You're right there translate Turkish
1,606 parallel translation
You're right there.
Doğru yerdesin.
You're right, but maybe there's a good reason here.
Doğru diyorsun. Burada geçerli bir sebep bulabilirsin belki.
You say that like you're not watching me from that camera right there.
Sanki beni kameradan izlemiyorsun da.
You're right. If there's one thing I've learned over the years, it's you make your own family.
Biliyor musun eğer bunca senede öğrendiğim bir şey varsa o da aileni kendin yaptığındır.
I tell you what, we're right in the middle of practice right now- - if you'd like, you can stand over there on the sidelines...
Tam antrenmanın ortasındayız. İsterseniz saha kenarında durup izleyebilirsiniz.
Growing up in New England, it's like you're told over and over that you live in this old place where houses are 300 years old and there's all this history, right?
Komik olan ne, biliyor musun? New England gibi bir yerde büyüyünce, sürekli oranın çok eski bir yer olduğunu,.. ... evlerin 300 yıllık olduğunu falan söylüyorlar.
You're aware there's no train to Horten, right?
Artık Horten'e tren yok haberin var değil mi?
All right, listen, if you're looking to go again, that's not the way get there.
Eğer tekrar oraya gitmek istiyorsan, bu şekilde olmaz.
You reek, you're trembling, and there's no way I'm letting you near my patient right now.
Kokuyorsun, titriyorsun, ve şu an hastalarıma yaklaşmana izin veremem.
You're definitely in the right area there.
Kesinlikle orada doğru alandasın.
If you go in there alone you're gonna look even more freakish than you do right now.
Eğer oraya yalnız girersen.. ... şuankinden daha garip görünürsün.
It's like... everything you're not there to stop will happen, right?
Sanki olacak herşeyi durdurmaya yetişememeniz gibi, değil mi?
You're right there listening to my every move, aren't you?
Oradan, her hareketimi dinliyorsun, değil mi?
There's not an officer on this force that would have done anything different. You're right.
Bu durumda başka bir memurda olsa farklı olmazdı.
I'm telling you, they're right down there.
Söyledim ya, hemen aşağıdalar.
- You're gonna be there, right?
- Sen de orada olacaksın, değil mi? - Bakacağız. Bakacağız mı?
- You're a joke. - Stop right there, guys.
Hey siz, durun orada.
I know you're probably panicking right now, but there is no time for that.
Biliyorum panik yapıyorsun ama şimdi, bunun için zaman yok.
Look, I know you're probably panicking right now, but there is no time for that.
Bak, biliyorum şu anda panik yapıyorsun,.. ... ama bunun için zaman yok.
If you're right, there's nothing to be done.
Eğer haklıysan yapacak bir şey yok demektir.
But if you're not gonna treat carlos right, there are plenty of other womenout there who will.
Ama eğer Carlos'a doğru düzgün davranmayacaksan, dışarda bunu yapacak pek çok kadın olduğunu bilmelisin.
We're going to you to warn you that Kostos is standing right over there.
Kostos burada diye seni uyarmaya gelecektik.
You're in a good mood'cause there's no game tonight, isn't that right?
Bugün maçın olmadığı için huysuzluk yapmıyorsun, doğru değil mi?
You want our credentials? They're hanging right there.
Referansımızı görmek istiyorsanız... işte orada asılı duruyor.
Whatever you're playing, baby, we're right there with you.
Ne çalarsan çal, bebeğim, içinde biz olacağız.
There's too much water in the country. Okay, you're right.
- Şehirde haddinden fazla su var.
And while you're talking there are cougars on my right who are clocking us.
Sen konuşurken sağımdaki iki kaplan bizi kesiyor.
Now, you go down again. You're fuckin'staying there, all right?
Şimdi, bir daha düşünce yerde kalıyorsun, anladın mı?
You're taking a kickback there. You're accepting a free lunch right now.
Orada bir zarf alıyorsun, şimdi de benimle bedava yemek yiyorsun...
But you know the only reason that we're here, right, is because there's asbestos in the portable classrooms, and because we live on the poor side of town and there isn't any money, they just decided to cancel everything that we care about.
Ama neden burada olduğumuzu biliyosun, değil mi? Sınıflarda asbest ortaya olduğu ortaya çıktı, ve biz kasabanın fakir bölgesinde yaşadığımız, ve paramız olmadığı için, değer verdiğimiz herşeyi iptal etmeye karar verdiler.
