Ama onun translate English
19,802 parallel translation
Onsuz devam edebileceğimi sanmıyorum ama onun mutluluğuna engel olduğum ve onu hayattan kopardığım düşüncesi onu kaybetmekten çok daha korkunç geliyor.
I don't think I can go on without her, but... I mean, the thought of taking away her happiness and holding her back... that's worse than the thought of losing her.
Ama onun etrafında dikkatli olmalısın.
But we have to be careful around her.
Evet ama onun ailesi sonradan görme fırsatçılardan oluşuyor. Kaç yıllık bir tarihleri var?
Yes, but he represents a royal family of carpetbaggers and parvenus, that goes back what?
- Şu anda sokaklarda yağmacılar var ve hastane koridorları cesetlerle dolu ama onun ilgilendiği tek bir şey var.
- And now with looters on the street and hospital corridors stacked with the dead, he is interested in only one thing.
Ama onun yapabileceklerini asla yapamazsın sen.
But you can never do what she does.
Ama onun zehirlendiği haberinin kimsenin bilmediğini gördüm.
And yet I notice word of his poisoning has not spread.
Biliyorum ama onun eksik olan yanları vardı.
but there was some more push back.
Bilmiyorum ama onun olduğunu anladığım zaman buraya gelmesinden korkuyordum.
I don't know, but when I realized it was her, I was afraid she'd come here.
Defteri alırım ama onun şartlarında olması gerekiyor.
I will get the notebook, but it needs to be on her terms.
Dinle, arkadaş olduğunuzu biliyorum, ama onun artık, bütün bunlar olmadan önceki kişi olmadığını kabul etmen gerek.
Listen, I know that you guys are friends, but, I mean, even you have to admit, she's not the same person she was before all this.
Ama onun yerine de başka birini düşünemiyordum.
But I couldn't imagine anyone else in his place.
- Evet, ama onun da canını sıktığımıza kalıbımı basarım.
- Yeah, but I bet it pissed him off too.
Ama onun da sırtında aynı yaralar var ve düzgün iyileşmemiş birkaç eski yarası mevcut.
But she has the same scars on her back, and she's got a bunch of old injuries that didn't heal properly.
Ama onun söylediği her şey, kanundu.
But everything she said, that was the law.
Evet ama onun hortlak olmadığını biliyoruz ve katil hortlak olmalı.
Yeah, but we know he's not a revenant, and the killer - has to be.
Etrafımız suyla doluydu ama onun tek yapabildiği son nefesine kadar inlemek oldu.
Surrounded by it, and all he could do was moan till he lost his voice.
Ama onun haricinde göze batmadım.
- Other than that, laying low.
Ama onu indirirsen onun acı çekmemesini sağlayabilirsin.
But if you take her out, you could make sure that she don't suffer.
Ama bildiğim bir şey varsa o da bir asker ülkesine hizmet etmek için uzaklara gidince başka biri gelip onun karısıyla yatarsa, onun yaşamaya hiç hakkı yok!
But I do know that.. ... if a soldier stays away from his home serving his country.. ... and if another man sleeps with his wife, then he has no right to live!
Ama burası onun evi.
But this place is home.
Ama o sırada onun yaşadığını sandım.
I thought she was alive while...
Ama aynı zamanda onun için üzülüyorum.
But..... at the same time, I can't help feeling sorry for him.
Bir sahtekârı işe almış olabilirim ama ona sırtını dönme şansın olduğunda onun sırrını her zaman istediğin şeyleri almak için kullandın.
I may have hired a fraud, but you're the one who had the chance to turn him in and you used his secret to get what you always wanted.
Ne kadar kötü. Onun benimle konuşma cesareti yok ama ben onunla konuşmaya gelmiştim.
Well, that's too bad because I came here to talk to him, even though he didn't have the balls to talk to me.
Onun annesiyim ama, ona göre ölü biriyim.
I am her mother. And I am death to her.
Reddington onun yıllar önce öldüğünü söylemişti,... ama liz buna inanmıyordu, ben de inanmıyorum.
Reddington said she died years ago, but Liz didn't believe that, and neither do I.
Telefon sahibinin kimliğini bulamayız ama bana inanmasanız da onun yerini bulabilirim.
Now, we can't trace the owner of that cell, but believe it or not, it is on right now, so I have been triangulating its location.
Ama beklenmedik bir şekilde onun kaybolduğu gece ne yaptığınızı açıklayamıyorsunuz.
