Anladınız mı translate English
6,184 parallel translation
- Anladınız mı?
Do you understand? I do.
Birlikte kalın ve esir alma işini halledin, anladınız mı?
Stick together and handle prisoner retrieval. Got it?
Bir 3.'sü olmayacak. Anladınız mı?
There will not be a third, understand?
- Anladınız mı?
Clear? Clear.
İşte neden yangın tatbikatına ihtiyacımız olduğunu anladınız mı?
Once and for all, did you people see why we need fire drills?
Şimdi hatırlayın, teknik olarak şu anda Rus topraklarındayız. Eğer yakalanırsak Sibirya'ya gideriz. Rikers'e değil, anladınız mı?
Now remember, technically, we're on Russian soil, which means if we get caught, it's Siberia, not Rikers, got it?
Ayrıca biraz zaman geçtikten sonra sevdiğinizi anladınız mı?
Have you also understood your loved one, only after some time has passed?
Hanımefendinin dediğini anladınız mı?
Did you get what Ma'am is saying?
Çünkü o sevgilisinin oğluydu, anladınız mı.
Because it was the lover's child, you see.
Anladınız mı?
Do you understand?
Anladınız mı?
Get it?
Ve bunu yapana kadar da kimse gitmiyor, anladınız mı?
And no one's leaving here until we do, you got that?
- Anladınız mı çocuklar?
Everybody understand?
Anladınız mı?
You got it?
Anladınız mı?
You hear me?
Bay Walton, avukatların söylediklerini anladınız mı?
Mr. Walton, do you understand what these attorneys have said?
Büyük umutlarla bir yere gidip beklediğiniz şeyi alamamanın nasıl bir his olduğunu anladınız mı?
How does it feel to show up somewhere with such high hopes only to find out you're not gettin what you expected?
Ama bunu daha az "zeki" olana yapabilirdiniz. Ne demek istediğimi anladınız mı?
Could've done with one less "nut," if you know what I'm saying.
Anladınız mı?
You hear?
Çok garip. Anladınız mı?
And it all ended up like this.
- Anladınız mı? - Evet.
Got it?
Anladınız mı?
Are you getting it?
Lütfen basitçe "evet" ya da "hayır" diye cevap verin. Anladınız mı
Please answer with a simple "yes" or "no." Do you understand?
Anladınız mı, espriyi?
GET IT? "TAINT?"
Anladınız mı beni?
Do you understand me?
Dört, anladınız mı?
Four, see?
Anladınız mı?
Got it? - No.
Ne demek istediğimi anladınız mı?
You know what I mean?
Çocuklarıma benden çok değer verdiğinizi söylemeyin sakın, anladınız mı?
You don't tell me that you care more about my kids than I do, you understand that?
Anladım peki, zaman ayırdığınız için teşekkürler.
All right, well, thanks for your time.
Anladınız mı?
Okay, folks?
Anladığım kadarıyla bir süredir yalnız başınasın.
I take it you've been on your own for a while.
O gün geldiğinde, güzel ve emniyetli bir yere gider bir daha hiç bunları düşünmek zorunda kalmazsınız, anladın mı beni?
- When that day comes, you go away to a nice, safe place and you have to never think about them again. You hear?
Victor Baxter'ı yanlış anladığınızı söylemeye geldim.
I'm here to tell you you got it all wrong about Victor Baxter.
Anladığım kadarıyla DRN Uzay İstasyonu'nda çalışmak üzere tayin edilmiş ama siz kolluk kuvvetlerine geri almakta oldukça ısrarcıymışsınız.
I see that the DRN was scheduled for reassignment to the space station, but you were adamant about recommissioning it for police service.
Barikattan geçemezsek kızın öldüğünü duyacak, anladın mı?
You don't make it through that checkpoint, she's gonna hear you die, you understand?
Bu kirli işte hiçbir şekilde parmağımız olsun istemiyorum, anladın mı?
Nah, I don't want any of our hands getting dirty on this, okay?
Kurtuluşu anlatırken ne kastettiğinizi anladım, gözümü siz açtınız,... sizin günümüzün bilgesi olduğunuza inanıyorum.
You opened my eyes to what it means to be saved, and now I see you're a modern day Solomon.
Başkalarını da öldürmeye başlamadan önce ki onları tek tek durduramadığımızı anladık benim daha iyi bir fikrim var.
- Look, before we do any more killing - and especially because I think it's pretty clear we can't stop this thing one by one - I've got a better idea.
- Ne dedim bilmiyorum ama anladınız siz.
I'm not sure what I just said, but you know what I mean?
Üstümüzü giydiğimizde başka ortak bir noktamız olmadığını anladım!
It turns out once we have our clothes on, we have nothing in common!
Plânımızı anladın mı?
You clear on the plan?
Anladınız mı?
GOT IT?
- Anladınız mı?
YOU GUYS GOT IT? YUP.
Anladın sen beni kızım.
You know what I'm talking about, girl.
Kızın aptal ve cahil olduğunu anladım da...
I thought she was too young.
Kız kardeşi iyi olduğunu söylüyor, ama benimle konuşmuyor anladın mı?
Her sister says she fine, but then won't talk to me, right?
Anladınız mı?
You understand?
Ve hiçbir şey, Bay Best, ne Müfettişin acıklı yaraları ne de Capshaw'ın yaptığını anladığımız korkunç suçları bizi bundan vazgeçiremez.
And nothing, Mr. Best, not the grievous wounding to the inspector, nor the terrible crimes we now understand that gall Capshaw to have committed, shall deter us.
Anladığım kadarıyla tebrikleri kabul etmeye başladınız.
- Hmm? So... I understand congratulations are in order.
Sonra onu kızınızla konuşurken gördüm ve durumu yanlış anladım.
And when I saw him talking to your daughter, I misread the situation.