English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You could've

You could've translate Turkish

20,262 parallel translation
Literally, you could gather the cheaters of the world, and you could wage war on the honest and you'd win.
Cidden, dünyadaki aldatanları toplasan ve sadıklara savaş açsan kazanırsın.
We knew that STUXnet could have very dire consequences, and we were very worried about what the payload contained and there was an imperative speed that we had to race and try and, you know, beat this ticking bomb.
STUXnet'in oldukça yıkıcı etkileri olabileceğinin farkındaydık. Ana kodun içerebileceği şeyler bizi endişelendiriyordu. Ve tüm bunlar olurken zamana karşı yarışıp bu saatli bombayı durdurmak için çabalıyorduk.
What you could see when you look close enough was a more detailed view of the configuration there were these six groups of centrifuges and each group had 164 entries.
Biraz daha detaylı bakarsanız,... tüm kurulum şemasını görebiliyordunuz. 6 grup santrifüj vardı. Ve her grup 164 adet içeriyordu.
And then just off that hall you would have an operators room, the control panels in front of them, a big window where they could see into the hall.
Ve bu odanın hemen yanında,... bir operatör odası olacaktı,... önlerinde kontrol panelleri,... ve tüm odayı görebildikleri bir de pencere.
The purpose of the watch stations that you see in front of you is to aggregate the data coming in from multiple feeds of what the cyber threats could be, so if we see threats we can provide real-time recommendations
Görmüş olduğunuz bu gözetleme istasyonunun amacı,... birçok farklı kaynaktan gelen bilgileri toplamak,... ve hangilerinin tehdit olduğunu algılamaktır. Yani tehditlerin neler olduğunu bilirsek,... hem özel kuruluşlar hem de devlet teşkilatları için,... etkili koruma önerileri geliştirebiliriz.
They did a good job in showing the world, including the bad guys, what you would need to do in order to cause serious trouble that could lead to injuries and death.
Tüm dünyaya, hatta buna kötü kişiler de dahil olmak üzere,... çok ciddi çapta probleme sebep olmak,... hatta yaralanma ve ölümlere sebep vermek için,... neler yapmaları gerektiğini göstermiş oldular.
It could be great, and you deserve that.
İş iyi giderse harika olabilir ve bunu hak ediyorsun.
You could've fought her on it. You could've talked her out of it.
Ama bu konuda savaşabilirdin, onu vazgeçirebilirdin.
It's the least I could do, after all you've done for me.
Benim için yaptığın onca şeyden sonra elimden gelenin en azı bu.
And I could get a juicy interview, and now you're... now you're telling me that you're fake dating?
Ve ilgi çekici bir röportaj yapabilirdim ama sen bana çıkıyormuş gibi yaptığınızı mı söylüyorsun?
So, if you just give me a chance, I promise I will move on and we could see where this goes?
Bana bir şans verirsen, söz veririm önüme bakacağım ve ilişkimizin durumunu görürüz.
You could see in her eyes that she would've killed to be me.
Kadın o anda benim yerimde olabilmek için her şeyini verirdi.
You know, we could've just burned them like the others.
Bunları da diğerleri gibi yakabilirdik.
Hey, this is gonna sound crazy, but my parents are in town tomorrow, and I thought maybe you could come meet them.
Biraz çılgınca gelebilir diyeceğim... ama anne ve babam yarın buraya gelecek... onlarla tanışabileceğini düşündüm.
I've got a committee presentation, but could you stick around a little longer, please?
Komiteye sunum yapmam gerekiyor. Ben çıkana kadar bekler misin?
I think it would be nice if you came over so Norman could see you and... and feel that he has all of our support.
Gelsen ve Norman seni görse ona herkesin desteğinin olduğunu görürdü.
That's a nice thing for him to do. Yeah, then he told me that you and I could get a divorce now.
- Ve artık boşanabileceğimizi söyledi.
You could've gone in without me.
Bensiz de girebilirdin.
Maybe you could think of a few more items to add to the list, and I could check them off one by one.
Belki listeye birkaç madde daha eklersin ve ben de onları tek tek kontrol ederim.
You know, obviously, things have been a bit strained between us these past few weeks, and obviously, if you had told Nancy the truth about our night together instead of lying to her and to me, all of this unpleasantness could have been avoided.
Belli ki son birkaç haftadır aramız bozuk ve yine belli ki, o gece aramızda geçenlerle ilgili bana ve Nancy'ye yalan söylemek yerine gerçekleri söyleseydin bu tatsız durumlardan kaçınabilirdik.
Right, but you specialize in sexual dysfunction, and sometimes he can get it up and sometimes he can't, and I was just hopin'you could explain all this to me.
Doğru ama sen cinsel işlev bozukluklarında uzmanlaşmış birisin ve kocam bazen ereksiyon olabiliyor, bazen de olamıyor. Bütün bunları bana açıklayabileceğini umuyordum.
And I'm gonna take whatever-whatever I learn here back to you mother, and, hopefully, we could be looking at a-a second honeymoon.
Burada öğrendiğim ne varsa annene götüreceğim ve umuyorum ki, ikinci balayımızı yaşıyor olacağız.
