Barıştık mı translate English
270 parallel translation
- Barıştık mı?
- Friends?
O zaman barıştık mı?
Say, then, my peace is made.
- Barıştık mı?
- Peace?
Artık barıştık mı yani?
Can we have peace now?
Bütün yılı birlikte geçireceğiz. Barıştık mı?
We're gonna be together for a whole year.
- Barıştık mı!
- Truce!
Barıştık mı?
Truce?
Barıştık mı?
- We're good. - We're good?
Barıştık mı?
We friends again.
- Barıştık mı?
So we're cool?
Barıştık mı?
Are we cool?
Barıştık mı?
Peace?
Barıştık mı?
Friends?
Artık barıştık mı?
So we're okay, then?
- Barıştık mı birader?
- Peace out, brother.
Barıştık mı?
No hard feelings, aye?
- Barıştık mı?
- So we're okay?
- Barıştık mı?
- We good now?
Barıştık mı?
SO ARE WE OKAY?
Barıştık mı?
WE'RE COOL?
Şimdilik barıştık mı yani? Şimdilik.
- So, peace between us for now?
Barıştık mı?
Are we okay?
Güzel, o zaman barıştık mı?
Great, so... cool?
Altı ay bir hafta önce bu barda bir kızla tanıştım.
You know, I met a girl right here at this bar, six months and a week ago.
Kendisiyle bu kadar barışık birine hiç rastlamamıştım.
The first like him I ever met who could be happy with his lot.
Umarım Kral artık aramızda barış sağlamıştır. Benim için sağlam ve güvenilir bir anlaşma bu.
I hope the king made peace with all of us... and the compact is firm and true in me.
Biliyorsun, çalıştığım bar sürekli karanlık, Bu yüzden gözbebeklerim hep kocaman.
You see, the lounge is dark all of the time, so my pupils get dilated.
Şununla Yankee barımı kırıştırma.
Don't wrinkle it and my Yankee bar.
Barın birinde bir kızla tanışmıştım. İçki ısmarlamamı istedi, ben de ısmarladım.
I met a girl in a bar, and she wanted me to buy her drinks, so I bought her some,
Sonunda ; hoş, bekâr, eşcinsel olmayan ve kendisiyle barışık bir adamla tanıştım, ama kendini öldürtmek için çok uğraşıyor.
I've Met A Guy Who Is Nice, Not Married, Gay, Or Trying To Find Himself, And He's Trying Very Hard To Get Himself Killed.
Sizi orada barıştırırız kızım.
We'll reunite you with him there.
- Teşekkür ederim. Barıştık mı?
- Thank you.
Birlikte Krusy ile babasını barıştırdınız, Müdür Skinner'ın işini geri almasını sağladınız, ve Doktor Riviera'ya babanıza açık kalp ameliyatı yaparken yardım ettiniz.
Why, together you've reunited Krusty with his father... gotten Principal Skinner his job back... and helped Dr. Riviera perform open heart surgery on your father.
Bu bar ve futbol şeylerinde sıkılmaya başlamıştım.
I was gettin'bored with that pub and football stuff.
Tek bildiğim tanıştığımızdan beri, kaçırıldım, Laker maçına Rus gangsterlerle Bulgar striptiz barına götürüldüm ve Ray'in güzel kız arkadaşı Claire ile dans ettim.
All I know is since I met him, I been kidnapped, taken to a Laker game, a Bulgarian go-go bar with Russian gangsters, and danced with Ray's beautiful girlfriend, Claire.
İşte bu yüzden 3 kilo makarnayı sıkıştırıp ufacık, bir sokumluk haline getiriyorum.
That's why I'm compressing five pounds of spaghetti... into one handy, mouth-size bar.
Barda tanıştığımız kız... - Katie mi?
The girl that we met at the bar?
Barda tanıştığımız bir kız.
Another girl that we met in a bar.
Yani şu Jimmy Grantz kız arkadaşının çalıştığı barda mı arabuluculuk yapıyor?
Jimmy Grants deals drugs out of the bar where his girlfriend works?
Yani, barıştığımız için bilekliği artık istemeyecek miyim?
So, I don't want the bracelet because we made up?
Evet, biliyorum ama barda bir kızla tanıştım ve kızı bizim mekâna götürebilirim.
Yeah, I know, I know. But I just met this girl at the bar, and I think I can get her back to our place.
Atıştırmalık bir restoranda mı?
At a snack bar?
- Barda tanıştık ve numaramı verdim.
M-m-met her in the bar- - gave her my number. Stupid, uh...
Tüm sorunlarım gece barda bir kızla tanıştığımda başladı
Work? All my problems started when I met this girl at an after-hours bar.
Ben Nicole.Bara Luka'yla geldiğinizde tanışmıştık
- I'm Nicole. We met at the bar with Luka.
Benim tanıdığım böyle birisi var, evsizler barınağında gönüllü çalışırken tanışmıştık.
I may have the perfect person. A woman I met doing volunteer work at a homeless shelter.
Genelde suyu yakın göllerden çekeriz. fakat bir önceki gün barda bir kızla karşılaşmıştım. St. Lawrence nehrinin kıyısında yaşadığını söylemişti.
Usually we scoop water from nearby lakes, but I'd met a girl in a bar the day before who said she lived by the St. Lawrence River, and I wanted to impress her.
Düğün yaklaşıyor. Bir sürü olasıIık var. Tara'yla barıştınız mı?
Big wedding coming up, lots of date possibilities, you and Tara are speaking again.
Birkaç kalp kırdım. Birkaç bar kavgasına karıştım.
Broke a few hearts, started a few barroom brawls.
Bizi barıştırmak için çok uğraştığınızın farkındayım ama dinime saygısızlık ederek ve hazır et şiş ile fikrimi değiştiremezsiniz.
I know you have all gone to a lot of trouble to meddle in my affairs, but you cannot change my mind with one night of blasphemy and store-bought tandoori.
Michael burada olduğunu söylediğinde inanamadım. Mel'le öpüşüp barıştık.
WHEN MICHAEL TOLD ME YOU WERE HERE, I COULDN'T BELIEVE IT.