Bu onun işi translate English
715 parallel translation
Bu onun işi.
That was his profession.
Ne de olsa bu onun işi.
After all, it's his business.
Bu onun işi değil mi?
It's his job, isn't it?
- Bu onun işi.
- That's her job to do.
Bu onun işi değil.
It's not his job.
Yani, diyorsun ki, bu onun işi?
So, you say it's his business?
- Bu onun işi..
- That's his job.
Bu onun işi!
It's his job!
Bu onun işi gibi gözüküyor.
Looks like this is it.
Onu dinleyin, bu onun işi.
Listen to him. It's his business. WOMAN 2 :
onun koruması altında, başbakanı öldürdüm hep benim peşimde olacaktır zaten, bu onun işi!
I killed Prime Minister Yan while he's on guard, he wouldn't let me get away, it's his job.
Bu onun işi.
That's her job.
Bu onun işi, değil mi?
That's his job, right?
Bu onun işi.
That's his job.
Bu onun işi değil.
Ain't for him to say.
Çünkü bu onun işi.
Because that's his job.
- Evet. Bu onun işi.
- Yeah, it's her job.
- Çünkü bu onun işi değil!
- Why? - Because that's not his department!
Beyefendi dürüst bir komiserdir, hiçbir şeyi unutmayacaktır. Dediği kadarıyla bu onun işi.
This is the gentleman, an honest commissary who will omit nothing of what concerns the duties of his office.
Sessiz ol kadın bu onun işi mi?
Quiet, woman, is it any of her business?
- Onun bu işi becerebileceğine inanıyormusun?
- Do you think you can manage it?
Onun işi bu.
He works at this stuff.
Her neyse, zaten onun için yapmamıştık bu işi.
Anyway, we didn't do it for that reason at all.
- Bu onun işi.
- It's his work.
Bu soruları sormak onun işi.
It's his duty to ask questions.
Onun için hiç kurcalamadan bu işi, el sıkışıp ayrılalım. Siz işinize, keyfinize bakın artık. Herkesin bir işi, bir keyfi var, değil mi ya?
And so without more circumstance at all I hold it fit that we shake hands and part, you as your business and desires shall point you, for every man hath business and desire.
Evet, bu onun işi.
Yeah, it's fiittin',
Brown hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz ama bu kadın biliyor. Bilmek onun işi.
We know next to nothing about Brown, but... a woman knows, she makes it her business to know.
Bu da onun işi.
That's his department.
Onun bu işi evlilikle sonuçlanacak.
That work of his will result in a marriage.
Biliyorsun ki bu onun ilk işi.
You know, it's his first job.
Onun yaşlı adamı bu işi kurdu.
His old man built up this business.
O zaman Shelley ile olan bu tatsız küçük işi bırakmak ve sevgili eşine ve onun yarım milyonuna dönmekten başka seçeneğin yok.
Then you have no alternative but to give up this dreary little business with Shelley and go back to your loving wife and her half million bucks.
Ve siz onun bu işi yerine getireceğini biliyorsunuz.
I understand. You've got to have the right man for the job.
Bu işi yapacaksak, onun öldürülmesi şart!
If we're gonna get this job done, she has got to be killed!
Bu doktorluk işi onun rüyası, değil mi?
This doctor thing sure is a dream of hers, huh?
Ama ne fark edecek ki... onun da işi bu kasabayla olduktan sonra?
Yes, but... what difference does it make... with the town the way it is?
Kutsal saydığın her ne ise, onun adına bırak bu işi!
In the name of whatever is holy to you, give it up!
Yani bu onun ilk işi mi?
This is her first position?
Tabii bu arada onun da işi bitmiş.
He was making a break, all right.
Bunun yanında, bu Wart'ın işi, onun görevlerinden biri.
Besides, that's the Wart's job, one of his duties.
Osman'ı orada buluruz. Yürüyün! Onun işi bu.
Osman did this, that's where we'll find him.
Onun işi değil ki bu.
It's not his doing.
Onun işi bu zaten.
- I knew it very well.
Onun sayesinde bu işi buldun.
I s because of her that you got the job.
Kim onun bu işi yürütmeye devam edeceğini söyledi?
Who says he could keep on managing that?
Onun işi bu şekilde etrafta dolaşmak.
It is her business to walk around like that.
Bu onun ve Chino'nun işi.
It was him and Chino.
Onun bu işi başaracağını biliyordum, söylemek istediğim buydu.
It was good. I just wanted to let him know I knew he'd make it.
Onun işi bu.
That's her business.
Ve bu arada, onun burada ne işi var?
- Okay By the way, wha s she doing here?
bu onun sorunu 17
bu onun 40
bu onun arabası 16
bu onun hatası değil 24
bu onun fikriydi 25
bu onun suçu değil 19
işin 35
isis 37
işık 176
ışık 57
bu onun 40
bu onun arabası 16
bu onun hatası değil 24
bu onun fikriydi 25
bu onun suçu değil 19
işin 35
isis 37
işık 176
ışık 57
işim var 162
isırmaz 18
işıkları aç 25
işin var mı 24
işığı kapat 29
işim bitti 87
işıkları söndürün 27
işıkları açın 23
isimsiz 20
işıkları kapat 24
isırmaz 18
işıkları aç 25
işin var mı 24
işığı kapat 29
işim bitti 87
işıkları söndürün 27
işıkları açın 23
isimsiz 20
işıkları kapat 24