English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bağlayın

Bağlayın translate English

3,437 parallel translation
Bağlayın.
Prep him.
Kemerleri bağlayın ve sıkı durun.
Strap in, hold on tight.
İnişe geçmek üzere olduğumuz için lütfen kemerlerinizi bağlayın ve dua etmeye başlayın.
We're about to begin our descent so please fasten your seatbelts and say three Hail Marys.
Bağlayın.
Bind him.
Evet, Dedektif Lagrange'i bağlayın. Jimmy Lagrange.
Yeah, give me Detective Lagrange, Jimmy Lagrange.
Bana Stephen'ı bağlayın.
Get me Steven.
Kemerlerinizi bağlayın.
Fasten your seatbelt.
Beni güvenlik şefinize bağlayın
Put me on with your chief of security.
Kalkış için kemerlerinizi bağlayın.
Strap in for launch.
Ben Meyers. Bağlayın.
It's Meyers here, put him on.
Bana bir bomba imha uzmanı bağlayın.
I need to talk to a bomb specialist now!
peki, hemen beni birine bağlayın, orada kim varsa.
OK, just put me on to someone. Anyone.
CIA Toronto Bürosundan bana Harrison'u bağlayın.
Get me Harrison at C.I.A. Toronto on line.
Başkanı bağlayın lütfen.
Put the President on the line, please.
Harrison'u tekrar bağlayın, az önce onunla konuştum.
I was just talking to him.
Direktör Amos'u bağlayın bana.
Get me Director Amos.
Işığı bağlayın.
Plug me in.
Güvenlik, bana şefi bağlayın.
Security, give me the chief.
Güney kapısını bağlayın bana.
Give me the south gate.
Tamam, bağlayın.
Run a trace.
Beni Whitehall 2995'e bağlayın.
Put me through to Whitehall 2995.
Beni Whitehall 2995'e bağlayın lütfen. Teşekkür ederim.
Put me through to Whitehall 2995, please.
Beni sahneye bağlayın.
Put me through to Presentation.
Bana hemen General Wildholzü bağlayın Berlinden
Connect with me now Brigadier Wild Wood in Berlin.
Berline bağlayın beni
Connect me immediately to Berlin!
Kemerlerinizi bağlayın, kaltaklar.
" Buckle up, bitches.
Hayır bağlayın.
No, uh, put her through.
Bana bir veteriner bağlayın. Hayır, hangisi olduğu önemli değil! Seni iyileştireceğim, George.
Vet, connect me to a vet no i dont care which i'll get you sorted, George.
- İki paket 0 Rh negatif bağlayın. - d Onlar yeterli değildir d
- Hang two bags of O neg.
Bağlayın onu.
Tie him up.
Suçluyu bağlayın.
Tie up the criminal.
Lütfen kemerlerinizi bağlayın Şakaydı, zaten ölüsünüz
So please fasten your seat belts. Just joking. You're already dead.
Kemerlerinizi bağlayın.
Buckle up, guys.
Göğsünde ezilme var, monitör bağlayın.
Watch for p.V.C.S,
Pekala, kemerlerinizi bağlayın, Tepsileri içine dik pozisyonda koyun.
All right, fasten your seat belts, put your tray tables into the upright position.
Kollarınızı bağlayın çocuklar.
- Fold your arms, boys. - Just a second.
Onu bağlayıp boğazını kestiler.
They strung her up... and slit her throat.
O zaman, kemerlerinizi bağlayın.
Well, fasten your seatbelt.
Sayın hâkim, savunma makamı bir babayla oğul arasında sözleşmenin bağlayıcı olduğunu dile getiriyor. Ancak bizzat kendisinin, oğlu 9 yaşındayken Latince kampına gittiği takdirde alacağına söz verdiği BMX bisikleti almadığını biliyorum.
Your honor, opposing counsel is implying a binding contract between a father and son, even though I happen to know he himself broke such a contract to his son when he promised him a BMX bike if he went to Latin camp when he was 9.
Onu bağlayın.
Tie them up.
Ponpon kızların arasına seçildiğimi söyleyip gözlerimi bağlayıp, özel bir kutlama kahvaltısına gittiğimizi söylemiştin.
You told me I'd made the cheer squad, blindfolded me, and told me we were going for a special celebration breakfast.
Sanki bir geyik bir avcıya doğru yaklaşıyor ve kendisini arabanın kaputuna bağlayıp "işi pişirmeniz" için yalvarıyor.
It is like being a hunter and having the deer walk up, tie itself to the hood of your car and beg to get mounted.
ACME dinamit pistonunu kullanabilmesi için gerçek bir çakal eğitmekle elektrik sigortasını Eddie Van Halen'ın gitarına bağlayıp "Hot For Teacher" parçasının son notasına bastığı an patlatmak arasında kaldım.
I'm torn between training an actual coyote to use an ACME dynamite plunger, or hooking up a fuse to Eddie Van Halen's guitar that goes off the second he hits the last note to "Hot For Teacher."
Herifi bağlayıp sakallarını yolmak lazım aslında.
I'm gonna pin that guy down and shave his beard.
Babasını yatağa bağlayıp, eve kilitlediğini kabul etti.
She admitted that she tied him up, locked the door, and left
Yani kendinisi arabasının üstüne bağlayıp patlattı mı?
So he just strapped himself to the hood of his car?
Ama sabıka fotoğrafını bir tuğlaya bağlayıp camıma attığın için sağ ol.
But thank you for tying your headshot around a brick and throwing it through my window.
Romatoid Myelopeni ; eklemler ile bağlayıcı dokuların aşırı ısınıp vücudun içine erimesine sebep olan ve nadir görülen bir hastalık.
Rheumatoid Mylopenia is a rare disorder that causes the joints and connective tissue to overheat and melt inside the body.
Tüm kırbaç ve ağız bağlayıcılarını gördüm.
I've seen your collection of whips and ball gags.
Bu etkiyi yaratmak için bağlayıcı bir anlaşma imzalamalısınız. Bugün.
You'd have to sign a binding contract to that effect, today.
Yerçekimi, bu yıldız sistemlerini geniş galaksiler boyunca birbirine bağlayıp,... sınırsız uzaydaki yolculuklarında onları yönetir.
And gravity connects these star systems together in vast galaxies, and steers them on their journey through unbounded space.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]