Bağlantılar translate English
5,208 parallel translation
Hadi sadece ben Amerika Birleşik Devletleri Başkanıymışım ve bazı bağlantılarım varmış gibi yapalım.
Let's just pretend that I'm the president of the United States, and I have a few connections.
Ama benim kötü bağlantılarım var. Tıbbi marihuanaya şimdi ihtiyacım var.
I need the medical marijuana now!
Yeni gruplar bulacak, bağlantılar kuracak ve salgınları gerçekleşmeden önleyeceğiz.
We'll find new clusters, make connections and stop plagues from even happening.
Bağlantıları sonradan kurmak onlara göre değil.
It's not like them to make connections afterwards.
Bu bağlantılar fazlasıyla üstünkörü.
These connections are very sketchy.
Ama zaman ve daha derin bir araştırmayla bağlantıları belirginleştirebiliriz.
But with time and further investigation they don't have to be.
Bir sürü parası ve uluslararası bağlantıları var.
She's loaded with money, international connections.
Jana Murphy'nin bütün bağlantılarını kontrol ettik.
We scoured all of Jana Murphy's communications.
Güvenli evler, olası bağlantılar ve Milton'un bütün harekât ayrıntıları.
Safe houses, contacts, all of Milton Winter's operational details.
Buradaki zencilerimden bazıları, Miami'deki bağlantılarını kesecek.
- Damn. Some of my niggers in here got connections down in Miami.
Buradaki zencilerimden bazıları, Miami'deki bağlantılarını kesecek.
Some of my niggers in here got connections down in Miami.
Eğer bunu yapmaya gönüllü değilsen, Soldado Nation kendine daha iyi bağlantılar bulur.
Unless you're willing to do that, than perhaps the Soledado Nation will be better off finding itself another connect.
Ya da malı getirmek için kendi bağlantılarını kursunlar.
No, they got their own connect bringing the product.
Diyorsun ki, Ruiz'le silah işine gireriz ana bağlantılarına saldırırız ve muhtemelen savaş başlatırız.
You're saying that we run the gun deal with Ruiz, we hit a major connect, possibly starting a war. - That's the plan? - You got a better idea?
Bağlantılarım var.
- I HAVE CONNECTIONS.
Frank, bağlantılarını kullanmanı doğru bulmuyorum.
Frank, I don't feel it's right to use your connections.
Bağlantılar hazır.
Connection's set.
Aslında bana uyuşturucu sorması iyi bence çünkü hala bağlantılarım olduğunu düşünüyor yani.
I think it's cool that he asked me to get the drugs, because it's like he still thinks I have that hookup, you know?
Benim ve kocamın buradan Marin'e kadar bağlantılarımızın olduğunu bilmek seni şaşırtmaz herhalde. - Eminim.
I don't suppose it surprises you to hear that my husband and I have business contacts from here to Marin...
- Çoğu da kötü işler yapan bağlantılar.
I bet. Many of whom operate in rather unsavory circles.
Benim sevgil- - Arkadaşım Joe'nun tüm iyi anaokullarıyla bağlantıları var.
My boyf- - my friend Joe has the hookup at all the good preschools.
Başka bağlantılar yoluyla ilerliyor. Buluşlarımız ve esinlendiğimiz şeyler Dr. Torres gibi bilim insanlarına bağlı.
It's dependent upon connections, our innovation and inspiration of scientists like Dr. Torres and millions of others.
Bağlantılarım var.
I have connections, man.
Wint'in belediyedekilerle güçlü bağlantıları var.
Wint has crazy ties to city hall.
Wint'in Ianucci suç ailesiyle bağlantılarının olduğuna inanıyoruz.
We believe that Wint has ties to the Ianucci crime family.
Askeri bağlantılarıma sordum ama operasyon gizliliğini bozmamak için bilgi vermediler.
I reached out to my military contacts, but they wouldn't disclose much information due to operational security.
