We could have translate Turkish

Let's just say we could have used this one when we were looking her.

Şeyi ararken işe yarardı bu kız diyelim sadece, kendisini yani.

We could have hashed our differences out over a bottle of Woodford.

Bir şişe Woodford eşliğinde anlaşamadığımız noktaları çözerdik.

Speaking of which, mid-terms are over and I was thinking we could have a party at our apartment.

Bu arada, sınavlar bittiğine göre düşünüyordum ki dairemizde parti verebiliriz.

- Then we could have a firm up or down answer in 72 hours.

- O zaman aşağı yukarı 72 saat içinde net bir cevabımız olur.

We could have gotten out of that bunker seven years ago.

O sığınaktan yedi sene önce kurtulmuş olabilirdik.

Oh, man, we could have been watching movies this whole time?

Haydi ya, bunca zaman film izleyebilir miydik yani?

I was hoping we could have a conversation.

Biraz konuşabiliriz diye düşünmüştüm.

He said we could have whatever we want.

İstediğinizi alabilirsiniz dedi.

We could have some of your friends over here.

Bir-iki arkadaşını buraya davet edebiliriz.

Under different circumstances, we could have been friends.

Farklı koşullarda arkadaş olabilirdik.

We could have stopped Kellogg today.

Kellog'u bugün durdurabilirdik.

If you had just listened to me, believed in me, we could have had something.

Beni dinleseydin, bana inansaydın her şeye sahip olabilirdik.

I mean, we could have been king and queen of the lakes, but that wasn't enough for him.

Göllerin kralı ve kraliçesi olabilirdik ama bu onun için yeterli olmadı.

Well... this is more than we could have ever hoped for.

Bundan fazlasını umut edebiliriz.

I wish we could have dropped in.

Keşke indirme yapabilseydik.

You know, I was, uh... I was saving this for our anniversary, but we could have it tonight.

Bunu yıldönümümüze saklıyordum ama bu gece içebiliriz.

If we can bottle the human equivalent of pheromones, we could have exactly what I've been looking for all along.

Eğer insan feromonlarını şişeleyebilirsek uzun zamandır aradığımız şeyi yapmış oluruz.

And here I thought we could have a civil conversation.

Ve kibar bir konuşma yapabileceğimizi sanıyordum.

So we could have the family we never had.

Böylece aile olabileceğiz.

We could have more.

Daha fazlasını yapabiliriz.

We could have saved this world together.

Dünyayı seninle birlikte kurtarmak istemiştim.

- If we don't get that Barn up soon, we could have a mutiny on our hands.

Bir an önce şu ahırı inşa etmezsek ayaklanma çıkacak.

I mean, we could have avoided all of this.

Demek istediğim, tüm bunları önleyebileceklerini.

We could have been happy.

Mutlu olabilirdik.

Ma'am, is it possible we could have a moment of your time?

- Bir dakikanızı alabilir miyiz acaba?

If you could have just been a decent guy, maybe we would have kissed.

Biraz düzgün biri olabilseydin belki de öpüşürdük.

Maybe when we have a private moment. You could bust it out.

Yalnız kaldığımızda kullanmanı isteyebilirim.

Could we have an ambulance?

Ambulans gelebilir mi?

- Could we have a minute?

- Biraz izin verir misiniz?

# We could have all three, she said... Hey, all you people staying up late on a Sunday night, slack off, you don't need your job!

Hepiniz Pazar gecesi ayaktasınız.

We could have a little ceremony.

- Tören falan da yaparız.

Nobody could have slept worse than we did.

Kimse bizden kötü uyumamıştır.

If we could make more of us, then the humans would have to accept our existence.

Eger bizden daha çok yaparsak insanlar varligimizi kabullenmek zorunda kalir.

I could do it, but we don't have the equipment.

Ben yapabilirdim ama malzememiz yok.

We could never have recruited him.

Onu asla aramıza katamazdık.

Could we perhaps have a little less respect?

- Saygı kısımlarını biraz geçebilir miyiz?

I'm sorry to tell you this, but we have discovered two bodies that could possibly be your sister and your brother-in-law.

Bunu söylediğim için üzgünüm, ama muhtemelen kardeşiniz... ve enişteniz olan iki ceset bulduk.

He could have a Da Vinci under his bed for all we know.

Bildiğimiz tek şey yatağının altında bir Da Vinci olabileceği.

He have any family here or anybody we could talk to?

Orada konuşabileceğimiz bir ailesi falan var mı?

Jon : When we first realized Emma was sick, Caroline and I talked about whether it was something she could have inherited from her grandmother.

Emma'nın hasta olduğunu ilk fark ettiğimizde Caroline'la büyükannesinden miras kalmış bir şey olup olmayacağı üzerine konuştuk.

Right now we have the advantage, and if we can push that advantage, if we can trust each other, if we can - - if we can work together, we could win.

Şu an avantaj bizde. Eğer bu avantajla devam edersek, eğer birmizize güvenirsek, eğer eğer beraber çalışırsak, kazanan biz olacağız.

Well- - well, we could never have gotten to this point without your financial support.

Senin finansal desteğin olmasa bu noktaya asla gelemezdik.

I never should have believed you when you said we could do this without the author.

Yazar'a gerek yok dediğinde sana inanmamam gerekirdi.

[sighs] I never should have believed you when you said we could do this without the Author.

Yazar'a gerek yok dediğinde sana inanmamam gerekirdi.

Everything we had in the book, you... you could have had here.

Kitaptaki sahip olduğumuz her şeye, Sen... burada da sahip olabilirdin.

Shit, we both could have died.

- Siktir ikimiz de ölebilirdik.

How could we have trusted you?

Sana nasıl güvenebilirdik?

We agreed that we could both have our own outside partners... but we would work together for the sake of the business and the child.

İkimizin de evlilik dışı ilişkileri olabileceği konusunda anlaşmıştık ama işimizin ve çocuğumuzun hatırına birlikte çalışacaktık.

Like words I never should have said And I don't mean to be the guy that says there's something else we could do besides talk...

Konuşmaktan başka yapılacak şey var diyen kişi olmak istemem.

We destroyed a lot of evidence that could have proved that she was innocent.

Onun suçlu olmadığını gösteren tüm kanıtları yok ettik.

The use of fire and exsanguination suggests that these killings could have a ritualistic component. So we're looking for crazy.

Ateş kullanımı ve kan akıtma bu cinayetlerin törensel bir yanı olabileceğine işaret ediyor.