Anlaşma yok translate English
729 parallel translation
Artık anlaşma yok.
No make treaty now.
Anlaşma yok.
No deal.
- Anlaşma yok.
- No deal.
Anlaşma yok, o serserileri de alıp gidebilirsin.
I don't get you a deal so you can go with tramps!
Anlaşma yok dedim.
- I said no deal!
Steve, lütfen anlaşma yok artık.
Oh, please, Steve, please, no more deals!
Yani anlaşma yok mu demeye getiriyorsun?
Are you trying to say it's no deal?
Hile yok, anlaşma yok, hiçbir şey yok.
No tricks, no deals, no nothing.
Kusura bakma, Harbin. ihtiyaç olduğunda tüyen biri için anlaşma yok.
Sorry, Harbin. No deal for a man who can't move fast if he need to.
Böyle bir anlaşma yok.
Not the way I see it.
Anlaşma yok Nick.
No deal, Nick.
10,000 dolar ya da anlaşma yok.
10 grand or there's no deal.
Tamam. Anlaşma yok.
- OK, no deal.
Yani anlaşma yok.
So no deal.
Aksi halde anlaşma yok.
But otherwise, it's no deal.
- Anlaşma yok dedim.
It's still no deal.
Daha az fiyata anlaşma yok.
Anything less, no deal.
Demek... Anlaşma yok...
It's no deal.
Anlaşma yok.
No deals.
- Anlaşma yok dedim!
- I said no deals!
Anlaşma yok.
No, no deals.
Sizinle gelirim ama anlaşma yok.
I'll join you, but no deals.
Üzgünüm, anlaşma yok.
Sorry. No deal.
Başka anlaşma yok, Bay Hart...
When's your divorce final? Oh, no more contracts, Mr. Hart.
- Yani anlaşma yok mu?
- So, we don't have a deal?
Teşkilatla aramda seni içeren bir anlaşma yok.
I have no arrangement with the company concerning you.
- Anlaşma yok. Yüzük nakit ödenmeli.
- No trade, I want cash for the ring.
Ekselanslarının, Macar Kralı'na bağlı olacağına dair bir anlaşma yok.
His Highness never agreed to any covenant of vassalage with Hungary's King.
Büyük bir anlaşma yok.
It's no big deal.
Bir daha böyle anlaşma yok!
No more deals like that.
Üzgünüm, fareler, eski dostlar, anlaşma yok.
- Sorry, mice, old mates, no deal.
O zaman anlaşma yok.
No deal.
Bu askerlerle yapılmış bir anlaşma yok.
No arrangements have been made with those soldiers.
İki gün içinde benden haber almazsan anlaşma yok demektir.
You no hear from me in two days, is no deal.
Anlaşma yok bayım.
No deal, senor!
Anlaşma yok.
No bargain.
Anlaşma yok Jedi.
There will be no bargain, young Jedi.
Anlaşma yok.Mahkemeye veriyorum.Ne yapacaksın?
Uh-uh. No settlements. I'm gonna take you to court, Brewster.
Anlaşma filan yok.
It's no deal.
Orduya katıldığımda, kabul ettiğim tek anlaşma ülkemi her anlamda yok etmek isteyenlere karşı korumaktı. Sadece ulusal golf kulübü kurallarına göre değil,... -...
When I joined the Army, the only agreement I made was to defend my country, not only by the National Sporting Club rules, but by every means that have existed
Anlaşma yapmamıza gerek yok!
Man, we don't have to make no deals!
Anlaşma falan yok.
We didn't talk any deal.
Formül yoksa anlaşma da yok.
- No formula, no deal.
Piffl yoksa, anlaşma da yok.
- No Piffl, no deal.
Silah yok diye bir anlaşma yapmıştık.
I thought, we would have an agreement.
- Bir anlaşma yapmaya. - Vaktim yok.
Make a deal.
Artık anlaşma falan yok.
You got no deal.
Adam şehrin diğer ucunda. Bizimse aracımız yok. Anlaşma bitti.
He's on the other side of town.
- Anlaşma falan yok.
- We have no deal.
Anlaşma falan yok.
No deal.
Anlaşma böyle ve hiçbir seçeneğinim yok.
It's a contract, and I got no choice.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73