But come nationals, we're gonna be right there, you know?
Ama ulusal seçmelerde orada olacağız biliyorsun değil mi?
Maybe not right away, but you said it yourself. If there's gold on this island, they'll kill you. If there's no gold, they will kill you slowly, in case you're holding back.
Belki hemen değil ama kendin de dedin eğer altın varsa hemen öldürecekler eğer altın yoksa bir şey sakladığını düşünerek seni yavaş yavaş öldürecekler.
So you're saying, if in the depths of despair, she throws herself at you and demands you take her, right there, right now, you'll just walk away?
Yani umutsuz bir şekilde kendini kucağına atsa, oracıkta, hemen senin olmak istese, bırakacak mısın?
And, in my mind, there's really only one thing left for you to do to prove that you're all back on the right path.
Ve..... bence.. .. sizin doğru yola geldiğinizi ispatlamanız gereken.. ... tek bir şey kaldı.
and you still think there's something better out there, so you turn to the one guy who actually loves you, and you say, "you know what? we're not right together. you have to move out."
... hala dışarıda bir yerlerde daha iyi birinin olduğunu düşünürsünüz sonra da sizi gerçekten seven adama "Böyle iyi değiliz, taşınman gerekiyor." dersiniz.
All you want to know is that you're not alone and that your husband's hand is right there.
Bilmek istediginiz tek sey yalniz olmadiginiz. Ve kocanizin elinin tam orada oldugu.
Hold it right there, Dr. Downs. You're under arrest.
Orada dur Dr. Downs tutuklusunuz.
You're sat there eating your burger having a drink and someone in a bad mood comes in with a gun like that and starts shooting left and right!
Orada oturmuş burgerini yiyip içeceğini içerken kafası atmış biri silahla içeri girer ve aynı böyle sağa sola ateş etmeye başlar!
It's right there and you're not asking it.
Ağzına geliyor ama sormuyorsun.
We're almost there. you all right?
Neredeyse yaklaştık, iyi misin?
All right, you're going in. Get in there.
Tamam içeri giriyorsun İçeri gir.
Yeah there was, Ianto, you're right.
Evet vardı, haklısın lanto.
If you're right, maybe it was the daughter. There was a five-year gap.
Jenna, onun ellerini kullanma yetisini kaybetmiş olduğunu öğrendik.
You're starting out with two big ones right there. Thank you.
Oradaki iki büyük şey ile başlıyorsun...
Okay, I'm going to stop you right there, because it seems like you're about to say something that's going to pretty much ruin Vegas.
Peki, seni burada durduracağım çünkü Vegas olayımızı epey mahvedecek bir şey söylemek üzere gibisin.
You're going to march right back out there, you're going to tell ritchie he can dance with whomever he wants.
İçeri gireceksiniz ve, Ritchie'ye, kiminle dans etmek istiyorsa, onunla dans edebileceğini söyleyeceksiniz.
You're all on your way to school, when you get there, all you do... you just go in, you talk to the coach, you tell him. You've made a big mistake, all right?
Doğruca okula gidiyorsun, vardığında yapacağın şey, içeri dalıyorsun, koçla konuşuyorsun, ve diyorsun ki " Büyük bir hata yapıyorsun, tamam mı?
You're junkless down there, right?
Sende alet yok değil mi?
You're right, there, new guy.
Haklısın, ama biraz geç kalmışsın.
You got the right dissolving chain here, but you're gonna need francium 227AC, and there's less than an ounce of that on Earth.
Eritmesini sağlayacak doğru dizi elinizde ama Fransiyum 227AC'ye ihtiyaç olacak ve Dünya üzerinde bir onsdan daha az var.
Just take a left downstairs, walk down three blocks. Turn right, take the shortcut through the bushes and you're there.
Sadece alt yola in ve 3 sokak ilerle, sonra sağa dön, ve 2. sokaktan sola dön, restoran hemen karşında olacaktır.
you're right 14205
you're right here 32
you're right on time 69
you're right about that 111
you're right about one thing 37
right there 2847
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
you're right here 32
you're right on time 69
you're right about that 111
you're right about one thing 37
right there 2847
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60