Açıkça görülüyor ki translate English
538 parallel translation
Açıkça görülüyor ki kararını vermişsin.
Evidently you've made up your mind.
Şimdiye kadar, Mohawk içerisinde biz şanslı görünüyorduk, ama son derece açıkça görülüyor ki artık biz de bunun içine çekilmek üzereyiz.
So far we've been lucky up here in the Mohawk, but it looks like we are going to be dragged into it too. Sure as shootin'.
Açıkça görülüyor ki, bu iki silah Sugarpuss'un bay Lilac'la evlenmesini sağlamak için üzerimize doğrultulmuş.
Apparently, it requires those two guns leveled on us to force Sugarpuss to marry Mr. Lilac.
Açıkça görülüyor ki roketler hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
Obviously, you know nothing about rockets.
- Açıkça görülüyor ki ölmedim.
Obviously I'm not dead.
Açıkça görülüyor ki, alıkoyucu... Bay Gondo'ya eziyet etmek istemiş.
Apparently, the kidnapper seeks... to torment Mr. Gondo.
Efendim açıkça görülüyor ki... Henderson'un El Paso yakınındaki Site Y diye adlandırdığı üsten, Pazar günü alarmdan önce... bu emirle birlikte, bütün bu birlikler Chicago, Los Angeles, New York ve Utah'a hareket edecek.
They're obviously scheduled to lift this command out of Site Y that's the base near El Paso, before the alert, Sunday and take those troops to Chicago, LA, New York and Utah.
Açıkça görülüyor ki bu tatlı yavrucaklarla vaktimizi harcıyoruz.
Obviously we're wasting our time with these sweet tots.
Açıkça görülüyor ki sadece eski bir arkadaş değilmiş.
Obviously he wasn't only... a good friend.
Önceki iki senenin... mahsül kıtlığı devam ediyor Yamagen, açıkça görülüyor ki ; bayağı... bir parayı cebe indirmişsin, haklı mıyım?
After two years of... continued crop shortages Yamagen, you must really be pocketing some serious money, am I right?
Açıkça görülüyor ki, İngiliz halkının görüşü düşmanca.
Clearly, the British public's view is a hostile one.
Açıkça görülüyor ki, herhangi bir tahmininiz yok.
Obviously, you couldn't imagine...
Açıkça görülüyor ki, paranoyadan muzdarip olan birisi seninle oyun oynuyor.
But what about the other murders? A double coffin for double deaths.
Şimdi, açıkça görülüyor ki ceset o kanepenin içine saklanmıştı.
Now, obviously the body was hidden inside that couch.
Saptadığın bütün gerçeklerden sonra, açıkça görülüyor ki, makinist ve Bayan Norris birlikte işin içinde idiler.
After all the facts you've established, it's obvious the projectionist and Mrs. Norris were in it together.
Genç usta, açıkça görülüyor ki sen iyi bir savaşçı olmak için doğmuşsun.
Young master, you were obviously born to be a good fighter.
Açıkça görülüyor ki son olaydan sonra sinirleri iyice yıpranmış durumda.
It's clear her nerves have been frayed further by recent events.
Hatta stadyuma girmeyi de başardım. Ve açıkça görülüyor ki nezarette değil.
I even managed to get into the national stadium... and he's just plain not in their custody.
Ama şu anda, bu kriz anımda, gayet açıkça görülüyor ki buradaki kimse beni anlamak için hiçbir çaba göstermiyor.
But now, in my moment of crisis, it is glaringly apparent that no one here has made any effort to understand my sensibilities.
Açıkça görülüyor ki Elizabeth'i gelecek iki hafta içinde götürmek niyetindeler.
It's clear they intend to move Elizabeth within the next two weeks.
Açıkça görülüyor ki, O bu görev için çok uygun.
Clearly she is the best for the job.
Fakat açıkça görülüyor ki sen hiç bir şey bilmiyorsun.
But it is apparent to me that you know less than nothing.
Yani, açıkça görülüyor ki o bana aşık.
I mean, he's obviously in love with me.
Dinle, açıkça görülüyor ki asla geri gelip işi bitirmeyecek.
Look, obviously he is never going to come back and finish the job.
Açıkça görülüyor ki, her iki cinayet de aynı cinayetin iki parçası.
