English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bak ben

Bak ben translate English

16,566 parallel translation
Bak ben neredeyim, sen neredesin.
Look where I sit and where you stand.
Bak ben, Bobby'yle çıkmaya başlayana kadar yata adımımı atmamıştım.
You know, me, I never set foot on a yacht until I started dating Bobby.
Yani, bak beni terk etmesiyle ilgili ben bir şey yapmış olabilirim.
And, I mean, look, I'm sure I may have had something to do with her walking out...
Bak ben de çadırları kurdum.
Now, see, I pitched them tents.
Ash, Ash, Ash. Tamam, bak ben...
Ash, Ash, Ash, Okay, I...
Bak ben de bunu söylemeni bekliyordum.
You know, I was hoping you'd say that.
- Ben hemen bakıp çıkayım.
Maybe I'll just pop in for a quick look.
Pekâlâ bak, ben o tür kızlardan değilim.
Okay, well... that's not who I am.
- Bakın, ben sizin babanızım.
Look, I'm your father!
Hala ben bakıyorum ona.
I'm still heading it.
Bakım ve tedavi farklı konularda uzmanlaşmış bir ekip tarafından sağlanıyor. Ama hukuki değerlendirmeleri ben yapacağım.
Care and treatment is provided by a multidisciplinary team, but I will do the legal assessments.
Tamam, bak, özür dilerim. Ben sadece...
Okay, look, look, I'm sorry, I just...
- Ben.. - Bak.
- Should I...?
Bak, ben...
Look, I'm not...
Çıkınca da bakıyorum, yaptığım tüm anlaşmaların içine sıçmışsın. Ben yoluna çıkmışım gibi bakıyorsun bir de.
And I come out and I see you shitting all over the deals I made, looking at me like I'm in your fucking way?
- Bak, bu arada sen ve ben de şarkı söylüyoruz.
Look, uh, B-T-dubs, you and I are singing, too.
- Ben Kelex, hasta bakıcınım.
- I am Kelex, your medical attendant.
Annem, Julie ve ben küçükken babamın bizim bakımımızda ona çok yardımcı olduğunu söylemişti.
My mother told me that when my sister Julie and I were young, my father was very involved in helping her take care of us.
Bak Paige, senin durumun ne kadar alışılmadık olsa da ben sırları dinlemeye alışığım.
Look, Paige, as unusual as this is, I am used to hearing secrets.
Bak, önce siz gidin buradan birkaç hafta sonra da ben gelirim.
Look, you guys could get out of here now, and I'd only be a few weeks behind you.
Bak burada yazıyor. Kuralları ben koymuyorum.
I got one of these.
En iyi katılımcınız ben olacağım, söz bak.
I'll be your anchorman. Yes, I damn will.
Bak, tek dediğim belki de pislik olan ben değilimdir, tamam mı?
Look, all I'm saying is, maybe I'm not the asshole, all right?
Bak, ne demek istediğinizi bilmiyorum bana soru sordunuz ben de cevapladım.
Look, I don't know what you're talking about... you asked me questions, I gave you answers.
Bak, ben... geldiğin için mutluyum, tamam mı?
Look, I'm... I'm glad you came, OK?
Tatlım, bak, ben iyiyim tamam mı?
Honey, look, I'm okay. I'm okay, okay?
Bakın ben eskiden hafta sonları futbol bahsi oynardım, ama...
Whoa, look, I mean, I used to bet football on the weekends, but...
Bak, ben de senin kadar kızgınım bu duruma.
Look, I'm just as upset about this as you are.
Bak, ben,
Look, I uh,
Bak dostum, sen daha yokken ben buralardaydım.
Look, man, I been here before you ever came around.
Bak, sen ve ben ayrı düşsek bile daima birlikte olacağız.
Look, even if you and I are apart, we'll always be together.
Ben sadece yoluma bakıyorum.
I'm just gonna be on my way.
Ben sadece yoluma bakıyorum.
I'll just be on my way.
Bak, Ben düşundüm ki...
[groaning] Look, I think I just...
Bak, ben...
Look, I...
Bak, Ben sadece... sadece buranın iyi bir yer olduğunu söylüyorum iyi insanların olduğunu.
I'm just letting you know, this is a good place with good people.
- Fasulyeler, Portland'dan geldi. - Sansa bak. Ben de Portland'liyim.
Oh, that's funny. ( chuckles ) I'm from Portland.
Bakımlarını ben yapıyorum.
I maintain them myself.
Yarına kadar yerine ben bakıyorum.
I replace him till tomorrow.
Bak, ben istemedim.
See, I didn't.
Ben buna takım olarak bakıyorum.
I look at it as a team.
İşte bak, bana meydan okuyan kişi. Buradaki de ben, yani Kara Şövalye.
Okay you see that's the challenger and that's me, the black knight.
Ve ben sana iyi bakıyorum, değil mi?
And I take care of you, don't I?
Bak, ben kalacak yer krizi çözülene kadar bir arada kalmamız gerektiğini anlattım.
Look, all I said was that we needed to get together to sort through the accommodation crisis.
Bakıcısı değilim ben onun.
I'm not her keeper.
Bak Spencer, ben düşman değilim.
Look, Spencer, I'm not the enemy.
Bakın Memur bey, ben sadece iki tek atmak için uğradım.
Look, Constable, I only popped'round for a drink.
Bana bak, ben beyaz hatun sikmem tamam mı?
Listen, I don't fuck white girls, okay?
Bak, sen benim kankamsın ve bariz nedenlerle ben kadınlara güvenmem.
Look, you're my buddy, and, for obvious reasons, I don't trust women.
- Bak, özür dilerim. - Hayır, ben...
Look, I am sorry, I am sorry, just..
- Bak, ben de korkuyorum.
- Look, I'm scared, too.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]