English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Anlayacaktır

Anlayacaktır translate English

1,266 parallel translation
Anlayacaktır.
She'll understand.
- Anlayacaktır.
- He'll figure it out.
Marguerite anlayacaktır.
Marguerite will know.
Seni anlayacaktır.
He'll totally understand.
Küçük Memsaab anlayacaktır.
Little Memsaab will understand.
Başka seçeneğin olmadığını anlayacaktır.
He'll understand vou had no choice.
İkiyüzlü ve burnu havada değilse anlayacaktır.
He will see through hypocrisy and condescension.
Kaybolduğunu fark ettiğinde bir şeyler olduğunu anlayacaktır, değil mi?
She's gonna know something's up when it's missing, right?
Onu bir yükten kurtardığımı anlayacaktır.
He'll understand I'm relieving him of a burden.
Maria anlayacaktır. Anlamak zorunda.
Maria will understand, she'll have to.
Tanrı anlayacaktır.
God will understand.
Ben, babanızla konuşurum. Anlayacaktır.
I'll talk to your father, he'll understand.
Anlayacaktır.
She'll know.
Eğer bir kadınla yakınlaşırsa kadın durumu anlayacaktır.
If he's intimate with a woman, she's going to discover the truth.
Eğer bütün gün evde olursam... onun için yeterince iyi olmadığımı anlayacaktır.
If I'm at home all day she'll figure out I'm not good enough for her.
Kalderanlar ben olmadığımı anlayacaktır. Onları kandırmayı başarsak bile top ateşi bittiğinde peşimizden gelmeye devam edeceklerdir.
The Kalderans are gonna figure out it's not really me, and even if we manage to fool them, they're still gonna come in when they run out of mortars, just to be sure.
Kızkardeşlerim yakında neler döndüğünü anlayacaktır ve... ve ne?
My sisters will figure out what you've done and... And what?
Anlayacaktır.
He'll understand.
Max bunu anlayacaktır.
Changed my mind.
Tatlım, sen ve ben 20 özel eğitimli adamı hakladıktan sonra, senin zaten özel birisi olduğunu anlayacaktır.
Honey, when you and me take out 20 trained operatives without breaking a sweat, I think he's gonna come real on his own that there's somethin'special about you.
Eminim anlayacaktır sizin hatanız olmadığını.
I'm sure he'll understand it wasn't your fault.
Neler olduğunu anlayacaktır.
He's going to know what's going on.
Umarım bir gün beni anlayacaktır.
I do hope she'll understand in time.
John bu belki seni şaşırtmayacak ama Amerika'dan daha fazla Çinli ne dediğimi anlayacaktır, 100,000 $ kazandın.
Well, John, it may not surprise you that more Chinese people than Americans will understand when I say you've won $ 1 00,000!
Ama eminim mortgage şirketi gerekenin sadece seyirci oluşturmak olduğunu anlayacaktır.
But I'm sure the mortgage company will realize... ... you just gotta build up an audience.
Eğer şansımız varsa, arada sırada kendi rahatına bakmanın sorun olmadığını anlayacaktır.
And if we're real lucky, she'll realise that it's OK to give yourself a break every once in a while, right?
Bay Burski'yi tekrar görmeye dayanamayacağını söyle. Anlayacaktır.
Tell him you can't see Mr Burski again, he'll understand.
Bak Cartman... mutlu olacağını düşünüyor çünkü kendi eğlence parkı var, ama diğer insanlar olmadan turların sıkıcı olacağını anlayacaktır.
Look, Cartman, he thinks he's gonna be happy because he has his own amusement park. But he's gonna find out that without other people, the rides are totally lame.
Eğer bu insanların karşısına çıkıp mucizlerinizi gösterirseniz herkes David Blaine'in özel olmadığını anlayacaktır.
If you could go in front of these people and do your miracles, they'll all see that David Blaine isn't so special.
- O anlayacaktır.
- He will know.
O anlayacaktır.
He'll understand.
Babam saati aldığımı anlayacaktır, Ve ben sonsuza kadar hapis kalacağım.
My dad finds out I took the watch, I'm gonna be grounded forever.
Ve o anlayacaktır.
And she will understand.
Rahip bile bunu anlayacaktır.
Even the priest will understand that.
Bu bilezikler yıllardan beri ailemizin. Her gelin bunu takar. Annem senin kolunda görünce o zaman her şeyi anlayacaktır.
These bangles have been in our family for years... every daughter-in-law wears them, When Ma sees you wearing them... she'll understand everything
- Anlayacaktır
Well, what do we do with Sean? Well, it's really not that complicated.
- Eminim bunu anlayacaktır.
I'm sure she'll understand. How is she going to understand that, Frankie?
Anlayacaktır
He'll know
Beni anlayacaktır.
He'll understand.
Haklısın, aşkım. Anlayacaktır.
That's right, love, he'll understand.
Böylece, bir şeylerin... yolunda gitmediğini... anlayacaktır.
That way, he'll understand that something is wrong.
Tehlikede olduğunu... anlayacaktır.
He'll know that he's in danger.
Anka bunu anlayacaktır.
Phoenix will understand.
Kardeşin anlayacaktır.
Your sis will understand.
Ona yalnızca Helicon'a gelmesini söyler misiniz, o anlayacaktır.
Just tell her to come to Helicon with her band, she'll know. OK?
İsterse, bunu anlayacaktır.
If he wants, he'll understand.
Babam anlayacaktır.
Papa will understand, right?
Zaten daha sonra anlayacaktım ama... son sınıfta çıkmaya başladığınızda... bunun uzun zamandır olması beklenen bir... aşk ilişkisi olduğunu hissetmiştim.
I assumed even though I didn't know then, that when you guys got together at the end of senior year, I always assumed that was like some kind of... you know, long-awaited love affair that was bound to happen.
O anlayacaktır.
She'll understand.
- Anlayacaktır. Ne! ?
I'VE GOT TOO MUCH GOING ON.
Eğer ona gerçeği söylersek anlayacaktır.
Absolutely no way. She's right. We don't have extra lives to spare ; why bring'Gargamel'into this?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]