Obviously deaths are two sides of the same crime.
Pekala, açıkça görülüyor ki bu parayı geri almanın tek yolu benim onu geri kazanmam.
Okay, it's clear to me, the only way to get this money is for me to win it back.
En iyisi olduğunu sanırdım ama açıkça görülüyor ki yanılmışım.
I thought that he was the best, but obviously, well, I was wrong.
Açıkça görülüyor ki, hafızama dandik bir çip takmışsın.
You obviously substituted a bogus chip in my memory.
Açıkça görülüyor ki bunlar çözülmesi güç sorunlar.
Clearly these are difficult issues to resolve.
Evet, açıkça görülüyor ki sen bilmiyorsun.
Well, clearly you don't.
Açıkça görülüyor ki, kendini de koruyabiliyorsun.
obviously can take care of yourself.
Açıkça görülüyor ki Bay Thompson bir şey bilmiyor.
Well, it's obvious that Mr. Thompson doesn't know anything.
Açıkça görülüyor ki, "Berbere tüylerimi yoldurtun," yakarışların yanıtsız kalmamış.
But clearly, your cries of "pluck me" to the barber did not go unanswered.
Açıkça görülüyor ki, ikinizin güzel ve sağlıklı bir evliliğiniz var.
Well, obviously, you two people have a beautiful, healthy marriage.
Bu kasabada neler döndüğünü bilmiyorum ve açıkça görülüyor ki, kimsenin söylemeye niyeti yok.
I don't know what the hell happened in this town... and it's obvious nobody here is gonna tell me.
Açıkça görülüyor ki, şirketimizin gelişimi için bu plan büyük fırsatlar sunuyor.
Obviously, this plan poses real opportunities for the growth of our company.
Sen 41 yaşındasın ve açıkça görülüyor ki peruk takmıyorsun.
You are 41 and obviously not wearing a toupee.
Açıkça görülüyor ki Griffin bir sonraki oyuncağı için parçalar toplarken sadece beni sinirlendirmeye çalışıyor...
It's obvious Griffin's just interested in annoying me while he collects pieces for his next toy.
Açıkça görülüyor ki büyük farklılıklar var fakat kilise ve sinema salonu arasında muazzam benzerlikler de görebiliyorum.
Obviously there are major differences, but I could also see great similarities... between a church and a movie house.
Kramer beni buraya getirdi ama açıkça görülüyor ki ben asla bir şey yapamam.
Kramer talked me into coming here but obviously I could never really do anything.
Açıkça görülüyor ki oldukça orantılı bir kişisin.
You're obviously a very well-proportioned individual.
Açıkça görülüyor ki afyon belirtileri gösteriyorsun üstüne bir de bana karşı mı geliyorsun?
It's obvious you're exhibiting signs of opium addiction, and you're arguing with me? !
Açıkça görülüyor ki o kimseyi öldüremedi.
He certainly couldn't kill anybody.
Açıkça görülüyor ki, sadakat bu odadaki kimse için birşey ifade etmiyor.
Obviously, loyalty means nothing to anybody in this room.
Bay Williams'a olan şu anki duygularım ne olursa olsun açıkca görülüyor ki küçük bir kız için uygun bir baba değil.
And no matter what my feelings about Mr. Williams now it is still obvious to me that he's no fit father for a little girl.
Pekala açıkca görülüyor ki, bana hiç yardımcı olmayacak değil mi?
Well that's all very well, but it doesn't help me does it?
Açıkça görülüyor ki şehri daha fazla elinizde tutamayacaksınız.
It is quite clear that you are no longer able to keep order in the city.
Açıkca görülüyor ki, bu durum buradaki tek çalışan insanın suçu.
Obviously, this is the fault of the only one who works around here.
Sayın Yargıç, açıkca görülüyor ki, bu insanlar kaderlerini hak ediyorlar.
Your Honour, these people obviously deserve their fate.
Danışman Troy un görüntüsü, bir kadın, sizin tarafınızdan kesilip yok edildi, açıkca görülüyor ki bilinçsizce kendi annenize sahip olma arzusu.
The image of Counsellor Troi, a female, is devoured by you, clearly indicating an unconscious desire to possess your own mother.
Açıkça görülüyor olmalı ki ikisi de değil.
It should be perfectly obvious I'm neither.