- Hmm. But the kicker is, you can't account for the majority of your time on the night he disappeared.
Onun ne istediğini bilmiyorum, ama onların yalan söylemelerini asla istemezdim.
I don't know what she wanted, but I never would have told them to lie.
Onun piyon olduğunu öğrendik tamam ama şimdi de annesi başkan çıktı, kardeşi de psikopat bir katil.
It was one thing when we thought she was a pawn, but her mother's the leader, and her brother's a homicidal maniac.
Ama bir daha onun canını yakarsan, kalbini bile kırarsan gebertirim seni.
But if you ever hurt her again, I mean if you even so much as hurt her feelings, you're fucking dead.
Tamam, araba onun işini bitirdi. ama O'nu gerçekten öldüren insülin pompasıydı.
Okay, the car finished him off, but it was really Derek's Insulin pump that killed him.
Bizim için belki doğru olanı yapamadı ama biz onun için doğru olanı yapabiliriz.
He might not have done right by us, but we can do right by him.
Onun müritlerine liderlik edemem ama Leila Haddad ile birlikte durup mesajını yayabilirim.
I cannot lead his flock. But I can stand here with Leila Haddad, and I can carry on his message.
Babam pilottu, profesyonel ya da onun gibi bir şey değildi ama bana çok şey öğretti.
My dad was a pilot, not a pro or anything like that, but he taught me a lot of...
Ayrıca Meksika'ya sürüldükten sonra onun peşinden gittiğini ama onu bulamadığını söylüyor.
He also told her he went to Mexico after she was deported, but he couldn't find her.
Ronnie'nin davasının olduğu gün onun masumiyetini kanıtlayacak bir tanık varmış ama son anda geri çekilmiş.
There was a witness in Ronnie's original trial who claimed he could get Ronnie off, but backed off last minute.
Cade hep dengesizdi ama biz seni FBI'a soktuktan sonra onun içinde bir şeyler kırıldı.
Cade was always volatile, but... after we put you in play at the FBI, something inside him just... broke.
Hala Amerika'yı seviyorsun onun da seni sevdiğini sanıyorsun. Ama sevmiyor.
You still love America, and you think it loves you back, but it doesn't.
Ama sen onu seçtin sana tuzak kurarak ona son bir şans verdiğimde onun da seni seçtiği gibi.
But you chose her instead, just like she chose you when I gave her one last chance to frame you.
Ama sen yine de onun için çaldın değil mi?
But you stole it for her anyway, didn't you?
Jordan iyi bir aktör olabilirdi ama ekipte onun hakkında iyi bir şey söyleyecek kimseyi bulamazsınız.
Jordan might've been a good actor, but try to find anyone on the crew that'll say anything good about him.
Onun vurulduğunu görmüş, bu kötü bir şey ama Cosima, birilerinin onu aldığını görmüş.
Now, she saw her get shot, and that's bad. But Cosima, she saw someone else pick her up.
Sen de baban gibi insana pis pis bakıyorsun ama senin bakışın onun yarısı kadar etkili çünkü yani işte bir gözün yok ya hani.
I'll show you around. You know, you do the same damn stink-eye as your dad, except it's only half as good'cause... well, you know, you're... missing an eye.
Ama şimdi onun inşa ettiği şeyin tehdit altında olduğunu görüyorum.
But now I believe what he built is under threat.
İyi, çünkü onun mükemmel olduğunu kabul edecek ilk insanım. Ama bu kendi hayatını da batırman gerektiği anlamına gelmiyor.
That's fine, because I'm the first person to admit she wasn't perfect, but that don't mean that you gotta go and screw up your own life.
Ama bir kez onun için değerli olursan bir kez ilgisini sana verirse, buradan çıkman çok daha zorlaşır.
But the second that you become valuable to her, the second she takes an interest in you, it's gonna be harder for you to get out.
Onun gibi görünüyor olabilirsin ama ondaki o özgün ve lezzetli hasar sende yok.
I mean, you might look like him, but you have none of his unique, delicious damage.
Onun da size ihtiyacı yoktu ama buradasınız işte.
Well, he didn't need you either, but here you are.
- Onun için geldik ama...
- No, we did, but- -
Onun için çok bir gerekçem vardı ama ne olduğunu hatırlamıyorum.
I had a very good reason for that, but I do not remember what it was.
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun gibi 58
onun için endişeleniyorum 35
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun gibi 58
onun için endişeleniyorum 35