English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Ayrılmak mı

Ayrılmak mı translate English

1,262 parallel translation
- Adadan ayrılmak mı?
- Leave the island?
Ayrılmak mı istiyorsun?
You want to leave?
Bir hafta sonra dövmeli olarak ortaya çıktın ve aniden ayrılmak mı istedin?
So you show up after a week with a tattoo and suddenly wanna break up?
Evden ayrılmak mı yoksa geri dönmek mi?
Leaving home or coming back.
Ayrılmak mı istiyorsun?
Want to leave?
Karısından ayrılmak mı?
Leave his wife?
Voyager'dan ayrılmak mı?
Leave Voyager?
SGC'den ayrılmak mı istiyorsun?
You mean you wanna leave the SGC?
- Ayrılmak mı?
- Break up?
Ayrılmak mı?
Leaving?
- Ayrılmak mı istiyorsun?
You want to leave?
Ayrılmak mı?
Leaving...?
Babalık bir daha hiç geri dönmediği için insanlar aramaya çıkabilir diye oradan ayrılmak zorundaydım.
I had to get away in case people came looking for us after The Fat never came back.
Cecilia, ayrılmak zorunda mıyız?
Do we have to break up?
.. ama sanırım Ella Fitzgerald'dan rahatça ayrılmak için zaman var.
.. but I guess there is time for a cosy break with Ella Fitzgerald.
- Adadan ayrılmak mı?
Why didn't I think of that?
Çünkü birine ayrılmak istediğini söylemenin ne kadar zor olduğunu bilirsin...
- I'm glad I'm off the hook.
Bu mesajı sana bırakıyorum çünkü Babil 5'ten düşündüğümden erken ayrılmak zorunda kaldım.
I am leaving this message for you because it appears I must leave Babylon 5 sooner than I had intended.
Diğer taraftan, buradan ayrılmak zorunda kalacağım.
On the other hand, it does mean I'd have to leave here.
Haklıydın, ayrılmak için de iyi bir neden göstermedim. Bir nedenim var mıydı, onu bile bilmiyorum.
I really didn't give you a good reason for the breakup, but truth is, I don't even know if I had a good reason.
Ondan yüz yüze mi ayrılmak zorundayım?
Do I have to break up with her in person?
Kararım şu ayrılmak istiyorum.
And that is I want out.
Korkarım ondan da ayrılmak zorunda kalacaksın.
Did you break up with the inflatable one?
Aramalıydım, fakat apartmandan ayrılmak istiyorum.
I should have called, I want to leave the apartment.
Harvard'dan ayrıldıktan beş yıl kadar sonraydı... Bill'den şu mesajı aldım : "Bana ve Paul'e katılmak ister misin?"
It was about five years after I got out of Harvard I get this call from Bill, who says, "You wanna join me and Paul?"
Tam da bir boklar olurken ayrılmak zorunda kaldığımıza inanamıyorum.
I can't believe we have to leave just when shit's happening.
Eğer gitme zamanına kadar herhangi bir çözüm bulamazsam, o zaman sen ve ben kendi başımıza buradan ayrılmak zorunda kalacağız. Ya Zhaan? Dinle, aşağıda neler oluyor?
His friends save him, but during most of the second season they have no idea that the chip is in his head, slowly taking over his brain,... and most charming personality.
Eğer ayrılmak istersen, seni anlarım.
If you want to leave, I completely understand.
Ardından küçük dayım yarın sabah Kirmanşah'a gidip ayrılmak için izin isteyip geri geleceğini söyledi.
He said he was leaving for Kermanshah to ask for leave, then he'd be back.
- Ayrılmak zorunda kalacak mıyım?
Will I have to leave?
Ben ayrılmak için herşeyi hazırlayacağım!
I'll get everything ready to leave!
Seven'ın Voyager'dan ayrılmak için emir aldığını mı düşünüyorsun?
You think Seven was instructed to leave Voyager? .
Şimdi bana ayrılmak istediğini mi söylüyorsun?
I'm telling you to settle.
Oradan ayrılmak zorunda mı kaldın? Şakaydı.
- That was a joke.
Ayrılmak zorundaydım.
I had to leave.
Eğer gitme zamanına kadar herhangi bir çözüm bulamazsam, o zaman sen ve ben kendi başımıza buradan ayrılmak zorunda kalacağız.
If I haven't come up with a solution by then, then you and I may have to leave on our own.
Annem ile benim bildiğimiz dünyadan neden ayrılmak zorunda kaldığımızı sana söylemeye hiç fırsatım olmadı.
I never had the chance to tell you why your mother and I went away from the world that we knew.
Ayrılmak istediğimi söylemek için onu kahve içmeye çağırdım.
I asked her here for coffee. I was gonna tell her - that we can't see each other.
Ayrılmak zorundayım, fakat dinleyin, Beyaz Saray'a bir gün yolunuz düşerse arka tarafta alet odam var.
Well, I gotta go, but, look, if you're ever near the White House... there's a toolshed out back.
Eğer dünyaya gidersek, gemiden ayrılmak zorunda kalacağım.
If we go to Earth, I'll have to leave the ship.
Sana söylüyorum Donna ondan ayrılmak şimdiye kadar yaptığım en iyi şey oldu.
I'm telling you, Donna... breaking up with him was the best thing I ever did.
Yani Joey evden ayrılmak zorunda mı kalıyor?
So is Joey going to have to give up the apartment?
Katılmak mı? Ben hizmetinden hiç ayrılmadım ki.
Rabban has lost almost 50,000 troops in the past two years.
Tekrar hatırlatırım ki evlenirsen buradan ayrılmak zorunda kalırsın.
I remind you that, if you marry... you'll have to leave the service.
Fakat ayrılmak için hazır olduğunda ve bana söz verirsen bir daha içmeyeceğine dair orada seni arabada bekliyor olacağım.
But when you're ready to leave... and if you can promise me... that you'll never take another drink again, I'll be waiting for you in that car over there.
Şöyle yapalım : Bir tane daha yaparsan, seninle tekrar ayrılmak zorunda kalırım.
Let's put it this way : anymore of those, and we'll break again.
Şehirden ayrılmak zorundayım, çünkü tuhaf birşeyler oluyor.
I gotta get out of town because there's some strange shit going on.
Ayrılmak istiyorum.
Look, I'm leaving you.
Ne yazık ki, yarın sabah şehrinizden ayrılmak zorundayım.
Unfortunately, I have to leave your city tomorrow morning.
Warner Brothers'ta bir iş bulma olasılığım var ve buradan biraz da ayrılmak istiyorum.
I have the possibility of a job at Warner Brothers... doing development over there, and I kind of want to get out of here.
Yarın sizden ayrılmak zorundayım.
Tomorrow I must leave you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]