Bu hariç translate English
964 parallel translation
Bu hariç. O da benim değil.
Except this, and it's not mine.
Son üç ayda, bu hariç iki kez kötü şans yaşadık.
We've drawn spades twice in three months, not counting this one.
Bu hariç hepsini.
Well, all excepting this one.
Bu hariç.
All except this one.
Kesinlikle ışıktan uzak, bu hariç.
Absolutely lightproof, except for this.
Bu hariç her şeyi açıklamış oldun.
That explains everything but this.
Bu hariç.
That's to be expected.
Bu hariç hakkındaki her şeyi anlattı.
Everything else about you everything all but that.
Bu hariç.
Except this.
Bu hariç.
Not on this.
Bu hariç.
All except this.
Hepsi sattılar, bu hariç.
Everyone of them bought up except that one.
Bu kısım hariç.
Except for this.
- Ben hariç herkes bu işe bulaşmış.
- Everyone's in on it but me.
Bu hiç dert değil, tek bir kısmı hariç, sen.
It's quite all right, except, just the one phase of it. You.
Senin krallığına... bağlılık yemini edeceğim... artık krallığımızdaki her şey senin... bu halı hariç, onu kendime saklıyorum.
I do homage... for you are king... and all in our kingdom is yours... except that carpet, which I keep for myself.
Bu geceki parti için süslendi entarisi hariç.
She's all dressed for the party except for her gown.
Bu herkesi sıkar, ben hariç.
It bores everybody but me.
Yirmi altı yıllık deneyim istatistikler ve midemdeki bu beton parçası hariç.
Just 26 years experience... all the percentage there is, and this hunk of concrete in my stomach.
Bu şehirdeki hemen hemen her şeyi benim yönettiğimi de biliyorsun. Bailey İnşaat ve Kredi Birliği hariç.
You know, also, that for a number of years I've been trying to get control of it.
Winchester'lı insanlar bu silahları üretirken on veya yirmi bin silahtan biri hariç hepsi kusursuz olur.
It seems when the Winchester people are turning out these here guns, every so often, maybe one gun out of every ten or twenty thousand, well, it comes out just perfect!
Bu silaha sahip olabilecek başka kimseyi düşünemiyorum, ben hariç.
I can't think of anyone I'd rather see own that gun, except maybe me!
Bu, sorumsuzca hareket etme özgürlüğü hariç, herhangi bir özgürlükten vazgeçmek anlamına gelmez.
This does not mean giving up any freedom, except the freedom to act irresponsibly.
Büyükelçinin bu olaydan haberi yok, ne de bir başkasının iş ortaklarım ve siz hariç.
Anyone knows nothing about it except my business associates and you.
Bu mavi, pembe, sarı ve gri yeşil hariç her şey.
It's blue, pink, yellow, gray. Anything but green.
Unutmayın, bu cinayet suçlamasıyla ilgisi hariç..... sanığın Madam Grandfort'la ilişkisi hakkındaki görüşleriniz esasında..... sanığı yargılamanız söz konusu olamaz.
Remember also that you are not trying the accused for whatever views you may hold as to his relationship with Madame Grandfort except as it may affect this charge of murder.
Şey, bu insanlar hariç hiç kimse yok.
Well, that is, no one except these people.
Aman, kuracak olursan da dikkat et, ahbap. Bu işi kim yaparsa gizli yapmalı, bir kişi hariç.
I tell thee, fellow, he that doth naught with her, excepting one, were best to do it secretly, alone.
Bu özel klistron frekans modülatörü hariç.
Except this special klystron frequency modulator.
Belki bu karakteristik kemer formu hariç.
Except, perhaps, in the form of this characteristic arch.
Bu adam hariç içindeki herkes de.
Whoever else was on it... Except for this man.
Tüm sabah boyunca tabura ulaşmaya çalıştım, Bu havada koreliler hariç kimse çıkmaz.
I've been trying to get battalion all morning,
Aslında, kadın, "çok kişilikli" denilen bir durumdaydı tüm psikiyatrların okuduğu ama çok azının tanık olduğu bir şeydi. Tabii, bir gün, Dr. Jekyll'den bir karakter fazlasına sahip bu bayanla karşılaşan Georgia Tıp Fakültesi'nden Dr. Thigpen ve Dr. Cleckley hariç.
She was, in fact, a case of what is called multiple personality... something that all psychiatrists have read about... and very few have ever seen... certainly not Dr. Thigpen and Dr. Cleckley... of the Medical College of Georgia... who one day were confronted with a woman... who had one personality more than Dr. Jekyll.
Yine de bu konuşma hariç bir konuşmamız olmuyor.
Yet you and I never seem to have any other conversation but this one.
Bu ülkedeki bütün kapılar yüzüne kapalı. Biri hariç - hapishane.
All doors in this country are closed to you except one - prison.
- Bu bey hariç.
- Except for this gentleman.
Bu duruşmada, Frederick Manion hariç herkes yargılanıyor.
Everybody in this court is being tried except Frederick Manion.
Bu zarflar hariç.
Except for those envelopes.
Adamlarımın hepsi bu bölgede. Mekanize birlik hariç. Tabura kaydırıldılar.
Yes, sir, my men are all here, except my weapons platoon, detached to Battalion.
Bu kız hariç.
Except for this girl.
Bir şey iddia etmiyorum, Profesör... Üç yıl önce Burton White'ın bana gelmesiyle başlayan bu hikaye hariç.
I'm not claiming anything, Professor except that, for me, this story started three years ago when Burton White came to me.
Mesele Kit hariç bu adamı duyan hiç kimse yok.
The trouble is that no one but Kit has heard this man.
- Mahkemenin bilgilenmesi açısından, sözcüklere dökülmesi edebe aykırı suçlamalar için tüm saygılarımla... tanıklığı gereken bu genç hanımefendiyi tanık olarak çağırırken, mahkemenizin suçlamaları okuduğunu bilmekle birlikte onları hariç tutup, sanığa yüklenen suçlamalarda dikkatinizi çeken Savaş suçları ile ilgili 92.ci maddenin dikkate alınmasını talep ediyorum.
Since the court acknowledges the unspeakable nature of the charges, I would like to suggest that out of deference to the young lady whose presence is necessary as a witness, that the court omit reading of the charges and specifications in detail and simply cite the accused as charged with violation of the 92nd Article of War on both counts.
Ve bu çocuklar, sen hariç herkese göre kötü.
And these children are bad to everyone but you.
Bu hayatta, iki burun deliği olanlar hariç, herkese güvenebilir insan.
In this life, we should trust everyone, except those who have two nostrils.
Grant'e göre kendisi bu konulardan hiç anlamıyor filmlerde gördükleri hariç
According to grant, he doesn't know anything about these matters except what he sees in the movies.
İşte konu bu, yerleşim planı hariç.
Well, that's about it, except for the layout.
Bu kat ve yukarıdaki hariç, - ki onu da güvenlik nedeniyle kapattık - diğerleri olağan şekilde hizmet veriyor.
Except for this floor and the one above, which we sealed off for security purposes, the rest functions normally.
Bu pençeler Lustucru Makarnası hariç her şeyi tutabiliyor.'
'Down with those paws, except for pasta Lustucru.'
# Alçakgönüllülüğün tüm dünyaya miras kalması gerektiğini öğret ona. Bu ülke hariç.
Gentle, holy child, teach him That the meek shall inherit the earth
Siz hariç bayan, bu olayın dışındasınız.
Except you, lady. May you just drop dead!