Bilmelisin ki translate English
790 parallel translation
Bilmelisin ki Pittsburgh'da senden daha iyi insanlar tanıyorum.
I'll have you know, madam, that I know better people than you in Pittsburgh.
Şunu bilmelisin ki seni sadece satın almadı.
I got news for you. He didn't just buy something, he loves you.
Bilmelisin ki diğerini de kaybedeceğiz.
First thing you know, we'll be losing another.
Şunu bilmelisin ki orduda bireyin önemi yoktur.
You should know that in the Army it's not the individual that counts.
Bilmelisin ki şu iki adamdan korkmak için hiçbir sebep yok.
You should know there is never anything to fear from two men.
- Belki sana biraz vahşice gelebilir ama... bilmelisin ki bizim ilk görevimiz ölülerimizle ilgili olacak.
- If you were anything but a savage... you'd know our first thoughts and duties were to our dead.
Şimdi buraya bak, Gregory, herkesin içinde sen bilmelisin ki, kanıt konusunda ben ne kadar hassas, ne kadar titiz ve nesnelim.
Now look here, Gregory, you of all people should know how precise, how painstaking, how objective I am about evidence.
Şunu bilmelisin ki hapishanemizde "İhzar emri" diye bir şey duyulmamıştır.
I think you oughta know that in my jail... we never heard of the words "habeas corpus."
Tom, sana söylediğim şeyler davranış tarzım, ve beni beraber gördüğün insanlar yüzünden bilmelisin ki Nikko ve ben bir nevi üst düzey yetkiliyiz.
Tom, from what I've said to you the way I've acted, and the people you've seen me with you should know that Nikko and I are close to high authority.
Bilmelisin ki, tüm olanları ilk defa unutmaya başladım. bir süre için bile.
Knowing you is the first in all that time I've ever been able to forget, even for a little while.
Bilmelisin ki...
You must know.
Brown, bilmelisin ki bu gereksiz.
Brown, you must know that's unnecessary.
- Şunu bilmelisin ki Hylas öldü.
Then know this, Argonauts. - Hylas is dead. - Hylas is dead.
Ben inançlı bir insanım Rahip. Ama şunu bilmelisin ki, insan kurban edilmesi hoşuma gitmiyor.
I am a man of faith, Priest, but you must know I have no love for human sacrifice.
Bilmelisin ki buraya gelerek seni tehlikeye atıyoruz.
You ought to know we've put you in danger by coming here.
Şunu bilmelisin ki ben evliyim.
I think you ought to know I'm married.
- Şunu bilmelisin ki daha önce kimseye göstermedim.
- Before I do, I would like you to know that I have never let anyone see this before.
Ölmeden önce şunu bilmelisin ki, üstün yetenekleri ve dolayısıyla üstün güçleri olan adamların oynayacakları son bir kart vardır.
Before you die, you should know that those men with superior talents... and consequently with superior powers... always have one last card to play.
Eğer öyle olmadığını düşünüyorsan bilmelisin ki Hogue çölde yaşadı ve sonra öldü.
But if you feel he is not you should know that Hogue lived then died here in the desert.
Bilmelisin ki senin paraşütün Sendika'nın el koyduğu 50-60 kadar paraşütten biriydi.
You have to remember that your parachute was just one of 50 or 60 parachutes taken over by the Syndicate.
Şunu bilmelisin ki benim çok sevgili Katerina Matveyevnam artık insanlar arasındaki sınıf çatışmaları genel olarak sona ermiş durumdadır ve ezik halkların kurtuluşları çok yakındır.
You should know, my dearest Katerina Matveyevna, that to date, the class battles have been completed by and large, and the day of worldwide liberation is coming.
Ve eğer kaderimizde birbirimizi bir daha görmemek yazılmışsa Katerina Matveyevna, şunu iyi bilmelisin ki ben hayatımı hep sana adadım ve son nefesime kadar adayacağım da.
And if Fate wills for us not to see each other again, Katerina Matveyevna, you should know that I have been and will be, to my last breath, devoted only to you alone.
- Şunu bilmelisin ki insan her zaman yiyecek bulabilir.
- You should know that one always finds food.
Peki Biederbeck ama bilmelisin ki ;
You know, we're not exactly amateurs here.
Lütfen hayatım bilmelisin ki başka bir şey yok.
