Bana bir iyilik yap translate English
3,732 parallel translation
Bana bir iyilik yap.
Do me a favor.
Evet ve bana bir iyilik yapıp nazik davran, olur mu?
Yeah, and do me a favour and tread lightly, OK?
O zaman bana bir iyilik yapın.
Then I need you to do me a favor.
Bana bir iyilik yap. Yapar mısın?
Just do me a favoun will you?
Jack, bana bir iyilik yap. Lütfen ona mantıklı bir şeyler söyle.
Jack, do me a favour, talk some sense into her, would you?
Bana bir iyilik yap ve bir daha bana mesaj falan gönderme.
Do me a favor and don't send me, uh, any more text messages or voice mails.
- Bana bir iyilik yapıp kamyondaki koltuğa göz kulak olabilir misin lütfen?
- Will you do me a favor and just keep your eye on the chair in the truck, please?
- Bana bir iyilik yap ve araç incelenirken burada bekle, sonra laboratuara gidersin, olur mu?
Yeah? Do me a favor and wait here for auto detail, then follow that Denali back to the lab, okay?
- Evet. Bana bir iyilik yapıp Arroyo'daki İspanyol marketinden bir kavanoz adobo sosu alır mısın?
Hey, would you do me a favor and grab me a little jar of that adobe sauce from that bodega on Arroyo?
Bana bir iyilik yap, kaputu aç.
Do me a favor, pop the hood.
Bak, ne karar verirsen ver kızmayacağım ama lütfen bana bir iyilik yap ve bu konu hakkında iyice düşün... Benim için?
Look, whatever you decide, I won't be mad, but will you please just do me a favor and really think about it... for me?
Bana bir iyilik yap.
You do me a favor.
Bana bir iyilik yap :
Do me a favor :
Tamam, peki, bana bir iyilik yap.
Okay, well, do me a favor.
Bana bir iyilik yap da şunu bir tak.
Here. Do me a favor, and, uh, put that on.
Bana bir iyilik yap da üstüne bir şeyler geçir.
Um, do me a favor and put on that sweatshirt.
Sahiden, sen bana bir iyilik yapıyorsun.
Honestly, you would be doing me a favor.
Bana bir iyilik yap Zoey.
But do me a favor, Zoey, please?
Benny, bana bir iyilik yap.
Benny, do me a favor.
Bana bir iyilik yap. Bu çok acıklı.
'do me a favour, that's pathetic.
Hey, bana bir iyilik yap olur mu ve normalden daha yavaş pas at, ona takım işini öğretmeye çalışıyorum.
Hey, do me a favor, all right and pass a little more than normal, I'm trying to teach him about teamwork.
Pekâlâ, ikiniz de bana bir iyilik yapıp o gitti diye bu kadar mutlu görünmemeye çalışır mısınız?
Okay could you just both do me a favor and try not to look so happy that he's gone.
- Bana bir iyilik yap.
- Do me a favor.
Gary, bana bir iyilik yap.
Gary, do me a favor.
Neyse, bana bir iyilik yap ve hemen mesaj at.
Anyway, just give me a favor and shoot me a quick text.
Ama bana bir iyilik yap.
But do me a favor.
Bana bir iyilik yapın.
Do me a favor.
Lanny, bana bir iyilik yap.
Lanny, do me a favor.
Bana bir iyilik yapıp ona, ilerlemesini, geçmişi bırakmasını, Buda'yı dinlemesini söyler misiniz?
Can you guys do me a favor? Can you tell him to move forward, to let go of the past, to listen to the Buddha?
Bana bir iyilik yap, daha sonra say.
Do me a favor- - count it later.
Bu yüzden bana bir iyilik yap ve o CD çaları getirip özür dile.
So do me a favor, go back in, get that fucking CD player, bring it here and say you're sorry.
O yüzden bana bir iyilik yap ve bu konudan uzak dur.
So just do me a favor and stay out of it.
Bana bir iyilik yap tamam mı?
do me a favor, all right?
Bana bir iyilik yap ve sadece düşün.
Do me a favor and just think about it?
Bana bir iyilik yapın, tamam mı?
Do me a favor, alright?
Bana bir iyilik yap, Bir dahaki sefer evle ilgilenmeni söylediğimde istif sistemini hatırlat.
Do me a favor, remind me your pile system the next time I ask you to house-sit, okay?
Bana bir iyilik yap da kes sesini.
Do me a favor - - shut up.
Bana bir iyilik yap.
Do me a favor, okay?
Pekâlâ, bana bir iyilik yap.
Okay, do me a favor.
Bana bir iyilik yap, tamam?
Do me a solid, okay? Okay.
Sadece bana bir iyilik yap ve iyi davranmaya çalış.
Just do me a favor and try and be nice.
O yüzden küstah bir domuz değil de gerçekten üzgünsen bana bir iyilik yapıp ona ne söylememi istediğini söylersin.
So if you're really sorry and not just a presumptuous pig, you would do a girl a solid, and you will tell me whatever it is you want me to tell her.
- Bana bir iyilik yap, Yardımcı.
Do me a favor, Branch.
Sen de bana bir iyilik yapıp yere damlatmazsan ama.
If you do me one and watch where you're dripping.
Bana bir iyilik yapıp yarına kadar biraz çamaşır gönderebilir misin?
Oh, could you do me a favor and overnight me some more underwear?
Ona bir iyilik yapıyoruz. Bana borçlu.
We're doing him a favor.
Bana bir iyilik yap, dostum.
Do me a favour, man.
Stuart bana bir iyilik yap.
Stuart, do me a favor.
Peki, bana sadece bir iyilik yapıp arabanın anahtarlarını bir dakikalığına verir misin?
Okay. Can you just do me a favor and give me your car keys for a second?
Şimdi bana bir iyilik yap.
All right?
Kendine bir iyilik yap ve bana bir daha bulaşma.
Do me a favor and don't mess with me again.
bana bir iyilik yapar mısın 207
bana bir iyilik yapabilir misin 16
bana bir iyilik yapın 25
bana bir iyilik yapmanı istiyorum 26
bana bir iyilik yapar mısınız 37
bana bir sigara ver 29
bana biraz para ver 28
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir iyilik yapabilir misin 16
bana bir iyilik yapın 25
bana bir iyilik yapmanı istiyorum 26
bana bir iyilik yapar mısınız 37
bana bir sigara ver 29
bana biraz para ver 28
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21