Bu kişi translate English
10,590 parallel translation
Gerçekten mi? Bu kişi kim olabilir?
And who would that be?
Emin olduğum tek şey bu kişi her kimse Glenport Village'ın dışına çıktı.
All I know for sure is whoever this is has gone outside Glenport Village.
- Eğer bu kişi oysa, evet.
If that's him, he is.
Internet ve yer faaliyeti arasındaki bağlantı bu kişi.
This individual is the nexus between the ground operation and the Internet.
Bu kişi kurbanların asıl kimliklerini anlamış olabilir ya da üye alımındaki bir garipliği görmüştür.
That person may have discovered the victims'true identities or responded to an anomaly in the recruiting pattern.
Artık bu kişi olmak istemiyorum.
And I don't want to be this person anymore.
Geçmişte yaptıklarımla ben bu kişi oldum. Ama artık eskisi gibi değilim.
I am who I am because of my past, but I'm not the same person anymore.
Bu kişi tıp fakültesinden atılmış ya da sıradışı yöntemleri nedeniyle lisansını kaybetmiş olabilir.
This person may have washed out of medical school or gotten in trouble with the licensing board for unorthodox practices.
Demek istediğim, kimseyi suçlamıyorum ama bu kişi sistemi bilen, tanıdık biri.
What I'm saying, and I am not accusing anybody, but this person... they're familiar with your system.
Bu mesaj saldırının arkasında ki kişi için.
This message is for the person behind that attack.
Bu her kimse bulmamız gereken kişi o.
- Whoever this is- - that's who we need to find.
O sahte parayı basan kişi bu arada kendisi de öldü parayı uyuşturucu faaliyetleri için kullanıyordu... O yüzden paranın elinize nasıl geçtiğini öğrenmek istiyoruz.
The person that printed that money- - who, by the way, is dead- - was trying to use it to bankroll a drug operation, which is why we need to know how it ended up with you.
Bu kız, L.A.'de araba sürmeyen tek kişi olmalı.
This girl has to be the only person in L.A. who doesn't drive.
Bu konuda sadece iki kişi bilgilendirildi.
Only two people were briefed on it :
Bu çok gizli bir operasyon olduğundan bana, bilmesi gereken kadar kişi bilsin denildi.
Because this is a black operation, my information is need-to-know.
Dunyada bu mesafeden ates edebilecek 40 kisi ancak vardir.
There's maybe 40 people in the world who could take that shot.
Bu atisi yapabilecek 40 kisi var demistim ya.
You know those 40 guys I told you about who could make that shot?
Bu mektubu en çok göndermek istediğim kişi Lin Sincere.
The person I want to send chain letter to the most, is Lin Sincere.
Dört kişi daha sana doğru geliyor. Bu hiç yardımcı olmadı Cassandra.
Yeah, that's not helpful, Cassandra.
Brian'ın bu binada güvendiği bir kişi var.
There is one person that Brian trusts in this building.
Sen ise açık ara farkla FBI'daki en normal insansın, o yüzden bu konuları dünyada konuşabileceğim tek kişi sensin.
You are, by far, the most normal person at the FBI, so, you're really the only person in the world I can talk to about this stuff.
Paul Wilkerman'ın servet mirasıyla ilgili düşüncelerinden dolayı vesayeti değişse de değişmese de bu konuda kontrolü olan dünyadaki tek kişi sensin.
You are the only person in the world who controlled whether or not Paul Wilkerman's will was changed to reflect his new thoughts on inherited wealth.
Hiç kimse grubun kaç kişi olduğunu yada ne kadar büyük olduğunu bilmiyor,... ama grup sadece bu ülkede değil....... o her yerde sanki devrim gibi.
Nobody knows how many there are or how big a group it is, but it's all over, not just in this country, it's everywhere, like a revolution.
Dürüst olmak gerekirse, ben onu çok çalışan,... ve bu şehir ile en az benim kadar ilgili bir kişi olarak tanıyorum.
I know him to be honest, hardworking, and as concerned about this city as I am.
Aradığımız kişi bu değil.
Okay, he's not our guy.
Verdiğim partiye yalnızca bu kadar kişi geldi.
So, I threw this party, and this is how many people showed up.
