Anlamı yok translate English
5,151 parallel translation
FBI'a karşı çıkmanın anlamı yok.
No point in trying to fight against the FBI.
Bunu yapmanın hiçbir anlamı yok.
Doing this is pointless.
Sayı üstünlüğünün devlere karşı hiçbir anlamı yok. Kaybetmiş olsak da bu savaşlardan edindiğimiz bilgiler gelecekte umudumuzu tekrar yeşertebilir. Yüz binlerce insanın fedakarlığı ile elde edilen taktiksel gelişmeleri bir kenara itip devlere yemek olmayı mı bekleyeceksiniz?
We can't defeat them using sheer numbers. but the knowledge we obtained from those battles is our guiding beacon of hope. just to serve yourself up on a silver platter?
Bana söylemenizin bir anlamı yok.
No point in telling me.
Arayan anlamı yok geçmişe.
No sense in looking to the past.
Hadi ama, inkar etmenin anlamı yok.
But, come on, let's face it.
Sen sadece konuşuyorsun, sadece laf satıyorsun ama söylediklerinin benim için hiçbir anlamı yok.
You're just talking. You're just talking. You're not saying anything.
Hiçbir anlamı yok. Benim için var.
Don't say that, that doesn't mean anything.
Hayatımın artık bir anlamı yok.
My life has no meaning anymore.
Bende olduğu sürece hiçbir anlamı yok.
The gas is useless on me.
Bu iğne yüzünden hafızan zarar görecek. O yüzden şimdi açıklamamın hiçbir anlamı yok.
This injection will make you forget all of this, so there's no use explaining now.
Bunun hiçbir anlamı yok.
It's nothing.
Rammer Jammer ismi Alabama Üniversitesi'nin dövüş şarkısından geliyor. İlk yılımda düşündüğüm gibi seksüel bir anlamı yok yani.
The name Rammer Jammer comes from the University of Alabama's fight song, not something vaguely sexual, which is what I thought for the first year.
Ama bu konuşmanın lambayı bulana kadar hiçbir anlamı yok.
But this talk is foolishly premature until we have the bottle.
Onları atmanın bir anlamı yok.
There's no point taking it out on things.
Bir anlamı yok artık.
There is no point anymore.
Patlatmazsan bir anlamı yok!
If you don't explode it, it doesn't mean anything!
Ben de öyle düşünmüştüm ama planı ertelemenin hiçbir anlamı yok.
That's what I thought too, but there's no point in doubting his decision.
Hiçbir anlamı yok.
There's no meaning.
Başkasının denemesinin anlamı yok!
There's no point in anyone else trying!
Hiçbir anlamı yok.
Doesn't make any sense.
Gördüğümüz ve başımızdan geçen bu olaylar... Bunların artık hiçbirinin bir anlamı yok.
These things we've seen and been through- - just nothing makes sense anymore.
Hiçbir anlamı yok.
Well, it doesn't make any sense.
Böyle davranmanın bir anlamı yok.
No point in pretending.
Senin için bir canın hiç mi anlamı yok?
Doesn't a life mean anything to you?
- Bunun bir anlamı yok.
That doesn't mean anything.
Özür dilemesinin anlamı yok.
There's no reason for him to apologize.
- Hepimizin ölmesinin bir anlamı yok.
Ain't no sense in all of us getting killed.
Hiçbir anlamı yok.
Oh, it's just so pointless.
Bir anlamı yok ama bundan her bahsettiğimizde ikiniz de geriliyorsunuz.
There is none, just that mere mention of it makes both of you tense.
Ona işkence etmenin bir anlamı yok.
No point in torturing him.
Kimsenin oynamaya cesaret edememesinin hiçbir anlamı yok.
There is a reason why nobody dares to play it
Bunun bir anlamı yok.
This don't make any sense.
Ceset olmadan bir anlamı yok.
It means nothing until there's a body.
Öylece oturmanın hiç anlamı yok.
"No point in sitting down."
Bu genç insanların önde çalışmaları, yok oluşları anlamına geliyor.
The work of this vanguard young people means their own destruction
Çocuğu yok ve bu işlerden pek anlamıyor.
He doesn't have kids, so he doesn't know better.
Fahişelik genelde seks anlamına gelir, cinsel bir birlikteliğe dair hiç bir iz yok.
Prostitution usually means sex, and there's no evidence of sexual activity.
- Yok. - O yüzden anlamıyorsun. Tabii ki anlamıyorsun.
So you don't understand, then, that... of course you don't.
Evet, çünkü daha alkol yok anlamına geliyordu. Kafamdaki sesleri susturacak..
Yes, because it meant no more alcohol.
Büyükleri bile bu kadar ucuzken niye ufak bir televizyonun yok anlamıyorum.
I don't know why he'd have a little TV when the big ones are so cheap now.
Yok gerçekten ne diyorsun hiç anlamıyorum.
No, really, I don't know what you're talking about.
Onun kural yok demesi aslında bunun anlamı bir bakıma herşeyde gözünüzün olması gerektiği bu yüzden kendi yemeğinizden, kendi kıyafetlerinizden sorumlusunuz.
For him to say "no rules," basically that means you have to keep an eye on everything, in a sense, so you're in charge of your own food, you're in charge of your own clothing.
Öne çıkmamaları onlar yok anlamına gelmez.
Just because they won't come forward doesn't mean they don't exist.
Sen avukatınla konuşmak istersen, bizim seni tutuklayıp şehir merkezine götürmemiz gerekir ki bu senin için bir anlaşma yok anlamına gelir.
You want to talk to your lawyer, we're gonna have to arrest you, take you downtown, which means no deal for you.
Yok, anlamıyor musunuz?
None, okay?
Gün bu dünya vardır, benim için bir anlam ifade etmiyor hiç yok.
There are days this world makes no sense to me, none at all.
Hiç anlamı yok.
To what? This is nothing.
Eğer seni kurtarmak benim buradan çıkamamam anlamına geliyorsa,... benim için sorun yok.
If saving you means I don't get out of here, it's fine with me.
Anlamı varsa güzel görünmesine gerek yok.
Well, it doesn't need to look good if it has meaning.
Ne anlama geliyor? Sadece hastalıkları yok etmek, ömrü uzatmak için değil istenen beden parçalarını büyütmek için de hücre üretebileceğimiz anlamına geliyor.
Well, it means that we can create cells not only to destroy diseases lengthen our life expectancy but also to give growth to more desirable body traits.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73