English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ У ] / Улыбаясь

Улыбаясь translate Turkish

87 parallel translation
С женой почтальона, которая писала мне ежедневно любовные письма изменяя подчерк, так как её муж вручал их мне улыбаясь.
Bir de bana her gün aşk mektupları yazan ama bu mektupları güler yüzlü kocası getirdiği için el yazısını değiştiren postacı eşi de vardı. "Teşekkür ederim!"... Zavallı şey...
Он посмотрел на тебя с головы до ног, облизнулся и пошел с тобой, улыбаясь от уха до уха.
Seni söyle bir süzdükten sonra agzi kulaklarina varmis... ve ellerini ovusturmaya baslamisti.
Потом ты проснулась и, все еще улыбаясь во сне, поцеловала меня, и я почувствовал, что не должен ничего бояться, что мы всегда будем как в то мгновение.
Sonra yüzünde bir gülümsemeyle uyandın, bana sarıldın, beni öptün ve o an korkumun yersiz olduğunu anladım.
Мне достаточно того, что они существуют, безразличные, понимающие своё очарование, довольные тем, что могут проверить на мне свои чары, так же, как я проверяю своё воздействие на них, по взаимному согласию, не глядя и не улыбаясь друг другу, а едва скользя взглядом.
Benden habersiz orada olmaları, çekiciliklerinin farkında olmaları bu durumun üzerimdeki etkisini araştırmak adına mutluluk verici. Kendimi onların üzerinde test ederken hiç konuşmadan, bakışlarla veya gülücüklerle anlaşmak da güzel.
Флойд, "я не могу смотреть на тебя, любовь взяла меня за руку и, улыбаясь, ответила, кто положил на меня глаза, не я ли?" Примечание :
Floyd, seni göremiyorum. Aşk elimi çaldı ve cevap tebessümle geldi...
Бердюков мог сидеть целый день, улыбаясь, поглаживать маленький кусочек вельвета. Соня могла его радовать, кормя печеньем.
Berdykov, öylece oturur günlerce gülümser, bir kadife parçasına sarıIır ve Sonja da onu kurabiyeleriyle besleyerek mutlu ederdi.
Я спросила ее, был ли там внутри яд и она сказала мне, улыбаясь,
Ona, zehir olup olmadığını sordum. Gülerek dedi ki,
Улыбаясь, Произнес моё имя.
Gülümseyerek adımı söyledin.
Они стоят рядом у охотничьего домика Маттиса попивая коньяк и радостно улыбаясь.
Mattiece'in av malikanesinin önündeler. "Bourbon" larını yudumlayıp, eğleniyorlar.
Не удивлюсь, если он встретит нас у порога, широко улыбаясь, и с распростертыми объятьями.
Onu, yüzünde bir tebessüm ve... kollarını açmış, bize hoş geldiniz derken bulacağız.
Под ручку со Зварыгиным, улыбаясь. Осознавая, что Вас там ждёт.
Eğlendin kahkaha attın, ve oldukça uzun bir zaman geçirdin.
Я ухожу, улыбаясь.
Şimdi gülerek arkamı döneceğim
Охрана уходит, смотря через плечо, улыбаясь мне,
Gardiyanlar arkalarına bakıp gülerek dışarı çıkar.
Честно говоря, кто-то рассказывал, что однажды он столкнулся на улице с вечно мрачным Чаком, так даже тот шёл улыбаясь.
Birisi dedi ki, geçen gün yolda bizim aksi Chuck'a rastlamış... Ve Chuck gülüyormuş.
Если и радоваться когда-то жизни, улыбаясь во весь рот... -... то сейчас самое время.
Demek istediğim, eğer mutlu olunacak bir zaman varsa işte bu o zaman.
... слышу, как они, улыбаясь, говорят "Спасибо, доктор Монталбан, вы спасли моё дитя!" - оно того стоит.
"Teşekkürler, Dr. Montalban, çocuğumun hayatını kurtardınız." Her şeye değiyor işte.
Он всё время извинялся улыбаясь.
Özür diliyordu... sırıtarak.
Мицуко, улыбаясь встала и пошла его обнять.
Mitsuko, gülümseyerek ayağa kalktı ve onu kucaklamaya gitti.
Он пришел в себя, улыбаясь.
Gülümseyerek uyandı.
Вы понимаете это, и это удивительный момент, когда другой человек раздевается перед вами... радостный до глубины души, улыбаясь вам... говорит : "Я хочу быть с тобой."
Ve anlarsınız ki şaşırtıcı bir anı yaşıyorsunuz diğer kişi önünüzde kıyafetlerini çıkartırken bunun ortasında size gülümserken şöyle diyor, "Seninle olmak istiyorum."
Ничего не говоря, лишь улыбаясь
Aynı gün, aynı dakikada
Ничего не говоря, лишь улыбаясь
Burda olacağını biliyordum
Ничего не говоря, лишь улыбаясь,
İkimizde severken
Ничего не говоря, лишь улыбаясь Делая вид, что ничего не видел ( а )
İkimizde severken
Скромно улыбаясь, чтобы скрыть знакомое чувство отчаяния Сара старалась думать как антрополог.
