Within translate Turkish
21,223 parallel translation
You'll have your first million within three months.
Üç ay içinde ilk milyonunu kazanacaksın.
" within a few hours.
"... yaşlı bir adama dönüşmüştü.
All attacked by a mysterious disease that aged them within 48 hours of contracting it.
Hepsi onları 48 saat içinde yaşlandıran gizemli bir hastalığa yakalanmışlar.
If you do not comply within 36 hours, the executions will continue.
36 saat içinde buna uymuş olmazsan idamlar devam edecek.
This is the only refueling port within 1,000 miles.
1,000 mil içerideki tek yakıt doldurma limanı burası.
The Taurine cocktail in the Max Rager component of the serum can over-stimulate ATP production within cell mitochondria, leaving liver cells, especially, vulnerable to metabolic collapse.
Max Rager formülündeki bileşenlerden taurin mitokondriyi aşırı ATP üretmesi için uyarmış olabilir. Özellikle karaciğer hücrelerine saldırarak metabolik çöküntüye sebep olur.
♪ Within a cloud of minor chords ♪
# Karanlık dumanlar arasında #
And B, are multiple-choice tests even within your jurisdiction?
İkinci olarak, çoktan seçmeli sınavlar yetki alanınızı kapsıyor mu?
" Unnamed sources within the Seattle PD classify
"Seattle PD'den isim vermeyen bir kaynak... "...
SOP says they'll be within a 20-mile radius of Hai Phong.
Protokole göre Hai-Pong'un 20 mil çapında bir yerde olmalılar.
We got to be within radio range by now.
Çoktan telsiz menziline girmiş olmalıyız.
Within days, hundreds of thousands joined in and they solved the puzzle.
Birkaç gün içerisinde yüz binler katıldı ve bilmeceyi çözdüler.
We really try to keep wireless transmissions of any kind suppressed within about ten miles of the observatory.
Gözlemevinin 15 kilometre çapındaki kablosuz her türlü yayını baskı altında tutmaya çalışıyoruz.
It would start sending me pager alerts that the FBI cell phone is here, you know, within a mile.
Bir FBI telefonu bir kilometre yakınımda olduğunda bana çağrı alarmı yapardı.
It's like a puzzle, finding patterns within chaos that shouldn't be there and finding these anomalies.
Bir bilmece gibi. Kaos içerisinde orada olmaması gereken parçalar bulunuyor. Bu bozukluklar bulunuyor.
She was killed within the last hour.
Son bir saat içinde öldürülmüş.
I just pulled up LAPD crime-mapping data, and in all 4 of our cases there was a homicide or a rape of a female within a two-block radius.
LAPD suç haritası verilerine baktım, dört vaka öncesinde de iki blokluk alanda bir cinayet ya da tecavüz gerçekleşmiş.
So he listens for reports of sexual assault or murder within his hunting grounds and then trolls those areas for women he can target.
Yani avlanma alanındaki tecavüz ve cinayet ihbarlarını dinliyor ve o bölgede hedef alabileceği kadınları tarıyor.
Well, he always strikes within two blocks of the crime scene.
Hep olay yerinin iki blok çevresinde saldırıyor.
I can have 20 undercovers in place within the hour.
Bir saat içinde 20 kişi yerleştirebiliriz.
Which, according to the terms of your deal with G.F.C Records, constitutes work product created within the term of your contract.
G.F.C Records ile yapılan anlaşmaya göre de sözleşme halâ devam ederken yaptığınız bir şarkıdır.
One or another super shitty ending is coming within days if we don't at least try to go get the knife.
Bir veya diğer boktan bir son birkaç gün içinde gelmek üzere En azından bıçağı ele geçirmeye çalışmazsak.
Big conspiracy. Wheels within wheels.
Büyük komplo gözüktüğünden daha karışık işler.
Well, ahem, see, I can't get within 200 yards of her, so...
Kadına 200 metreden fazla yaklaşamıyorum bile...