I just gave you the Clavermore case because your husband, who loves you, came in and fought for it so that I could give it to him so that he could give it to you.
Ben Clavermore vakasını sana verdim çünkü seni seven kocan geldi ve ona vereyim ki o da sana verebilsin diye savaş verdi.
While you were whispering about my watch in front of Art and Nancy, they could had easily inferred that we were sleeping together.
Saatimle ilgili Art ve Nancy'nin önünde fısıldarken birlikte kaldığımız çıkaramını kolaylıkla yapabilirlerdi.
I know you can't love me... you don't have it in you... but, God damn it, I could've finally found love with a child, and you took that from me.
Beni sevmediğini biliyorum doğurmak zorunda olmadığını da biliyorum ama lanet olsun sonunda sevebileceğim bir çocuk bulmuştum ama onu da aldın benden.
You could have screwed me there and I would have loved it.
Beni orada da becerirdin ve hoşuma giderdi.
And as I am also not working for the Agency, I'm just a reactivated asset, maybe you could tell me why.
Ve ayrıca ben de Ajans için çalışmıyorum, sadece yeniden aktif görev verilmiş bir saha elemanıyım.
If you could just see what it's like over there, the work we do.
Keşke orayı ve neler yaptığımızı görebilseydin.
And then you needed to dry them as quickly as you could, so you built a big fire.
Ve hemen kurutmanız gerekirdi. Bu yüzden büyük bir ateş yakılırdı.
She would walk past you way too often, just so she could see however you were cooking, whatever you were cooking.
Sürekli yanından geçerdi. Sırf... nasıl ve ne pişirdiğini görmek için.
I always knew this day would come, and I wish I could be at your side as you set sail to take back what is yours.
Bu günün geleceğini hep biliyordum ve keşke senin olanı geri alman için yelken açarken keşke yanında olabilseydim.
I could've taken care of you, but you ended up here.
Ben sana bakabilirdim. Ama buraya geldiniz.
You could've died!
Ölebilirdin!
And this all could've been avoided if you had just let me raise your kid!
Ama bebeğini büyütmeme izin verseydin, bunların hiçbiri olmayacaktı.
Could've told me you commandeered all our friends.
Arkadaşlarımızı kendi tarafına çektiğini söyleyebilirdin?
No. Emphatically, no. But what we found, it could've already existed before you began the transition.
Evet, olmazlar ama dönüşüm işlemine başlamadan önce de orada olduklarını bulduk.
You know, I could've used a little support back there.
Orada beni biraz destekleye bilirdin.
I faked a story and checked myself into this place a few weeks ago, hoping you could help me figure it out.
I bir hikaye sahte. Ve, birkaç hafta önce bu yerde kendimi kontrol Beni anlamaya yardımcı olabilir umuduyla.
So if you could just write me a scrip this one time so I can go back to work and I can finally put this stabbing sensation that's on the entire left side of my body to rest just for a while.
Bu yüzden bana sadece bir reçete daha yazarsan ve ben de işe dönersem bu vücudumun sol yanını esir alan olaya bir son verip huzur bulabilirim.
God knows I've never given you cause to suppose me a fortune hunter, and if you imagine that no man without an eye to her inheritance could fall in love with your niece, then you greatly underrate her charms and insult us both.
Tanrı biliyor ya, bir servet avcısı olduğumu düşünmeniz için size bir neden vermedim. Ve bir erkeğin, mirasını göz önüne almadan yeğeninize aşık olamayacağını düşünüyorsanız onun çekiciliğini son derece hafife alıyorsunuz ve ikimize de hakaret ediyorsunuz.
Could've spared us all the cloak and dagger by just explaining why you were confiscating the footage.
Görüntülere neden el koyduğunu açıklayarak, bütün bu olayın gizemini bize de söyleyebilirsiniz.
I probably, you know, could've gotten it from you, but I was too cocky.
Aslında senden de öğrenebilirdim ama fazla kibirliydim.
He's not, and you could've helped me.
Haklı değil. Bana yardım edebilirdin.
You could've told him I'm a brilliant surgeon.
Harika bir cerrah olduğumu söyleyebilirdin.
Sweetheart, there's no way you could've known.
Tatlım, bilmenin imkanı yoktu ki.
Your whole life... I've taken it as a badge of honor that I could shield you from the worst... that I do.
Bütün hayatını seni en kötüsünden koruyabilmek adına bir rozet onuru olarak aldım öyle de yapıyorum.
You could lose your medical license and Angus'.
Medikal lisansını ve Angus'u kaybedebilirsin.
I pressured you, and it made you think you could go around this problem.
Sana baskı uyguladım ve bu da bu sorunu aşabileceğini düşünmeni sağladı.
This cause could be advanced considerably. If you and your people were to trade with me.
Bu amaç, eğer siz ve insanlarınız benimle ticaret yaparsa gerçekleştirilebilir.
- I came to let you know that I dropped him off, and, um, he looks as good as he could look.
- Mike'ı bıraktığımı söylemeye geldim ve olabildiğince iyi gözüküyordu.
- You said you could've turned on a guy to get out of here, but you didn't because you owe him.
Buradan kurtulmak için birini ele verebileceğini ancak ona borçlu olduğun için yapmadığını söyledin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]