Bir sorun yok translate English
2,907 parallel translation
Edward her şey yolunda mı, bir sorun yok ya?
Edward, is everything all right?
E, bildigim kadariyla... Trattman'in duyma ve koklama yetilerinde bir sorun yok.
Well, as far as I know... there's nothing wrong with Trattman's hearing or his nose or anything.
Aramızda bir sorun yok, dostum.
We're cool, bruv.
Baş kısmı ve gövdesinde bir sorun yok.
Parts of his head and torso will remain intact.
Şu an bir sorun yok gibi.
So far so good.
Sağlık kontrolünde bir sorun yok.
Your checkup result has no problem.
Bir sorun yok.
It's okay.
O zaman bir sorun yok.
So we don't have a problem.
- Geceyle ilgili bir sorun yok, değil mi?
Are we okay tonight? Okay?
Bir sorun yok gibi.
It's nothing.
Oh, bunda bir sorun yok.
Oh, that's quite all right.
Sanırım bir sorun yok.
I think it's OK.
Ayrıca sahnelememizde bir sorun yok.
And she comes without strings.
Bu üniformalarda birkaç yamanın halledemeyeceği bir sorun yok.
There's nothing wrong with these uniforms that a few denim patches won't fix.
Hee o zaman bir sorun yok.
Huh, I guess I'm okay with this after all.
Hee, bir sorun yok o zaman.
Eh, I guess that makes it okay.
Ona şapka aldıysan bir sorun yok.
It's okay if you gave him a hat.
Bunu anlayamıyor musun? Bir sorun yok.
There's nothing wrong.
O konuda bir sorun yok.
I got no problem with that.
Aramızda bir sorun yok ya?
Are we good?
Bir sorun yok.
You're all right.
Kafatasında küçük bir çatlak var ama bilinci yerinde. Beyninde bir sorun yok. İyileşecek.
He has a small skull fracture, but he's conscious, and there's no brain swelling, so he should be okay.
Jenna, sende fiziksel bir sorun yok.
Well, Jenna, there's nothing physically wrong with you.
Tuna yemekte bir sorun yok ama yunusda mı var?
It's okay to eat tuna, but not dolphin?
Bence aramızda bir sorun yok..
I think we're okay.
Böbreklerinde bir sorun yok.
Kidneys are fine.
Sende hiç bir sorun yok.
Nothing is wrong with you.
Bir sorun yok çocuklar.
Hey, guys. Uh, we're good.
Aramızda bir sorun yok.
We got no beef.
Yani bir sorun yok?
So that makes it okay with you?
Burada bir sorun yok beyler.
There's no problem here, sirs. We're all friends.
Bizi gerçekten seven sevdiklerimizi terk etmediğimiz sürece bir hayali takip etmekte sorun yok.
You see, it's okay to follow a dream, as long as we don't abandon those who truly love us.
Tamam sorun yok bir taksiye binerim.
No problem. I take a taxi.
Sorun yok ama basit bir çizik.
It's okay, it's just a scratch.
Sorun yok. Tabii ya, Hugh basın çıktısını kontrol ettiği için bir sorun olmadı. Evet, sanırım sorunumuz yok.
Oh yeah, no, Hugh checked all the media outlet that covered, you come off - you come off fine, so I guess we're good.
Sorun yok. Ama en çok istediğim şey her şeyden daha fazla istediğim şey son bir eğlence yaşamak. Sadece üçümüz.
The thing that I want most, more than anything in the world, is to have this final hurrah, just the three of us together.
Herhangi bir sorun veya bir yorumun yok mu?
Do not you have any questions or additions?
Eğer sorun yoksa, korkmanız gereken bir şey de yok.
If there's no problem, then there's nothing to fear.
Seni aramak için dışarı çıktım, içeri girdiğimdeyse kaybolmuştu ama sorun yok çünkü evine gidiyorum şimdi ve onu bulunca bir daha gözümün önünden ayırmayacağım.
I went out to call you, and when I came back, she disappeared, but it's okay, because I'm going to her house right now, and I'm not letting her out of my sight once I get there.
Sıcak bir yerde olduğum sürece sorun yok.
So long as I'm warm...
Dijital dünyada arşivlenmiş şeyleri oynatabileceğiniz hiç bir şeye yer yok ve buna benzer halledilememiş bir sürü sorun var.
There are no archival formats worth anything in the digital realm that you would put any stock in, so there are all kinds of issues that simply haven't been dealt with yet.
Onun dışında sıra dışı bir durum yok. Hiç sorun yaşadınız mı?
Did you notice a problem, too?
Şimdi, bize bununla ilgili bir sürü sorun vardır... Hayır, yok.
Now, I'm sure you have a lot of questions...
Onun sesiydi. Ama önemi yok. Çünkü uçakta bir sorun vardı.
That's what the noises are, it's her responding, but it didn't matter'cause there was something wrong with the plane!
- Sanırım bende bir sorun var. Senin bir sorunun yok.
There's nothing wrong with you.
Dai, damadın yerine koy kendini. Herhangi bir sorun var mı yok mu bir düşün.
Young Dai, pretend you're the groom.
Tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışıyoruz ama sorun deil, ıslatacak bir pantolonu yok.
Yeah, I know. We're toilet-training him but it's all right, he ain't got no pants to wet.
Sorun yok. Yeni bir müzikalde işler her zaman biraz gerilir.
It always gets a little tense with a new musical.
Yani bir insana karşı söylenmediyse sorun yok?
So as long as it's not in reference to a person, it's all right?
Sorun falan yok, sence bende bir sorun falan mı var?
Nothing's wrong, you think something's wrong with me?
- bir şeyler hissediyorsanız sorun yok.
- for each other, that's fine. - Ten, nine,
bir sorun mu var 1028
bir sorunum var 94
bir sorunumuz var 196
bir sorunun mu var 37
bir sorun var 192
bir sorun var mı 26
bir sorun çıktı 25
sorun yok 1746
yoko 23
yokohama 35
bir sorunum var 94
bir sorunumuz var 196
bir sorunun mu var 37
bir sorun var 192
bir sorun var mı 26
bir sorun çıktı 25
sorun yok 1746
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok muydu 30
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok muydu 30