English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ З ] / Знает

Знает translate Turkish

39,901 parallel translation
- Звучали угрозы, ходили слухи – весь Нассау знает, что означает возвращение Джона Сильвера, знает, чего мы ждём от людей.
Tehditler savruldu. Masallar havada uçuştu. Nassau'daki herkes artık Uzun John Silver'ın dönüşünün ne anlama geldiğini biliyor.
Кто-нибудь знает, где она?
Yerini bilen var mı?
Ведь Билли знает : решись он на такое коварство, я не остановлюсь ни перед чем, чтобы отплатить ему за обиду.
Çünkü Billy böyle bir sadakatsizlikte bulunsaydı ona bunun bedelini ödetmek için elimden geleni ardıma koymayacağımı adı kadar iyi bilirdi.
Прошу прощения, мэм, но после того, что я вижу то что вижу, боюсь, мне известно о вас то, чего не знает даже губернатор.
Bağışlayın efendim ama hizmetinizi görürken valinin bile bilmediği şeyleri öğrenmiş olabilirim.
Майки знает, что ты в городе, да?
Döndüğünü biliyor, değil mi?
Неа. Но знаю того, кто знает.
Hayır, ama bilen birini tanıyorum.
Он не знает, что это я.
Benden haberi yok. - Burada ne arıyoruz?
Кто знает? Может быть, даже превратим его в преимущество.
Kim bilir, belki avantaja çevirebiliriz.
Он не знает, что это я.
Benimle olduğunu bilmiyor.
Знает, что ты должен отдать деньги Граймсу как можно скорее, я включу громкоговоритель.
Parayı acilen Grimes'a vermen gerektiğini biliyor. Telefonu ona veriyorum.
Может быть, она что-то знает.
- Belki bir şeyler biliyordur.
Ребекка уже получила эту картинку, и она знает, что Нила была в штабе кампании, когда воспользовались её кодом.
Rebecca görüntüyü çoktan almış. Dosyalara erişildiğinde kampanya merkezinde olduğu kaydı elinde mevcut.
Может быть, она что-то знает.
- Birşeyler biliyor olabilir.
Похоже, и правда она ничего не знает.
Demek istediğim, gerçekten bir şey bilmiyormuş gibi gözüküyor.
Вдруг он знает, где находятся люди бин Халида, под какими они личностями.
Belki de Bin-Khalid'in adamlarının nerede olduğunu, hangi isimleri kullandıklarını biliyordur.
Он кому-нибудь рассказал, что знает?
Bildiklerini herhangi birine anlattı mı?
Никто не знает.
Kimse bilmiyor.
Если установим контакт с Гэбриэлем, посмотрим, знает ли он, как найти Джадала бин Халида.
Eğer Gabriel ile bağlantıya geçersek, Jadalla Bin-Khalid'i nasıl bulacağımızı bilip bilmediğini anlarız.
Если он правда знает местоположение Гэбриэля, почему бы не отправить опергруппу?
Eğer gerçekten Gabriel'in yerini biliyorsa, neden bu kadar zahmete gidiyoruz, bir ekip yollayalım.
Бог знает, сколько человек погибнет, если Джадал бин Халид совершит те теракты.
Jadalla Bin-Khalid o saldırıları gerçekleştirdiğinde kaç kişi hayatını kaybeder tanrı bilir.
Он ничего не знает об этом.
Bunun hakkında hiç bir şey bilmiyor ki.
Бог знает, сколько человек погибнет, если Джадал бин Халид совершит те теракты.
Jadalla Bin-Khalid o saldırıları gerçekleştirirse kaç kişiyi kaybederiz tanrı bilir.
Вдруг он знает, где находятся люди бин Халида.
Eğer Bin-Khalid'in adamlarının yerini biliyorsa...
— Но Хамид сказал, что не знает как восстановить остальной список.
- Ama Hamid dedi ki listenin geri kalanını kurtarıp kurtaramayacağını bilmiyormuş.
Он что-то знает.
Bir şeyler biliyor.
Он знает, что я помог Картеру.
Carter'a yardım ettiğimi biliyor.
Он, наверное, ничего не знает.
Zaten büyük ihtimalle bir şey bilmiyordu.
Он знает, что я дал Эрику Картеру те секретные чертежи ракет.
Eric Carter'a o çok gizli füze bilgilerini verenin ben olduğumu biliyor.
Папа знает, что мы задумали.
Babam ne yaptığımızı biliyor.
Мужик, который нас провёз в страну, что он о нас знает?
Bizi ülkeye getiren adam. Bizim hakkımızda ne kadar bilgisi var.
- Он знает, где найти Гатри?
Bay Guthrie'yi nerede bulacağımızı biliyor muymuş?
- Знает, но не слишком-то верит в наши шансы получить аудиенцию у него.
Evet ama pek de iyimser değildi bizi dinleyeceği hususunda.
Когда этот зверь Берринджер мучил ее, угрожал убить, если она не назовет тех, кого знает в сопротивлении Она отказалась.
O Berringer hayvanı ortalığa dehşet saçarken asılmakla tehdit edildiği halde direnişi ifşa edip kendi kurtarabileceği halde bunu kabul etmedi.
Кто еще об этом знает?
Başka kimin haberi var?
Нужно провести обмен за пределами острова, там, где никто об этом не знает.
Değiş tokuş bu adadan başka yerde yapılsın istiyorsun. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde.
Если губернатор знает курс, почему сразу не указать нам место на карте?
Madem vali gideceğimiz yeri biliyor. Doğrudan doğruya oraya yönelse ya.
Говорит, что знает путь туда и может показать его нам.
Kurukafa Adası'ndan bulunduğu söyleniyor. Bize yol gösterebilirmiş.
Любой, кто ищут правду, знает про гомо-сенсориумов.
Gerçekle ilgilenen herkes Homo sensoryumu bilir.
А коп знает, что он не одинок.
Polis yalnız olmadığını bilir.
Фукс не видит, что ты такое. Он не знает.
Fuchs ne olduğunuzu anlamıyor, bilmiyor.
– Никто не знает.
- Kimse bilmiyor.
В организации есть человек, который знает Шептуна.
İçeride Whispers'ı tanıyan biri var.
Она знает.
Biliyor.
Но пусть знает, что мы поступаем по правилам.
Bu işi kuralına uygun yapacağız, onu bilsin.
Не знает, да?
Hiç anlamıyor, değil mi?
Я купил квартиру в Париже, о которой никто не знает. – Что?
Ben de gizlice Paris'te bir daire satın aldım.
Тогда отправимся куда-нибудь ещё, где нас никто не знает.
Kimsenin bizi tanımadığı bir yere gideriz.
Каждый коп знает, что иногда у тебя нет другого выбора... кроме как защищаться.
Her polis bazı zamanlarda yapabileceğin tek şeyin kendini savunmak olduğunu bilir.
Он будет продолжать охоту на неё, ведь покуда она жива, кто-то знает, что он натворил.
O hayatta olduğu sürece peşinden gelecek, çünkü yaptığı şeyi bilen tek kişi o.
Почему чужая мать знает больше, чем она?
Nasıl olur da koridordan geçen başka bir anne ondan daha bilgili olabilir?
Да, Бен знает это.
Ben onları biliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]