Beklemek mi translate English
384 parallel translation
Sırada beklemek mi?
Wait in line?
Onunla evlenmek için bir dört yıl daha beklemek mi istiyorsun?
Do you want to wait another four years to marry him?
geri gelmek için bir hafta beklemek mi gerek?
Do you need a week to take me back?
Farklı düşünen varsa... hemen söylesin. Yoksa Cody'nin çıkmasını beklemek mi istersiniz?
Anyone thinks different... say so now... or would you rather wait till Cody gets out?
- Beklemek mi? Neden?
Over your shoulder, sir.
- Beklemek mi? Neyi bekleyeceğiz?
- For what?
- Beklemek mi?
- Wait?
- Cesedi gömüp bekleyeceğiz, o kadar. - Beklemek mi?
- Only thing we can, bury the dead and wait.
- Şerifi beklemek mi?
- Wait for the marshal?
Dedim ki, "Şerifi beklemek mi?"
I said, "Wait for the marshal?"
Tek planın bir iki çuvalın arkasında beklemek mi?
Your only plan is to stand behind a few feet of mealie bags, and wait for the attack?
Yoksa sonraki oyuna dek beklemek mi istersiniz, çalılıklarda orgazma ulaştırmak?
Or do you want to wait till later, off in the bushes?
Müşteri beklemek mi?
Soliciting what?
- 25 dakika bekler misin? - Beklemek mi?
Would you wait about 25 minutes?
Altı saat burda beklemek mi istiyorsun?
You want to wait here for six hours?
- Tek yapabileceğim beklemek mi?
- So all I can do is wait? -'Fraid so.
Hafta sonuna kadar beklemek mi istiyorsun?
You want to wait till the weekend?
Beklemek mi lazım... Ne gibi?
"Look forward to." Like what?
BEklemek mi?
Wait for me?
Beklemek mi?
Hold?
Şimdi, beklemek mi istersiniz, yoksa bana talep ettiğim üç haftalık süreyi tanımayı mı?
Now, do you want to wait or give me my three weeks?
Beklemek mi?
Stand up?
Bu evde oturup beklemek mi istersin?
Want to wait it out in this apartment?
- Umudunu yitirmemeli ve beklemelisin. - Beklemek mi?
- You mustn't give way to despair, you must wait.
Beklemek mi?
Waiting?
- O'nu beklemek çok uzun sürecek mi?
- Will it seem long to me to wait for her?
Senin için beklemek, çok yorucu olacak ve ne kadar acı değil mi?
If she got tired of waiting for you would you not suffer?
Beklemek mi?
Wait?
Beklemek için hiçbir sebep yok artık, değil mi?
There isn't any reason to wait, is there?
- Beklemek mi!
Save it?
- Domateslerin büyümesini mi beklemek istiyorsun?
- You want to wait for the tomatoes to grow? !
Beni ve Bill'i, sen burada kalıp o adamların dönmesini beklemek için mi gönderiyorsun
You're sending me and Billy away while you stay and wait for those men to come back?
Madalyanı ben mi takayım yoksa Generali mi beklemek istersin?
You want me to pin the medal on you now, or you wanna wait for the General to do it?
Kalmam ama kalsam bile beklemek zorundasın, değil mi?
I won't be, but if I am, you'll just have to wait, won't you?
- Beklemek rahatsız eder mi?
- Would you mind waiting?
Beklemek daha iyi değil mi?
Isn't it better to wait?
Beni beklemek için mi?
To wait for me?
Çok sürer mi... beklemek?
- Do we have to wait long?
Sonumuzu beklemek için Ayrıkvadi'ye dönmeyi mi?
Returning to Rivendell to wait there for the end?
Bütün gün insan beklemek mi?
Waiting on people all day?
- Beklemek zor gelmez, değil mi?
- You don't mind waiting, do you?
Şey, bu adamlar sıralarını beklemek zorundalar öyle değil mi?
Well, those dudes will just have to wait their turn... now, won't they?
Kuraktoprak'ın derinliklerinden gerçekten sağ çıkabildi mi görmek için beklemek istiyorum.
I too, wish to wait for the girl. If she really does return from deep in the Sea of Decay...
nışanlanmayı beklemek zorunda değiliz değil mi?
I don`t think we have to wait till after the engagement, do we?
5 yıl beklemek için yeterli değil mi?
Aren't 5 years enough waiting?
Son ana kadar beklemek kadar berbat bir şey yok, değil mi?
Nothing like waiting till the last minute, huh?
Burada kalıp takviye kuvvet beklemek daha mantıklı değil mi?
We should wait for reinforcements from our fief.
Adın "Beklemek" mi?
Your name's "Stands"?
Evlenene kadar beklemek istiyorsun, değil mi?
You say you want to wait till you get married first, right?
Peki ne için? Altı ay ya da bir yıl beklemek için mi?
And wait six months... a year?
O küçük odada tek başıma beklemek zorundayım, değil mi?
I'm gonna have to wait in that little room all by myself, aren't I?