You know, this is within 200 feet.
200 metreden fazla yaklaşmak yasak ya.
Within four hours of getting the initial call, that phone was in evidence.
İlk çağrıdan dört saat sonra o telefon kanıt olarak alınmıştı.
Within a week, they busted him.
Bir hafta sonra onu bastılar.
Everyone within 100 miles of Montreal has a sexy French name.
Montreal'in 160 km. civarındaki herkesin seksi bir Fransız adı vardır.
Hopefully, the answers lie within.
Umarım, aradığımız cevap bunların içindedir.
His heart's gonna be too big to continue beating within a year.
Kalbi bir yıl içinde atmaya devam edemeyecek kadar büyüyecek.
So will die within an hour.
Burdan, ölüm bir saat sürer.
Bomb squad says he's strapped himself with enough of it to kill everyone within a 30foot radius of the blast.
Bomba ekibine göre 10 metre çapındaki herkesi öldürebilecek kadar patlayıcısı var.
Kennedy's death is certainly something within my sphere of pleasure, but I'm sorry to say that was not my work.
Kennedy'nin ölümü kesinlikle zevk aldığım bir olaydı, ama üzülerek söylüyorum ki bunu yapan ben değildim.
The moment you use the portal to interact with anything within my code, I will know.
Koduma müdahale yapmak için giriş yaptığın anda anlarım.
It's gonna record anything within a 20-foot radius, all right?
6 metre çapındaki her şeyi kayıt ediyor olacak, anladın mı?
Using McCarthy's Brunswick farmhouse as the epicenter, I count 40 within a 300-mile perimeter.
McCarthy'nin merkez üssü olarak Brunswick çiftlik evini kullanarak... 300 millik bir alan içinde 40 tane saydım.
Jessie Slavich bombed a civilian target and was within striking distance of a fellow agent.
Jessie Slavich sivil bir hedefi bombaladı... ve ajan arkadaşımızı vurabilecek bir mesafedeydi.
No threats from within?
İçerden hiç tehdit aldınız mı?
A comet with an orbital period of 1,200 years will pass within a month.
265 ) } Kuyruklu yıldız bir ay içinde Dünya'nın yakınından geçecek 329 ) } Çıplak gözle görülebilecek
Comets are not within the Roche limit so the point itself certainly...
Metcezirin etkisi de — ana çekirdeği hâlâ —
Within six months, they found him hanging in his cell.
Altı ayda hücresinde kendini astı.
Actionable intelligence led to a specific point within the Spin Ghar.
Kayda değer bir istihbarat Sefid Dağları'ndaki spesifik bir noktayı gösterdi.
CIA has no jurisdiction within the U.S.
CIA'ın Amerika sınırları içerisinde yetki hakları yok.
Check all the exits within the perimeter.
O çaptaki bütün çıkışları kontrol et.
We got dead ends, two stretches, no exits within that time frame.
Çıkmaz sokağa geldik. İki uzantı o zaman içerisinde hiç çıkış noktası yok.
He bled out within a few minutes, then the killer took the time and the risk to cut out the bullet.
Birkaç dakika kan kaybetmiş ardından katil risk alıp mermiyi çıkarmış.
Two suspicious deaths in two days within 50k's of each other.
İki günde birbirlerine 50 km mesafede iki şüpheli ölüm.
Is that something within the realm of their expertise?
B u onların uzmanlık alanları içinde değil mi?
It was within a dream. Looks like I was trying to give up on everything.
Rüyadayken vazgeçmeyi bile düşündüm sanırım birçok şeyden.
"Bermuda will always have a distinguished position " within the British Commonwealth.
" Bermuda her zaman Britanyalı Milletler Topluluğu'nda özel bir yere sahip olacaktır.
All the break-ins happen between here and 30th Avenue, all within a couple of hours.
Bütün hırsızlıklar burası ile 30. Bulvar arasında oldu hepsi de bir kaç saat içinde gerçekleşti.