Toplumda büyük bağlantıları var ve mümkün olduğunca uçuş rizikolarından uzaktadır.
And he is as far from a flight risk as it's possible to be.
Sayın Yargıç, Cary Agos beni avukatı olarak seçti ve çıkar çatışması hakkındaki bütün bağlantılarından vazgeçti.
Your honor, cary agos Chose me as his lawyer And has waived all concerns
Merkez, bağlantılarına sormuş.
The centre started working their contacts.
- Adamın başkentte bağlantıları var kucaklarını senatörlere satıyor herhalde.
- Guy's got a pipeline to D.C., sells his hugs to senators, I guess.
Emekli olabilirim ama hâlâ bağlantılarım var.
I may be retired, but I still have contacts.
Bağlantıları kontrol et!
Check the connections.
Anlaşılan bağlantıları olan bir biz değiliz ve uçağı olan birini tanıyor.
We're not the only one that's connected and he knows somebody with plane.
Belinda Clark ve Jesse Moore'un diğerleri gibi fahişelikle bağlantıları var.
Belinda Clark and Jesse Moore were both tied to prostitution like the others.
Bağlantılar kafasında olabilir.
The connections could all just be in his- - or her- - mind.
Sinir bağlantıları için hala sana ihtiyacım var.
I still need you to connect the nerves.
- Geldin, bağlantılarınla mı geldin?
- With your connections?
Tüm kablosuz bağlantılar bloke edildi. Ateş serbest.
All wireless jammed.
Bu gece kızlardan pezevenkleriyle bağlantılarını kesip kalmak için yeni bir yere gideceklerini söyledim.
I told the girls to cut ties with their pimps and that I'd take them to the new place tonight.
Dış bağlantıları, bölge alarmlarını ve kilitleri devre dışı bırakıyorum.
Shutting down external communications, area alarms and locks.
FBI, adada veya deniz aşırı yerlerdeki teröristlerle bağlantılarını araştırıyor.
FBI's running the three of them, looking for any connections they may have to players here or overseas.
MI6'daki bağlantılarıma ulaşacağım.
I'll reach out to my mi6 contacts.
Dent'in dünya çapında bir hayaleti buraya getirecek bağlantıları yok.
Dent doesn't have the connections to bring in a world-class phantom.
Fausto Galvan'la olan bağlantılarını duydum.
_
Beyler, son on yılda NASA ile Amerikan ordusu arasında gerçekleşmiş bağlantıları topladım.
Gentlemen, for the last 10 years I have been liaison between NASA and the US military.
Tabii, bağlantılılar mı sizce?
You think they're related?
O gece o ayrıntıların içinde katilin nasıl hareket ettiğini konuştuk, her bir ayrıntıyı nasıl bildiğimizi, sanki hepsi bizimle bağlantılıymış gibi, Bu yüzden ne kadar kötü hissettiğimizi...
We spoke at night of how having seen his acts in such detail, of how we knew them, as though they belonged to us ourselves, how therefore we felt that... if only we might lay our eyes upon him,
Calaca bağlantılarımızdan birine görünmüş olabilir.
We may have gotten a hit on Calaca from the hotline.
Vakıfla olan bağlantımız yüzünden. Seni kullandılar.
The foundation's relationship with us... they used you.
Yani olmayan bağlantıları kendin yaratıyorsun.
I MEAN, YOU'RE DRAWING CONNECTIONS THAT JUST AREN'T THERE. NO.
Pentagon'daki bağlantılarınız kimler?
Who are your contacts at the Pentagon?
bağlantılarım var 16
bağlantı 18
bağla 107
bağlayın 94
bağlantı yok 16
bağlantı koptu 17
bağlayın onu 24
bağla onu 28
bağlantıyı kaybettik 17
bağlantı 18
bağla 107
bağlayın 94
bağlantı yok 16
bağlantı koptu 17
bağlayın onu 24
bağla onu 28
bağlantıyı kaybettik 17