Bilemiyorum ki translate English
381 parallel translation
Bilemiyorum ki...
Well, I don't know if I...
Beni dört erkekle görse ne düşünür bilemiyorum ki!
I don't know what he'll think when he sees me with four other fellas.
Ne diyeceğim bilemiyorum ki.
Well, I wouldn't know what to talk about.
Bana ne diyeceğini bilemiyorum ki.
Well, I don't know what she's gonna say to me.
Tam neyin peşinde olduğunu bilemiyorum ki.
I don't really know what you are after.
- Bilemiyorum ki.
- Oh, golly, I don't know.
Bilemiyorum ki, bulutlar toplanıyor.
I don't know. Something's building up over there.
Bilemiyorum ki. Evinde değil mi?
I don't know... at his house?
- Bilemiyorum ki.
- Gee, I don't know.
- Bilemiyorum ki.
- But I don't know what.
- Ne zaman çalıştığını bilemiyorum ki!
- I never know when that is.
Bilemiyorum ki, çok büyük.
( Fozzie ) I don't know. He -'s pretty big.
Hayatta seçim yapmak önemlidir ama... ben şimdi içinizden hanginizi seçeceğim bilemiyorum ki.
Choosing between you two is no easy matter
Bilemiyorum ki.
I don't know.
- Bilemiyorum ki.
Oh. Well, I don't know.
Bilemiyorum ki Carla...
Gee, I don't know, Carla.
Hiç bilemiyorum ki.
I'm never sure.
Sormak istediğim o kadar soru var ki nereden başlasam bilemiyorum.
I've so many questions I'd like to ask, I don't know where to begin.
Bunu öyle bir anlattın ki, ne diyebilirim bilemiyorum.
Well, you put it that way, what can I do?
Tabii ki mutlu olmamızı istiyorum tatlım ama bilemiyorum.
Sure, I want us to be happy, honey, but I don't know.
- Bilemiyorum. Ama şunu biliyorum ki, hesapta tam 38 dolar var.
But I do know I've got exactly $ 38 in the savings account.
Öyle çok işim var ki nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ama böyle güzel bir günde bir biraya hayır diyemem.
I've got so much to do I don't know where to start, as a matter... but I can stand a beer on an afternoon like this.
Bana öyle geliyor ki, dostumuz, bir türün... mutasyona uğramış bir çeşidi. Bilemiyorum.
You know, it occurs to me that our friend is perhaps a mutation, but of what species, I do not know.
Belki de haklısınız, bilemiyorum.. .. ama sorun şu ki akibetinizi bilmezsem kafayı yerim.
Maybe you're right, I don't know... but that's just the point :
Ta ki bir gece buraya, çiftliğe beklenmedik bir şekilde gelinceye kadar. Çok korkunç. Size nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
You see, Helen and I were engaged and everything was going along fairly smoothly, until one night she arrived here at the farm unexpectedly.
Ne zaman iyi bir şey yaptın ki bunu bilemiyorum.
- Didn't know what a good thing you had.
- Ama sen de öyle korkulu duruyorsun ki, bilemiyorum...
- You look anxious, I'm not so sure...
O kadar soracağım şey var ki hangisinden başlayacağımı bilemiyorum.
I have so many questions to ask... I don't know where to start.
Bilemiyorum efendim, ama Albay Broderick dedi ki...
Sir, I don't know. Colonel Broderick said that...
Nasıralı İsa... Suçların o kadar fazla ki nereden başlamalıyım bilemiyorum.
Jesus of Nazareth your crimes are many.
Tanrıya şükür'ki size rastladım eğer siz olmasaydınız, bu ücra köşede, ne yapardım bilemiyorum.
Though I don't know where all you heroes are going... I shall appreciate if you could just let me tag along.
O kadar çok sipariş alıyorum ki, nasıl yetişeceğimi bilemiyorum.
There are so many orders that I can't keep up with the demand.
Ama gerçek şu ki, tam olarak elimizde ne var bilemiyorum.
But the truth is, I can't figure out what we've got.
Öyle korkunç, öyle inanılmaz ki nasıI söylerim bilemiyorum.
It's so appalling, so incredible that I can hardly tell you.
Kabul etmeliyim ki ne diyeceğimi bilemiyorum.
I must admit that I'm slightly at a loss for words.
Dedi ki, "Nerden başlayacağımı bilemiyorum."
Today Dr. Basinger's gonna take her braces off.
O kadar heyecanlıyım ki, ne yapacağımı bilemiyorum.
I'm so excited, I don't know what to do.
Bazen, bilemiyorum herşeyden öyle bıkıyorum ki.
Sometimes, I don't know... I just get so sick of everything, I'm not sure I care anymore.
Çünkü kehanetlere inanıyorsan demektir ki evren bunu nasıl tarif edeceğimi bile bilemiyorum.
Because if you believe in omens, then that means that the universe... I mean, I don't even know how to begin to describe this.
Bilemiyorum, bilemiyorum diyorum ki sanıyorum ki sonuçta bütün yerler bir diğeri kadar güzel.
I don't know. I don't know. I tell you.
Bilemiyorum ki, belki de tekrar cinayet işledi.
I don't know, maybe he's killed again!
Sorun şu ki nasıl soracağımı pek bilemiyorum. Önerisi olan var mı?
I don't quite know how to ask her, but anybody have any suggestions?
Bilemiyorum ki.
Well, I don't know, ma'am.
Bu hastanın durumunda hasta, avukatının, ailesinin ve hatta benim bile onu tımarhaneye tıkmak için komplo kurduğumuza o kadar inanıyor ki yasal bir suçlamayla eziyet arasındaki farkı nasıl ayırt edebilir bilemiyorum.
In this patient's case, she's so convinced that the district attorney, her parents, and even I are conspiring to put her away, I don't think she could distinguish between a criminal charge and persecution.
İkinizin arasında neler olduğunu pek bilemiyorum ama itiraf etmeliyim ki... kızıma yaptıklarından sonra buraya gelecek cesareti bulmana şaşırdım.
I don't know what really happened between the two of you, but... I must say, you've got a lot of nerve coming up here after what you did to Jordan.
Sinyali gönderirsem, ki nasıl yapacağımı bilemiyorum... gezegeninizi kurtarıp seni kaybedeceğim.
If I send the transmission, which I don't know how to do and save your planet, I lose you.
Tahmin etmeliyim ki, bilemiyorum.
I gotta admit I can't put my foot on it right now.
Beni kızdıran o kadar çok şey var ki hangisinden başlayacağımı bilemiyorum.
There ´ s so many things that bother me about this... I don ´ t know how to separate them.
İyiliğimden mi talihsizliğimden mi bilemiyorum... Canımla ruhumla öyle bağlandım ki ona... Bir yıldız küresinden ayrı nasıl düşünülemezse...
My virtue or my plague, be it either which... she is so conjunctive to my life and soul... that, as the star moves not but in his sphere...
Siz tıp okuluna gideli beri 40 yılın içinde o kadar çok şey değişti ki nereden başlayacağımı bilemiyorum.
So much has changed in the 40 years since you went to medical school... I wouldn't know where to start.
Birbirlerine öyle düşman oldular ki bizi arayacak vakitleri olmayacak. Bilemiyorum.
So many of'em turning'on each other, they won't have time to look for us.