English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ П ] / Полагал

Полагал translate Turkish

536 parallel translation
Я полагал, что где-нибудь это пригодится.
Bir yerde işime yarayacağını düşünmüştüm.
Мисс Дейл, мистер Харвик полагал, что вас нужно опасаться.
Bayan Dale, Bay Hardwick sizi tehlikeli bir kadın sanmıştı.
Я полагал, он умен.
Onun zeki biri olduğunu sanırdım.
Ты полагал, что все в прошлом, но это не так.
Bitti sandın, ama bitmemişti.
Копейкин был наш представитель в Турции. Я полагал, что он считал себя обязанным развлечь меня.
" Kopeikin firmamızın Türkiye temsilcisiydi beni eğlendirmesi gerektiğini sanıyor diye düşündüm.
Я полагал, у вас есть.
Sizin vardır diye düşünmüştüm.
Я полагал, что частные детективы обычно очень осведомлены.
Ben özel detektiflerin her şeyi bildiğini düşünürdüm oysa.
Я всегда полагал, что не в характере Девида пить развращенное виски.
David'in karakterinin viski gibi kaliteli bir içkiyi hak etmediğini düşünürdüm.
Мне не хотелось говорить об этом напрямую, я полагал, это, само собой разумеется, что ты и я...
Bu kadar açıkça ortaya koymak hoşuma gitmiyor. İkimizi olmuş gibi kabul edeceğini umuyordum.
Я полагал, что это искусство, но я никогда не думал, что девушка может оседлать быка.
Sanat eseri. İtiraf etmeliyim ki bir kızın sahiden "bineceğini" düşünmemiştim.
Я всегда полагал, что у Виты есть все, что она хочет, но...
Veta'nın her istediğine sahip olmasını istedim, ama...
Я полагал, что могу вам доверять.
Sana güvenebileceğimi sanıyordum.
Но я полагал, что с такой историей, нас никогда не закроют.
Böyle bir haber yaparken bizi kesinlikle kapatmazlar diye düşündüm.
Он полагал, что все уже позади.
Herkesten kurtulduğunu sanıyordu.
А я полагал спастись благодаря ее чистоте.
ve onun saf ve temiz oluşunun beni kurtaracağına inanmıştım.
Он полагал, что сотворенный человеком корабль... доставит его туда, где нет Царства Божия.
Yunus, insan yapısı bir gemiyle Tanrı'nın onu görevlendirdiği mülkünden çıkabileceğini sanıyordu.
Он полагал, что мое место в армии.
Ona göre ben orduya aitmişim.
Этот рейс, возможно, продлится дольше, чем я полагал.
Bu yolculuğun amacı benim tahminimden çok daha büyük.
Я полагал, что мы обсудим то, что произошло прошлой ночью.
Dün gece hakkında konuşmayı umuyordum.
Природное явление? Харгрейвз полагал, что интерференцию создали искуственно.
Hargreaves prazitin, insan kaynaklı olabileceğini düşünüyor.
Бурмин так мало полагал важности преступной своей проказе что отъехав от церкви заснул и проснулся на другой день поутру на третьей уже станции
Burmin zarar verici olmuştu. Daha sonra uyudu. Ve ertesi gün uyandım.
Возможно, Гилл полагал, что если управлять достойно, можно достичь эффективности без садизма.
Belki, Gill öyle bir devletin ılımlı yönetilmesiyle sadizm olmadan etkili olabileceğini düşündü.
Как я полагал, это не неисправность.
Bir arıza olmadığından şüphelenmiştim.
Я полагал, что выразился ясно : мы слишком близко к противнику... чтобы пилоты предавались вольной охоте.
Etraflarında gezintiye çıkamayacak kadar düşmana çok yakın olduğumuzu açıkladığımı sanıyordum.
Я все полагал, что ты беспокоишься о дипломатических отношениях.
Ben de diplomatik ilişkilerimiz için endişelendiğini sanıyordum.
Я полагал, что ожил, стал несокрушимм, как мрамор, тверд как скала
Yoksa mükemmel olacaktım, mermer gibi kusursuz, kaya gibi sağlam.
В любом случае, Кен полагал, что был должен вам. Он исполнил своё обязательство.
Her durumda, Ken size borçlu hissedecek.
Как было ему удобно, Барри полагал что она должна отказаться от удовольствий света предоставив ему эту часть обязанностей всякой знатной семьи.
Barry'ye göre, oğullarının iyiliği için... hanımefendinin dünyevi zevklerden ve uçarılıklardan vazgeçmesi... ve her saygın ailenin görevi olan bu zevklerin ifasını... kendisine bırakması gerekiyordu.