Sıra dışı olacak ve senin de gelmeni isterim çünkü sanırım sen tanıdığım en havalı kişi olabilirsin, bu yüzden gelmeni isterim ama pek istemediğini hissediyor gibiyim.
It's gonna be full-on! And I really want you to be there,'cause you're the coolest person I think I've ever met.
Bu olayın ardındaki kişi olduğundan nasıl emin olduğunuzu soracaktım.
Actually, I was wondering how you could be so sure this was him.
Ama hâlâ naipliğiniz için bu etkili zaferden sonra bile karşı çıkacak çok kişi var.
But there will still be many who will oppose your regency even after this impactful victory.
Devasa bir uçak, bu üsse doğru yönelmiş durumda ve pilot koltuğunda oturan kişi ne yaptığının farkında değil.
A large-body aircraft is headed straight for this base and the guy who's flying it- - he doesn't know what the hell he's doing.
Bu hafta tek başına iki kişi öldü.
This week alone two people have died.
Bana bunu yapan kişi bu polis katillerini nasıl öngörmüş olabilir ki?
How could the people who did this to me have predicted these cop killings?
Bu iş bitince de buna yetki verenin kim olduğunu bulacağım ve ya o kişi bundan sonra Daire için çalışmayacak ya da ben.
Once that's done, I'm gonna figure out who the hell authorized this, and either that person will no longer work for the Bureau or I won't.
- Bana bu ucubeleri görmek için büyüyü satan kişi.
She sold me a spell so that I'd be able to see these freaks.
Bu odanın anahtarını elinde tutan kişi Hanshin Grup'un sahibi olacak demek.
The one who holds the key to this room will become the owner of Hanshin Group.
Bu not dosyasında olan dört kişi varmış sadece.
There were only four people who had that notation.
New Springs'te hayatını bu denli baştan aşağı değiştiren tek insanlar bu beş kişi.
- Mm-hmm. These five people were the only ones at New Springs who turned their lives around like that.
Ubient'te A.E. baş harfleriyle çalışmış epey kişi var ama bence adamımız bu.
There are plenty of people with the initials A.E. that work at Ubient, but I think this is our guy.
Hayatında bazı hataları oldu ve bunu kabul eden ilk kişi de o. Bu anların üstesinden gelmeyi başardı.
He made some mistakes in life, and he's the first to admit that, and these are moments he managed to overcome.
Yine sen arkamı topladın ama bu sefer feda ettiğin kişi bendim.
You fixed it like always, except, this time, I was the card you traded.
Ve bu deney iki kişi gerektiriyor.
And this experiment takes two to tango.
Bu kararı verecek kişi olacağımı görmezdim.
I would not have seen me as the guy who make the decisions.
Bu onun tek hayaliydi ama bir kişi bile bunu gerçekleştirmesinde yardımcı olmuyordu ona.
That was the only dream he had ever had but not a single person came forward to help him fulfill that dream.
Bana ne zaman ihtiyacı olursa yanında olacağım çünkü bu hayatta güvenebileceğim tek kişi o!
It means I'm gonna be there for her when she needs me,'cause she's the only one I can count on!
Senide bu davadan alacak tek kişi benim.
I'm the one who pulled you off!
Tanrım, bu sizi dünyadaki en şanslı kişi, mağaza yapıyor.
And, God, that makes you the luckiest person... store... in the world.
Şeyden beri bu kadar az kişi görmemiştim...
I haven't seen this few people since...
Bu çeşit sergilerde bir sürü yüksek rütbeli kişi olur.
Those kinds of expos attract a lot of high-ranking people.
Ayrıca ilk vurulan kişi o. Bu, sonraki kaosta kaçamadığını garantiliyor.
He was also the first person shot, guaranteeing he couldn't scamper off in the ensuing chaos.
Bu Daire'deki aklı başında tek insan olabileceğini düşünen epey kişi var.
Yeah, there's a rather large contingent that thinks you might be the only sane person in this department.
Dünyadaki en olgun kişi o demiyorum. Veya bu mevzu özelinde sıradan bir üçüncü sınıf öğrencisi de değil.
Well, I'm not saying he's the most mature person in the world or your average third-grade classroom for that matter.
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
bu kim 539
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
bu kim 539