Bildik bir çaresizlik hissini kibar bir gülümsemeyle gizleyen Sarah bir antropolog gibi düşünmeye zorladı kendini.
Он заметил, что каждый раз когда он приближался, Она аккуратно отодвигалась от него неловко улыбаясь.
Ne zaman yanına gelse kızın, yüzünde, sanki herşey iyiymiş gibi sıkı bir gülümsemeyle ondan uzaklaştığını farketti.
Он пришел, улыбаясь, и сел на край моей сранной маленькой кровати.
Sırıtarak geldi ve o küçük boktan yatağımın köşesine oturdu.
Чуть челюсть не сломал, улыбаясь этим придуркам.
O iğrenç herifler karşısında zorla sırıtmaktan çenem kopacaktı.
Провожу следующие девять часов, улыбаясь людям, делая вид, что заинтересована в их счастье, терплю общество своих сотрудников, поглядываю на часы.
Dokuz saat insanlara gülümseyip mutlulukları umurumdaymış gibi yapıyorum. Diğer çalışanlara katlanıyorum. Saate bakıyorum.
Когда она протягивает руку, влюбленные умирают, улыбаясь.
Onun elini tuttuğu zaman âşıkları mutluluktan ölür.
Какие мысли могли быть причиной этой затянувшейся прогулки с разглядыванием звёзд на небе, то вздыхая, то улыбаясь? "
Onun dikkatinin bu kadar dağılmasına, hangi düşünceler sebep olmuştu... gökyüzündeki yıldızlara bakarak, iç geçirdi ve sonra da gülümsedi. "
улыбаясь?
Ölürken gülmemi istemiyor muydun?
И вот появляется эта женщина, разбивает в клочки ваш смехотворный "жизненный выбор", выходит с другой стороны, улыбаясь, - и вы смеете называеть её "нерегулярной"?
Bu kadın gelip senin saçma hayat tercihini düelloya davet ediyor ve diğer yandan gelip yüzüne gülümsüyor. Yani bunları, sen ona "öylesine" demen için mi yapıyor?
С тех пор как дан прощальный поцелуй, Не долго улыбаясь, как бы говоря прощай,
Veda öpücüğü verdiğinde,... bir süreliğine gülümseyecek, elveda diyeceksin.
Сукин сын перестрелял всю семью и вышел, улыбаясь.
Bunun anlamı ölçülü davranacağız.
Я должен успокаивать людей, улыбаясь, и это мне по силам.
Bunu yapabilirim. Ama hata da yapabilirim.
Да, но... мы умираем. улыбаясь.
Evet, ama... gülerek öleceğiz, kardeşim.
Посматривать в сторону выхода, мило улыбаясь и набирая 911.
gulumsemenizi koruyup geri vitese takacaksiniz ve cebinizden 911'i arayacaksiniz.
И улыбаясь можно быть злодеем.
Biri gülümseyip durabilir, ama yine de cani olabilir.
Посмотри, сидишь тут, улыбаясь, смотришь на старые фотографии.
Kendine bir bak, oturmuş sırıyorsun,... eski resimlere bakıyorsun. Dostum, sen Cadılar Bayramı'nı seviyorsun.
* Улыбаясь рядом с Опрой и английской Королевой *
* Gülümsemek isterim, Oprah ve Kraliçe'nin yanında *
- провел все утро со своей бывшей, вернулся, улыбаясь как идиот,
*... Dallas şehri sınırları içinde bir yerde... * Tüm sabahı eski sevgilinle geçirdin, bir aptal gibi sırıtarak geri geldin.
[Улыбаясь, она повернулась...]
Neşeli bir gülümseme ile döndü...
Посмотреть на людей, которых я люблю, широко улыбаясь, и не думая о том, что все пойдет к черту?
Bütün bunları mahvetmeden, sevdiğim insanların gülümsemelerini izleyemez miyim?
( Улыбаясь ) Ты научишься играть со временем, Асока.
Zamanı gelince oynamayı öğrenirsin Ahsoka.
улыбаясь
Gülümsemekten çekinme.
Позвольте, чтобы я просто говорить как удовлетворять это чтобы видеть так много улыбаясь лицам здесь сегодня.
Burada bu kadar mutlu yüz görmek beni nasıl mutlu ediyor, söylememe izin verin.
И этот полотенцеголовый шел вниз по улице, улыбаясь и толкая софу.
Ve o sarıklı adam geldi sokağa, bir koltuğu itiyordu.
Ты уходишь в долину, нежно улыбаясь.
# Diyorlar gidenlerin izlediği yol bu vadi #
Мило улыбаясь, скажи что не хочешь быть принцессой.
Çünkü bir kez duyunca "Prenses olmak istemiyorum." kelimeleri kolayca dilinden dökülecek.
И улыбаясь, наезжай на него.
Onu yakınına çek, gülümsemeni muhafaza et, ve sonra onunla bazı ipe sapa gelmez konularda konuş. - Evet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]