Biliyorsunuz ki translate English
979 parallel translation
Büyükanne, sende annem de biliyorsunuz ki babam şaka yapıyor. Ha!
Grandma, don't you and Ma know that Pa is only jokin'?
Biliyorsunuz ki...
You see, it's...
Elbette siz de biliyorsunuz ki 90 günlüğüne pranga kampına dönmek zorundasınız.
You know, of course... that you'll have to go to a prison camp for 90 days.
Biliyorsunuz ki üç gün boyunca burada kalacağız.
Well be in here for three days.
Konu Blackie, biliyorsunuz ki Blackie ile birlikteydim.
About Blackie, you know I use to be in love with Blackie.
Biliyorsunuz ki Blackie'yi de East River'ın dışına çıkartmıştınız.
You know you fished Blackie out of the East River, too.
Galiba siz de biliyorsunuz ki oğlumun ki kendisi çok genç ve toydur, ona... kızınıza aldandığını söyleyebilir miyim?
I suppose you already know that my son, who's very young and unsophisticated, has been, shall I say, taken in by her?
Ve biliyorsunuz ki bugün Nürmberg'de milyonlarcası... olarak bulunmuyorsunuz, Almanya'nın tümü sizi burada... bugün ilk defa görüyor.
And you know that today you are not only being seen... by the thousands in Nuremberg, but by all of Germany... which also sees you here for the first time today.
Biliyorsunuz ki, tüm o cinayetlerden aslında siz sorumlusunuz.
You know, do you not, that it is you, really, who are responsible for all those murders?
- Burası Paris değil, biliyorsunuz ki.
- This isn't Paris, you know.
Biliyorsunuz ki, bu konuşmadan duyduğum memnuniyete rağmen beni herhangi bir yerde bekleyen önemli bir davayı ihmal etmiş oluyorum.
You know I'm afraid that in the pleasure of this conversation I am neglecting business of importance which awaits me elsewhere.
Albay sürekli hayali şeyler hakkında bağırıp çağırırdı. Siz de biliyorsunuz ki anlattıkları komik şeylerdi.
The Colonel was always yelling, imagining things... which you know yourself is all pretty ridiculous.
Hepiniz biliyorsunuz ki, bayan Totten'in babası, merhum Daniel S. Totten bu projeye sadece çeyrek milyon dolar ayırmıştı.
You all realize that Miss Totten's father, the late Daniel S. Totten, left only a quarter of a million dollars for this project.
Çünkü biliyorsunuz ki olaylar esnasinda... insanlar kendileri için neyin en iyi oldugunu unutup... duygularinin esiri olur bazen.
Because, as you know, in the heat of action men are likely to forget where their best interests lie and let their emotions carry them away.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, dört yıldır Doğu'ya et gitmediğinden... fiyatlar aldı başını yürüdü.
You know as well as I do if the East hasn't had beef for four years... the market price is way up.
Siz de biliyorsunuz ki... o canavar Frankenstein'ın kalesinde kükürt çukurunda öldü... ve dostu Ygor... Baron Frankenstein onu kendi eliyle delik deşik etmişti.
You know as well as I do... that the monster died in the sulphur pit under Frankenstein's tower... and that Ygor, his familiar... was riddled with bullets from the gun of Baron Frankenstein himself.
Biliyorsunuz ki kibirli biri oluşunuzun benim için hiç önemi yok.
You know, I don't mind you being such a lofty person at all.
Biliyorsunuz ki yeni yasa hepimizi idam cezasıyla tehdit ediyor.
You see, the new law threatens all of... us... with the death penalty.
Şöyle yada böyle biliyorsunuz ki ben bu ülkeye yeterim.
Somehow I've suddenly had enough of this country.
Biliyorsunuz ki orduda.
He's Army, you know.
- Çıkacağını nereden biliyorsunuz ki?
- How do you know you can grow one?
Siz de biliyorsunuz ki, savaş sonrası Almanya'da çok kötü günler yaşadık.
You know that after the war we had very bad years in Germany.
Ama Bayan Fanny, biliyorsunuz ki ben çok iyi gümüş temizlerim.
Joseph : But, Miss Fanny, you know I've always been a good silver cleaner.
- Biliyorsunuz ki kendiniz de bu listedesiniz
- You're on the list yourself, you know.
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, tavukları kastediyordum.
