Bu onun hatası değil translate English
190 parallel translation
Bu onun hatası değil.
It's not his fault, Father.
Ama bu onun hatası değil.
But it kinda ain't his fault.
Bu onun hatası değil, sanırım.
It's not her fault, I guess.
- Bu onun hatası değil.
And this thing is not his fault.
- Bu onun hatası değil.
It is not his fault.
- Bu onun hatası değil.
- It's not her fault.
Bu onun hatası değil.
It's not her fault.
Bu onun hatası değil.
It is not the hand's fault.
Biliyorum, bu onun hatası değil ama her yerde paltosunu ve sigarasını bırakıyor.
Ι know it's not his fauΙt but he Ιeaves his coat everywhere and his cigarettes.
Bu onun hatası değil.
It's not his fault.
Bu onun hatası değil.
It's not its fault. Not its fault.
Bu onun hatası değil!
It is not his fault!
- Bu onun hatası değil.
It's not her fault.
Bu onun hatası değil.
It not his fault.
Benim sana taptığım kadar artık seni sevemiyorsa bu onun hatası değil.
And it isn't his fault he cannot love you... any more than it's mine that I adore you.
Bu onun hatası değil
This is not her fault.
Kesinlikle öyle ama bu onun hatası değil.
I certainly wouldn't fault him if he did. Mmm.
Bu onun hatası değildi. Biliyorsun, değil mi?
You know it wasn't his fault, right?
Bu onun hatası değil.
Not his fault, by the way.
- Bu onun hatası değil.
- It is not her fault.
Bu onun hatası değil, tatlım.
It ain't her fault, sweetheart!
Anne, bu onun hatası değil.
No, Mom, it's not his fault.
bu onun hatası değil.
That's not her fault.
Michael bu onun hatası değil.
Michael, it's not his fault.
Bu onun hatası değil. Bu onun yaptığı ve üstelik başarılı bir şekilde yaptığı bir şey.
It is not the cat "s fault, it" s what he does and what he does successfully.
Bu onun hatası değil.
IT'S NOT HER FAULT.
Bu onun hatası değil, Bayan.
It's not his fault, Miss.
Sana söyledim, bu onun hatası değil.
I told you, it's not her fault.
Annen dısarı cıkman icin hep güçlük çıkarır mı? Hayır, bu onun hatası değil.
Does your mother always give you a hard time about going out?
Bu onun hatası değil.
- It's not her fault.
Bunda utanılacak bir durum yok, bu onun hatası değil.
[Mrs. Croft] It's nothing to be ashamed of. It's not his fault.
Bu onun hatası değil, ben de çocuk değil.
IT'S NOT HIS FAULT, AND I'M NOT A CHILD.
Ona gösteririm ben! - Harald, bu onun hatası değil!
- It wasn't his fault.
Biliyorum baba, ama bu onun hatası değil.
I know, Papa, but it's not her fault.
Eğer birisi nezleden ölürse, bu onun hatası değildir değil mi?
If someone dies from the flu, it is not his fault.
Evet, evet, ben bir canavarım, biliyorum bu onun hatası değil.
Yes, yes, I'm a monster, I know, it's not his fault,
- Bu onun hatası değil, Sputnik.
- It's not his fault, Sputnik.
Bu onun hatası değil.
That's not his fault.
Evet, biliyorum. Bu, onun hatası değil.
Yes, I know, through no fault of his.
Bu, onun hatası değil.
It's not his fault.
Eğer birini öldürdüysem bu onun hatası yüzünden değil ki.
- It's not his fault I killed a guy.
Bu gerçekten onun hatası değil.
It's not really her fault.
Bu onun hatası... benim değil.
It's his fault... not mine.
Ama tümüyle onun hatası değildi bu, biliyorsun, değil mi?
But that hasn't been entirely his fault, you know that, don't you?
Bu onun hatası değil. - Alo?
Hello?
O da sulu gözü yüzünden ama bu, onun hatası değil.
Because of that one runny eye she has, but that's not her fault.
- Onun hatası değil bu, böyle garip düşünceleri var.
What? ! It's not his fault, he's got some strange ideas.
- Evet, ama bu da onun hatası değil.
- Yeah, but it's not her fault.
Bu onun hatası değil!
She's not great with kids. That's not her fault.
Bu sonuç onun hatası değil.
The result is not his fault.
Bu asla onun hatası değil.
It's never his fault.