Please, darling, if nothing else, you must know that.
Ayrıca bilmelisin ki... sadece laflayan ama davranmayan... kişileri küçümserim
You should know that... I despise those, who are all-talk-but-no-deed
Bilmelisin ki, sen de bir zamanlar kurbandın
You should know, you were once a victim
Bilmelisin ki biz seksi büyünün bozulması olarak adlediyoruz... ve kendimizi o gülünç pozisyonlarda... asla görmek istemiyoruz.
You should know that we view sex as a violation of the spirit... and we would certainly never allow ourselves to be caught... in one of those ludicrous positions.
Bilmelisin ki, polis, muhbirleri aracılığıyla George Tanner ve Tono Toshiro arasındaki kan davasını keşfetti.
You should know the police have discovered through their network of informants that George Tanner and Tono Toshiro had a business feud last night.
Xu Nuo, bilmelisin ki... Ben bi şey istedim mi onu mutlaka alırım.
Xu Nuo, you should know that when I want something, I always make sure I get it.
Ama bilmelisin ki, ben senden daha talihsizim.
But you must know, I was much more ill-bred than you.
Kulağa çok acımasızca geliyor biliyorum ama bilmelisin ki o hiç acı çekmedi.
I know that sounds grizzly, but you just have to know he never suffered.
Bilmelisin ki... O okul bir suç yuvasıdır!
You should know... the House is an evil organization
Bilmelisin ki, dövüş dünyasında Canının istediği herşeyi yapamazsın
Do you know that you can't do whatever you want in boxers world
Ve bilmelisin ki onunla yatmak istedim.
And you should know I wanted to sleep with him.
Tuan Changqing, şunu bilmelisin ki... her zaman iyinin de iyisi vardır
Tuan Changqing, you should know that... there's always someone who's more skilled than you.
Eğer sen Hotel Corona'ya gitmek istiyorsan, bilmelisin ki, bura restorasyon için yakındır!
If you want to go to Hotel Corona, you should know it's close for restoration!
Kaçabildiğin takdirde, şunu bilmelisin ki...
In case you escape, you should know :
Ama şunu bilmelisin ki, Ruslar geldiğinde- -
But you have to realize, when the Russians arrive- -
Asıl sen bilmelisin ki Lu Xiaofeng'den başka... hiç kimse biz dördümüzü buraya toplayıp... bu sararmış ağaçların altında beklemez.
You should know that apart from Lu Xiaofeng who else would look for the four of us And meet us here under this sere tree
- Bilmelisin ki...
- You must know...
Deke, bilmelisin ki bizler kahraman değiliz, kurbanlarız.
Deke, you must realize... we're not heroes, we're victims.
Şunu bilmelisin ki, seni tanımasaydım, bu gece bunu asla başaramazdım.
I want you to know I could have never done this tonight without knowing you.
Biliyorum burada yenisin ama bu günden itibaren bilmelisin ki...
Now I know you are new here but you should know by now.
Şunu bilmelisin ki, şu anda daha ilgi çekici bir olay bulunmuyor.
You must realize that nothing more intriguing is happening at the moment.
Bilmelisin ki eğer ölürsem...
You should know if I'm going to die.
Ama bilmelisin ki, bu çok kolay olmayabilir, sanırım burayı sevdi.
But you know it might not be so easy, I think he likes it here.
Ama bilmelisin ki bu hata da seninde payın var. Lakin nakliyat sırasında onu savunma modunda bırakmakta benim hatamdı.
Your carelessness is not inconsequential but I'm also largely to blame, for letting it be transported in scramble mode.
Bilmelisin ki, ne olursa olsun... hiçbir şeyin... ilişkimizle bir ilgisi yok.
I just wanted to tell you... whatever happens... it's nothing to do with me and you.
Anna Timofeyevna, kardeşinin söylediği gibi, Anatoliy İvanovich, senin hayatında değilse, işler iyi gitmiyorsa, bilmelisin ki, seni kabul edecek bir ev var, ve çocukların en iyi şekilde yetiştirilecektir.
Anna Timofeevna, if your life with Anatoliy Ivanovich, as your brother told me about, is not going well, you must know, there's always home, where you can be accepted at, and where your children can be grown up in the best way.
Siu Ling, şunu bilmelisin'ki....
Siu Ling, you must know