You all know I was talking about the chickens.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki sizinle, yani görünüşünüzle, ilgili söyleyeceğim hiçbir şey iltifattan başka bir şey olamaz.
Now, you know perfectly well that nothing I could say about you- - The way you look, I mean, could be anything but flattering.
- Siz de biliyorsunuz ki onunla buluşmayacaksınız.
- You're not gonna take her out.
Ama biri gammazlarsa, biliyorsunuz ki atmak için bir bahane bulunur.
But if anybody snitched, you know there'd be some excuse for throwing them out.
Biliyorsunuz ki, onun için çok para ödeyecek insanlar var.
Maybe you don't believe me, but I'm telling you... there's lots of people that'd pay me a grand price for Johnny.
Biliyoruz Bay McDougal, ama siz de biliyorsunuz ki- -
On bail! We know that, Mr. McDougal, but you see we...
Bir muhabir olarak, çok iyi biliyorsunuz ki, bu polis karakollarında hep olan bir şey.
As a reporter, you know very well that this is a common occurrence at police stations.
Çünkü siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki, hiçbir aracı, hiçbir durumda...
You know as well as I do that in no case will a fence...
Siz de biliyorsunuz ki Albay ölmüş sayılır.
He's as good as dead, and you know it.
Biliyorsunuz ki o konu, oyunculuk kabiliyetinize güvenmediğimden değildi- - Lütfen!
It wasn't my lack of faith in your ability as an actor that made...
Biliyorsunuz ki, benden ne isterseniz yaparım.
You know that I'd do anything that you ask me to.
Ama siz de biliyorsunuz ki Tobruk ikmal hattınız üstünde büyük bir tehlike, Ve Tobruk'u almadan Mısır'ı alamayacağınızı biliyorsunuz.
But don't tell me it isn't a constant threat to your supply line, that it isn't an open sore in your side, or that you can take Egypt without first smashing it.
Kesin biliyorsunuz ki herkeste birazcık üçkağıt damarı vardır?
Surely you knew everybody's got a little larceny operating in them?
Şimdi altınızda biliyorsunuz ki evlilik çok ciddi bir iştir.
Now, all six of you know that marrying up is a mighty serious business.
Biliyorsunuz ki eski bir şehir, Bay Raymond.
So you know the old town, Mr. Raymond?
Siz de benim kadar biliyorsunuz ki aldığım eğitimle...
You know as well as I do, with my combat training...
Biliyorsunuz ki EMHAAH'ı çalışma halindeyken durduramayız.
You know you can't interrupt EMMARAC in the middle of a sequence.
Hayır, biliyorsunuz, anlarsınız, şu var ki, bu sabahki basın konferansına bağlı olarak, onun da soyguncuyu gördüğünü sandım.
No, you know, you see, it was just that on the basis of the news conference this morning, I thought that she also saw the burglar.
Demem o ki, George'un çalışarak nasıl yükseldiğini ilk elden biliyorsunuz.
I mean, you know firsthand how this fellow George worked himself up.
Biliyorsunuz, Kont onun annesinden oldukça yaşlıydı ki annesinin asla bir daha adı anılmamalı.
You see, the earl was considerably older than her mama, who must never be mentioned again. - Oh.
Tabii ki, biliyorsunuz, iki tarafı olmalı.
Of course, you know, there might be two sides to it.
Yani... Mağaza için bana ilk ortaklık teklif ettiğinizde sessiz bir ortak oldum. Biliyorsunuz, karım sandı ki...
When you first put the deal to me about staking me in the store, and being a silent partner, you know, my wife thought..
Yerine Pentagon'dan yeni atanmış taze bir generalin aldığını tahmin ediyorum ki biliyorsunuz.
I guess you know he's being replaced by a new general fresh out of the Pentagon.
Demek ki kravatlarını takım elbiselerinden daha iyi biliyorsunuz.
So you know his ties better than his suits.
Demek ki çok kısa süre içinde, Zahgon'dan tam güç bir saldırı beklediğimize de biliyorsunuz.
Then you know that shortly we can expect Zahgon to commence and sustain an all-out attack.
Belli ki bölgeyi biliyorsunuz.
You seem to know the territory.
Eminim ki, Yanlış tutuklama yaparsanız neler olabileceğini biliyorsunuz
I'm sure you know what can happen if you make a false arrest.