You love that translate Turkish
15,055 parallel translation
I said I love you, so much that I don't care what you've done.
Seni seviyorum dedim, yaptığın umurumda olmayacak kadar çok.
Yeah, I just wanted to say, Dad, that I love you.
Sadece seni sevdiğimi söylemek istedim babacığım.
You always overcommit in love and war. That's your problem, my friend.
Hep abartırsın aşkta da savaşta da.
But, I mean, she told me that you two made love last night, if that's what you mean.
Dün gece seviştiğinizi bana söyledi. Kastettiğin buysa tabi. Tanrım.
It's not that I do not love you...
Seni sevmediğimden değil...
Josh, you know that Tom and I love you very much, and you know that we will always support you.
Tom'la seni çok sevdiğimizi biliyorsun. Ve seni her zaman destekleyeceğimizi biliyorsun.
I feel that I know you that I love you.
Seni tanıdığımı hissediyorum seni sevdiğimi.
I love and I am loved and nothing that you...
Seviyorum, seviliyorum ve ne yaparsan yap...
That was some weird ass shit you did out there, Renoir, I love it.
Çok manyak iş yaptın Renoir, bayıldım.
Blood for blood, that's what the law you love so much says.
Kana kan. Çok sevdiğin kanunlar böyle söylüyor.
I love that you ask me what I want, but I want to know what you want.
Ne istediğimi sorman hoşuma gidiyor ama ben de senin ne istediğini bilmek isterim.
The most important thing to remember is that I love you.
Unutmaman gereken en önemli şey, seni sevdiğim.
Do you know what it feels like to put yourself out on the line creatively and then have someone you love tell you that they don't understand it?
Sevdiğin birinin yaratıcılığını ortaya dökerek yazdığın şeyleri anlamadığını söylemesi nasıldır bilir misin?
I love that you're late.
Senin geç kalman hoşuma gitti.
All right. I love that you've chosen all of our old haunts.
Eski uğrak yerlerimizi seçmiş olman hoşuma gidiyor.
Eddie does that every day when he goes to work, and that's why I love you, Eddie.
Eddie işe gittiği her gün bunu yapıyor. Bu yüzden seni seviyorum Eddie.
We have been friends, uh, for a very long time, and there are a million reasons why I love you, but one of them, one of the biggest ones, is that you are always have been incredibly committed to making the most of your life.
Çok uzun süredir arkadaşız ve seni sevmemin milyonlarca nedeni var. Ama onlardan biri, en büyüklerinden biri, kendini inanılmaz şekilde hayatının çoğunda üretmeye adamış olman.
You told me once that you were this close to falling in love with me.
Bir keresinde bana aşık olmaya çok az kaldığını söylemiştin.
I'm in love with you now, except... I was afraid of that feeling.
Şu anda sana aşığım, yalnızca o duygudan korkuyordum.
That woman that you are still in love with, Einar?
Hala âşık olduğunun o kadının mı, Einar?
'Saba and I would love to host you...''... but leave that DJ Ali behind.'
'Saba ve ben seni ağırlamaktan mutluluk duyarız...''... fakat lütfen şu DJ Ali'yi arkanda bırak.'
And today, I finally understood that you can never love me the way you love Alizeh...
Ve sonunda bugün gözlerinde, beni asla Alizeh gibi şiddetle sevemeyeceğini anladım...
I know that you love the choir very much.
Koroyu ne kadar çok sevdiğini biliyorum.
Boy, I wish I had time for that. Love you.
Keşke v "îtifr" r'ı "ölêâydı." rs'ér'îi éeviılorum.
That's all I saw today. Good versus evil, love versus hate. The devil hits you like that, there's only one weapon you have to fight back with.
Bugün gördügümse, iyi - kötu, sevgi - nefret savaşı... şeytan böyle saldırır ve sen elinde ne varsa onunla savaşırsın.
I don't think this is that different from the which Beatle do you love most, you know?
Beatles'ın en çok hangi üyesini seviyorsun sorusundan pek farklı değil.
