Bunu yapmalıyım translate English
1,038 parallel translation
Yoksa karım mezarında rahat olmaz en azından son olarak onun için bunu yapmalıyım!
Or she will never rest in peace That's the least I can do for her
Bunu yapmalıyım!
I must do it!
Ben sadece bir memurum, yaşamak için bunu yapmalıyım.
I'm only an officer, so I must do this in order to live.
Sonuçta bunu yapmalıyım ve yapacağım da.
Anyway I have to do this, and I'll do it.
Bunu yapmalıyım.
I should do it.
Bunu yapmalıyım.
I've gotta make it.
Belki de bunu yapmalıyım.
Maybe I should do this.
- Hiç olmazsa bunu yapmalıyım.
- The least I could do.
Hayır, bunu yapmalıyım.
No, I've got to do this.
Oyunuma bilet satmak için bunu yapmalıyım.
What I will do to sell tickets for my play.
Ondan sonrası sizin aranızda, Ben bunu yapmalıyım. Benim de çocuklarım var.
Then you work it out between you, I'm all for that.
Seninle konuşmalıyım. Şimdi kafam iyiyken bunu yapmalıyım.
I gotta speak to you now while I'm still high.
Düşünceme göre bunu yapmalıyım.Teklifi kabul edeceğim.
My mind is made up that I will accept the offer.
Bak, bunu yapmalıyım. Benim için değil, Diane için de değil.
Listen, I gotta do this. lt's not for me.
Adamlarım bir artış istiyor, Bunu yapmalıyım.
My men are expecting a raise, I gotta get'em one.
Bunu kendim yapmalıyım.
I must do it myself.
Bunu yapmalı mıyız emin değilim.
I don't know if we should do this.
Bunu telâfi etmek için lazım geleni yapmalıyız.
We must make the best of it
- Bunu yapmalı mıyım?
- Shall I?
Bunu bende günde birkaç kez yapmalıyım.
I do it too, several times a day.
- Bunu senin iyiliğin için yapmalıyım.
- I'm gonna do this for your own good.
Ayrıca bunu Hsiao Tieh'nin hatırı için yapmalıyım
I also do it for Hsiao Tieh's sake
Bunu mutlaka yapmalıyım.
I've got to kill him.
Bunu yapmalıyım.
YOU CAN HEAR IT DRIPPING. ( Dr. Wilbur ) I KNOW.
Dallas uçuşu için bunu zamanında yapmalıyım.
I got to make it in time for the Dallas flight.
Evet, bunu yapmalıyım.
I should have done that.
Bunu kız kardeşine yapmalıyım.
I gotta try that on your sister.
Adetlere göre bunu ben yapmalıyım.
According to the custom I should name them.
Bunu düzeltmek için ne yapmalıyım?
What should I do to make this right?
Ne yapılması gerekiyorsa bunu kendim yapmalıyım.
What needs to be done I must do it by myself.
Ama bunu şimdi yapmalıyım.
But I've got to do it now.
Üzgünüm, baba ama bunu yapmalıyız.
I'm sorry, Daddy... but we had to.
- Bunu daha ne kadar yapmalıyım?
- How much longer do I have to do this?
- Bunu neden yapmalıyım?
- Why should I?
Çok iyisin, fakat bunu kendim yapmalıyım.
That's very nice of you, but I've got to do this myself.
Lester, bunu yapmalı mıyız sence?
Lester, you think we should be doing this?
Ama ben değilsem o zaman anlaşma yapmalıyız, olanı kabul edip... bunu durdurmanın bir yolunu bulacağız. Tamam mı?
But if it isn't me, then we have to make a deal, you and I, to accept that fact and find a way to stop it, OK?
- Sence bunu yapmalı mıyım?
- Do you think I should?
- Sence bunu da yapmalı mıyım?
Do you think I should do it too?
Ama bunu görülmeden yapmalıyım.
But I have to stay out of sight.
Evet ama bunu yapmalı mıyım emin değilim.
Yeah, but I'm not sure I should do this.
Bunu söylemek çok zor, ama kariyerim için en iyisini yapmalıyım.
Don't think it's not hard for me to say, but I gotta do what's right for my career.
Bunu kendim yapmalıyım.
Oh, I must do it myself.
Bunu yalnız yapmalıyım.
I must do this alone.
Biliyorum zor birşey ama eğer bu mektup olayı işe yararsa ve Debbie ile çıkabilirsem sence bunu nasıl yapmalıyım?
I know it's a long shot... but if this letter thing does work out... and I do get to go out with Debbie... how do you think I should handle it?
- Bunu hızlı ve yalnız yapmalıyım.
- No, I've got to do this fast and alone.
Sanırım bunu ben yapmalıyım.
I think it is for me to do that.
- Hayır, bunu ben yapmalıyım.
- No, I must.
Ama bunu doğru düzgün bir şekilde yapmalıyım.
Oh, but... I must make proper amends.
Clara muhteşemsin ama hayır, bunu kendim yapmalıyım.
No. Clara, you're a peach. This one's mine.
Bu rezonatörün bakım kontrolü için,.. ... ana şalterin orada kalabilirim. Fakat bunu kendi başıma yapmalıyım.
I can stand right at the master switch to maintain control of that resonator, but I must do it myself.
yapmalıyım 51
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21
bunu biliyordum 108
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21
bunu biliyordum 108