Барри полагал, и не без некоторых оснований, что ему была объявлена Буллингдоном война с самого начала и что все недобрые последствия были созданы исключительно Буллингдоном.
Barry'nin fikrince, ki düşüncelerinde pek haksız sayılmazdı... Bullingdon daha en başında ona savaş ilan etmişti... ve bunun ardından gelen kötü sonuçlar da... tamamen Bullingdon'ın marifetiydi.
Птолемей полагал, что Земля является центром вселенной, что и Солнце, и Луна, и другие планеты, такие как Марс, вращаются вокруг Земли.
Ptolemy Dünya'nın evrenin merkezinde olduğuna, Güneş, Ay ve Mars gibi gezegenlerin ise Dünya'nın etrafında döndüğüne inanıyordu
После долгих лет упорных вычислений он полагал, что ему удалось найти значения для марсианской круговой орбиты, которые совпадали с 10-ю наблюдениями Тихо Браге с точностью до двух угловых минут.
Yıllarca süren hesaplamalardan sonra, Tycho'nun gözlemleriyle Mars'ın dairesel yörüngesine uyan, iki dakikalık açı değerini bulmuştu.
Кеплер писал : "Если бы я полагал, что мы можем проигнорировать эти 8 минут, я бы подогнал мою гипотезу соответствующим образом. Но поскольку игнорировать их было недопустимо, эти 8 минут указали путь к полному реформированию астрономии."
Kepler şöyle yazıyor : "Bu 8 dakikayı neredeyse görmezden gelip, hipotezime uygunluğunu görecektim, taa ki bu 8 dakikalık farkın astronomide, kökten bir değişikliğe sebep olacağını anlayıncaya kadar da ısrarımda devam ettim."
Он также полагал, что в то время происходили сильные наводнения и извержения вулканов по всей земле.
Ayrıca, o dönemde, Dünya'nın her yerinde birçok sel baskını ve volkan patlamaları olduğunu farz etti.
Я полагал, ты и его имеешь в виду.
Ondan bahsettiğini varsaydım.
Я всегда полагал, что ты можешь справиться с чем угодно.
Herşeye kulp taktığını düşünüyordum.
Ќапример, на планете " емл € человек всегда полагал, что он гораздо умнее дельфинов, потому что изобрел очень много Ч колесоЕ
Mesela... Dünya gezegeninde, insanlar yunuslardan daha zeki olduklarını düşünmüşlerdir, çünkü çok fazla şey başarmışlardır... tekerlek...
Я полагал, мы в Ресторане у Конца Вселенной!
Evrenin Sonundaki Restoran'da olduğumuzu sanıyordum!
Я полагал, что обязанности командира состоят и в том, чтобы помогать.
Dl'lar sözde yardımcı olacaklardı.
Я полагал здесь что только аберрантное поведение...
Yani ima etmek istediğim şey... Sapkın bir davranış gösterdiği ve...
Автор, как я и полагал имеет карие глаза.
Umduğumdan daha uzun boylu, gözleri ela.
Как я полагал, милорд, этот человек - источник зла в вашем королевстве.
İşte cadınız! Şeytanın kardeşi! Hebele hübele!
Фрейд полагал, что это имеет отношение только к женщинами.
Freud bunun kadınlarla sınırlandırılması gerektiğini düşünüyordu.
Сам я полагал, что его чувства, на самом деле... не слишком отличались от нормы... возможно, их надо назвать... чувствами нормального человека... только возведенными в высшую степень... высшей степени.
Benim düşüncem onun duygularının normal insanlardan farklı.... olmadığı yönündeydi. Onun için... belki pekâla uyumlu bir insan... denebilir. Sadece bu uyumu... uç bir noktaya taşımıştı,... uç bir alana.
Я полагал, что в праздники все счастливы.
Bayramlarda herkesin mutlu olduğunu sanırdım, ne olursa olsun.
Я полагал, что это предварительный конкурс.
Rekabet, beklediğimden daha yüksek düzeydeymiş.
Нет, но я полагал, что были.
Hayır, nişanlanmadın tabii.
Я полагал, что если мои инструкции ясны, то даже ты их выполнишь.
Açık talimatlar verirsem, bunlari sen bile yaparsın diye düşündüm.
Я полагал, что вы мне это скажете.
Ne yapmammız gerektiğini sen söylersin diyordum.
Я полагал, что на всю жизнь.
Hayat boyu arkadaş olacağımıza inanıyordum.
Я всегда полагал, что у меня есть время.
Çokça zamanım vardı.
Нет, я полагал
Sanırım hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]