraya gidebilirsek, yardım edebilirim.
Maybe we could get, uh, a message to her, if you want to come back.
Dönmek isterse diye ona bir mesaj bırakabiliriz.
To review... we successfully captured a key Red Hand operative, yet before we could extract any useful intelligence, she managed to kill herself while in our custody.
İnceleyince, Önemli bir Kızıl El ajanını başarılı şekilde yakaladık. Ancak kaydadeğer bir bilgi alamadan önce,
We thought we could get a bomb on that ship.
O gemiye bir bomba yerleştirebileceğimizi düşündük.
Yet before we could extract - any useful intelligence...
Ancak işe yarar bir bilgi alamadan önce...
We could warn them.
Onları uyarabiliriz.
We could use some help removing the counter-measures.
Karşı tedbirleri kaldırmak için işimize yarayabilirler.
We have now learned that the President's joke could have led to war with the Soviet Union.
Başkan'ın bu şakasının Sovyetler Birliği ile savaşa sebep verebileceğini yeni öğrenmiş bulunuyoruz.
Look, I'm... I'm sorry because I know we said you could go, but... this isn't gonna work out.
Bak, çok üzgünüm gidebileceğini söylemiştik çünkü ama bu iş olmayacak.
Maybe if I knew what we were looking for, I could, like, you know, help speed up the process.
Belki de ne aradığımızı bilirsem ben de işleri hızlandırmak için yardım edebilirim.
This is a party, so could we not talk about comas?
Partideyiz şuan, komayı falan boşversek.
What if... what if... what if we could...
Peki ya...
Could we get a minute with you?
Konuşabilir miyiz?
- Could we just find the cottage, please.
- Sadece şu kulübeyi bulabilir miyiz lütfen?
We could stay and fight'em.
- Kalıp onlarla savaşabiliriz.
We were hoping that you could help us out.
Bize yardım edebileceğinizi umuyorduk.
If we weren't here, Mom could've been hurt or worse!
Eğer burada olsaydık, annem incinebilir ya da daha kötü olabilirdi!