All right, uh, then, uh... if pressed... [clears throat] I would say that I have a passing affinity for, uh... "Must Love Dogs." Are you serious?
Pekâlâ o zaman, illa bir film söyleyeceksem içten ve gizli sevgim olan film olarak'Aşkla Randevu'diyorum.
Babe. I love knowing that you're thinking about me.
Bebeğim, beni düşündüğünü biliyorum.
I love it, but I need you to understand that if I'm busy at work or with friends or something,
Bunu seviyorum, ama şunu anlaman gerek ; işte meşgulsem ya da arkadaşlarlaysam sana anında cevap yazamayabilirim.
All those pictures of your ex-girlfriends can tell you that they love you.
O eski sevgilinin fotoğrafları seni sevdiğini söylüyor zaten.
And you know I love spending time with you, and I'd hate to do anything to jeopardize that.
Ve seninle zaman geçirmeyi sevdiğimi biliyorsun. ve bunu tehlikeye sokmaktan nefret ediyorum.
Only love makes you that crazy, sweetheart.
İnsanın gözü sadece aşktan böyle kararır, hayatım.
Simon, how can someone as smart and perceptive as you not realize that the person sitting right there is in love with you?
- Simon, senin gibi zeki ve perspektif biri nasıl olur da yanındakinin kendine aşık olduğunu anlayamaz?
I love you, Alec, but you have a switch that's always on.
Seni seviyorum Alec ama hey heylerin hep üstünde.
I won't get into those old saws, but I will tell you that I do love Shakespeare.
Eski atasözlerine pek girmem, Ama Shakespeare'i severim.
That's why I love you, man.
İşte seni bu yüzden seviyorum.
'Cause I got love, and you'll probably never know what that is.
Çünkü ben seviyorum, bunun ne olduğunu bilmezsin.
♪ Lord, I know That you love me ♪
Tanrım, biliyorum Beni seviyorsun
No, you don't. You love his dick and all the pretty dark hair that surrounds it. - Stop.
Güzel, sulu bir bifteği hak eden biri varsa... o kişi sensin.
Anyone that makes you come when you haven't even wanted to come in years you're gonna think that you're in love with.
Biftek yiyemem. Kısa süre önce kalp krizi geçirdim,
- You used to love that.
- Eskiden hoşuna giderdi.
I love that accent you've adopted, by the way.
Bu arada edindiğin aksanı sevdim.
That is one of the things I love most about you.
Senin hakkında sevdiğim en iyi yönlerinden birisi.
I love... that you said it for me.
benim... benim yerime söylemeni seviyorum.
I love that you have an active imagination, okay?
Aktif bir hayal gücün var, tamam mı?
I love you so much that sometimes it feels like all there is is that love. Like there's not any room for anything else.
Seni o kadar çok seviyorum ki bazen tek hissettiğim bu aşk oluyor, hayatımda başka bir şeye yer yokmuşcasına.
You stay safe, baby, and know that I love you.
Kendine dikkat et, bebeğim, ve seni sevdiğimi bil.
Daddy's got something to do first, but I-I just wanted you to know that I love you.
Babanın önce bir şey yapması gerekiyor Ama seni sevdiğimi bil.
That I love you.
Ben de sizi seviyorum.
The love that you had when that kid was born, that you didn't have... it is a miracle.
O çocuk doğduğunda yaşadığınız sevgi... Bir daha asla... Bu bir mucize.
And they found somebody and fell in love, and then made a baby... that would make a baby and a baby and a baby and a baby and a baby that would make you.
Ve birini buldular, aşık oldular, ve çocuk yaptılar. Bu da başka bir çocuğu oluşturdu, ve o da başka bir çocuğu ve bir başka çocuk da seni oluşturdu.
you love me 364
you love her 205
you love it 154
you love him 170
you love it here 16
you loved it 57
you love them 34
you loved me 31
you love 28
you loved him 65
you love her 205
you love it 154
you love him 170
you love it here 16
you loved it 57
you love them 34
you loved me 31
you love 28
you loved him 65
you loved her 55
you love each other 23
you love this 22
love that 51
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
you love each other 23
you love this 22
love that 51
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334