You're wrong there translate Turkish
290 parallel translation
You're wrong to think there couldn't be anything between them.
Aralarında bir şey olmadığını düşünerek yanıldın.
He's a fool as well. You're wrong there, Harry.
Yanılıyorsun, Harry.
There's something wrong and you're unhappy.
Bir sorun var, mutsuzsun.
There are things you do without thinking, without the impression you're doing anything wrong.
Bunlar, düşünmeden yaptığın şeyler... Yalnlış olduğunu düşünmeden yaptığın şeyler.
You're wrong there. They aren't forgotten because they haven't died.
Unutulmadılar çünkü hiç ölmediler.
Nope, you're wrong there, little maid!
Hayır, burada yanıldın işte, küçük hanım!
There you're wrong. There will not be failure this time.
Bu kez başarısızlık olmayacak.
You're quite wrong there, Mr. Crabtree.
Yanılıyorsunuz Bay Crabtree.
You're wrong, you know, you're wrong, but there's something wrong here there's something that's been overlooked.
Yanılıyorsun, biliyorsun, yanılıyorsun, ama burada yanlış bir şey var gözden kaçan birşey olmalı.
But you're wrong about going down there now.
Ama şu an, oraya giderek hata yapıyorsunuz.
After all, Inspector, you're a man of the world. Is there anything wrong in that?
Ne de olsa, Müfettiş, siz görmüş geçirmiş birisiniz.
You're not far wrong, I was raised there.
Doğru bildin Orada büyüdüm.
There you're wrong, Lieutenant.
Yanılıyorsunuz, Teğmenim.
I've told you there's nothing wrong, except that I'm in a hurry and you're taking up my time.
Bir sorun yok dedim, sadece acelem var ve beni oyalıyorsunuz.
There's nothing wrong with hating evil, but you're sacrificing innocent bystanders.
Yanlış bir şey yok, ama sen bu şeytani öfkeyle, masum seyircileri de feda ediyorsun.
I'm afraid you're barking up the wrong tree there, mister.
Korkarım yanlış kapıyı çalıyorsunuz, bayım.
There you're completely wrong.
Orada tamamen yanılıyorsun.
You know chickens as well as I do, and when they won't eat, there's something wrong with what they're being fed.
Sende tavukları benim kadar bilirsin, ve onlar yemiyorsa, yemlerinde birşeyler yolunda değil demektir.
You're wrong there.
- Yanılıyorsun.
Lilly 7, Lilly 7, here is tower AN, stop the take off, you're on the wrong runway, there's traffic landing on the opposite direction turn as soon as possible,
Lilly 7, Lilly 7, burası AN kulesi, kalkışı durdurun, yanlış yöndesin, kalkış yolu tam zıt yönünde dönebileceğin kadar çabuk dön.
Mr. Boss You're wrong there
Yaşlı adam yanılıyorsun.
No, no, I think you're wrong there, des.
Hiç mi hiç şansı yok.
Well, you're wrong there.
Yanılıyorsun.
Look, there is something wrong on this island and you're trying to keep it from me.
Bu adada tuhaf şeyler dönüyor sen de beni bundan uzak tutmaya çalışıyorsun.
But let's just say that there's a chance you're wrong.
Ama diyelim ki yanılıyorsun.
If you're wrong, I want to be there to explain before that asshole starts spouting off.
Yanılıyorsan, O piç ötmeye başlamadan gidip konuşacağım.
There's one thing I want to tell you that you're wrong for doing.
Yaptığın bir hatayı söylemek zorundayım.
You're wrong. There are only seven of you left As he is dead!
Yanılıyorsun. sadece 7 kişi kaldınız çünkü o ölü!
You're wrong, there's nothing to it.
Yanılıyorsun, bunla alakası yok.
– Someday you're gonna be wrong and I just hope I'm there to see it.
– Gördün mü? – Bir gün sen de yanılırsın. O günü dört gözle bekliyorum.
You're wrong there, madam.
İşte orada yanılıyorsunuz bayan.
All right, but I say you're wrong, and I say that I'm gonna be there at that Socialist Party convention to take the seat that belongs to me, and I urge everyone here today to be there to take the seats that belong to you!
Pekâlâ, ama ben hata yaptığını söylüyorum. Ve diyorum ki bana ait olan sandalyeyi geri almak için Sosyalist Parti kongresinde hazır bulunacağım. Ve herkese size ait olan sandalyeleri geri almak için orada olun diyorum!
- Once you've done time, you're never sure with yourself, even if I know I didn't do anything wrong, there's this crisis in the world they write a lot about it.
Bir kere sabıkalı oldun mu, senden hep şüphelenirler. Bir şey yapmadığımı biliyorum ama şu an dünyada bir kriz var. Herkes çok dikkatli.
You're gonna walk off this bus like there's nothing wrong.
Hiçbir şey yokmuş gibi otobüsten iniyorsunuz. Anladınız mı?
This guy tells me there's something wrong and you're telling me jack shit!
O adam bana bir şeylerin doğru gitmediğini söylüyor ve sen ise bana bir bok söylemiyorsun!
- And fortunately, there's a lot of money in being able to tell people what's going to happen - business trends analysis - and the wonderful thing is you can make an awful lot even if you're wrong.
- Neyse ki, çok param var, iş endeksli analizle insanlara ne olduğunu söyleyebiliyorum, ve en güzeli ise yanılmış olsan bile çok berbat şeyler yapabiliyor olmandır.
I appreciate there are real vampires and you're on this big holy mission, but obviously somebody read their tea leaves wrong, COs I'm not your girl.
Gerçek vampirler olduğunu ve kutsal misyonunu anlıyorum, ama birileri fala yanlış bakmış, çünkü aradığın ben değilim.
See, you're all pissed off with the present, Bri... and there's nothing wrong with the present.
Bak, Şu andan tamamen bıktın Bri... ve şu anla ilgili hiç bir sorun yok.
You may be headed in the right direction, Colt... but you're doing all the wrong things to get there.
Doğru istikamette olabilirsin, Colt..... ama oraya varmak için hep yanlış şeyler yapıyorsun.
But there you're wrong.
Ama yanılıyorsun.
What you're doing down there is wrong.
Aşağıda yaptığınız şey yanlış.
~ There'll be those who say what you're doing is wrong ~
~ There'll be those who say what you're doing is wrong ~
No, you're wrong there.
Yanılıyorsun.
Now, you're quite wrong there, captain.
İşte bu noktada yanılıyorsunuz.
You're asking the wrong person there, Ted.
Yanlış kişiye soruyorsun Ted.
There's nothing wrong with letting the girls know that you're money...
Kızların seni değerli görmesi kötü değil
I hope you're wrong, Major but right now, there's not much we can do about it either way.
Umarım yanılıyorsundur, Binbaşı ama şu anda, durum ne olursa olsun yapacak fazla bir şeyimiz yok.
You're really crazy. Is there something wrong with your brain? Going home like this without telling anyone!
Sen deli misin, kafanda hiç akıl kalmadı mı?
I'm gonna stand there... and you're gonna tell me everything that's wrong with me.
Orada duracağım ve sen de bütün kusurlarımı bana söyleyeceksin.
Well, no, I bet you're wrong there.
Hayır, bahse girerim yanılıyorsun.
Remember that the next time you put on that uniform. There's a war out there and you're on the wrong side.
O üniformayı giydiğinizde savaş olduğunu ve yanlış tarafta olduğunu hatırlayın.
you're wrong 1807
you're wrong about that 32
you're wrong about him 17
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
you're wrong about that 32
you're wrong about him 17
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389