Calışıyor translate English
49,335 parallel translation
- Sekou'ya yardım etmeye çalışıyor.
She's trying to help Sekou. Yeah, we all are.
FBI için çalışıyor.
He's working for the FBI.
Bilişimcim kimliğini belirlemeye çalışıyor ama şimdiye kadar bir şey bulamadık.
My cyber guy's been trying to I.D. him. So far, we've come up empty.
Öğleden bu yana çalışıyor.
She's been working all afternoon.
Dün gece burada çalışıyor muydun?
Hey, did you work here last night?
( Motor çalışıyor )
( engine starts )
"Cowardice- - Ailenin içinde çalışıyor."
"Cowardice- - it runs in the family."
Videoyu yapan her kimse sadece bu hareketi geri alıp ona kişisel olarak zarar vermeye çalışmıyor, aynı zamanda başkanlığıma zarar vermeye çalışıyor.
Whoever made the video is not only trying to undo that and damage him personally, but to damage my presidency.
Sadece sorundan kaçmaya çalışıyor.
She's just trying to dodge the issue.
Ama uyarmadı demeyin! Yalan söylüyor! Kafamızı karıştırmaya çalışıyor.
The real Tuffnut never cares what I think, and while I'm at it, he wouldn't volunteer us for this mission, and he would never ever let me carry Macey!
Sharon Borland bölgesinde Kültür Merkezinde çalışıyor.
Sharon's over at the Cultural Center on Borland Circuit.
Orada mı çalışıyor?
Does she work there?
Daniah bugün çalışıyor mu?
Is Daniah working today?
Sizin için çalışıyor.
She was working for you.
Şapkası canlanan bir manken vardı gökkuşağının üstünde uçan kaz vardı korkunç adam kuklası vardı... Bir mağazada çalışıyor gibilerdi.
It had a mannequin that had this hat that made it come to life and there was a goose on a rainbow and this creepy guy puppet that, like, worked at a department store.
Seni öldürmeye mi çalışıyor?
'Cause he's trying to kill you?
Sıkı çalışıyor musun?
And how is school, Amira?
Teknisyenimiz sabit diskteki bilgileri toplamaya çalışıyor.
Our tech's still scrolling through the hard drive's data.
Kimse soru sormadığı halde bir şeyler söylemeye çalışıyor.
Always trying to be heard when no one asked any questions.
Alarmınız çalıyor.
Your alarm's going off.
NYPD tünnelerin kapatılmasını için çalışıyor.
NYPD's working on closing down the tunnels.
Buradaydı, Jadalla'yla birlikte çalışıyor.
He was here, working with Jadalla.
Otuz dör yaşında, evlenmemiş, Zürih merkezli Teradyne adlı yazılım şirketinde çalışıyor.
34, unmarried, works for a Zurich-based software company called Teradyne.
ATB'de çalışıyor.
He works at CTU.
Washington Polisi daha büyük bir kordon oluşturmaya çalışıyor... ancak yeni yolların kapatılması yaklaşık on yada onbeş dakika sürecek.
DCPD is trying to establish a wider cordon, but the additional roadblocks won't be in place for another ten to 15 minutes.
CTU'da çalışıyor.
He works at CTU.
Çalışması kanında, anlıyor musun?
Her work's in her blood, you know?
Kaynağı saptamaya çalıştım, ama, uh, Sinyal yayılıyor.
I tried to pinpoint the source, but, uh, the signal's being spread around.
Üzerinde çalışıyor Carter.
Working on it, Carter.
Bizim için çalışıyor.
He works for us.
Ve yine de, bundan sonraki yıllar boyunca Babamın sana önem verdiğini... Sana danışıl, senin için çalışıyor...
And yet, through all the years thereafter that my father cared for you... counseled you, labored for you... he never told you that we were alive.
Sana söyledim, çalışmamı yok etmeye çalışıyor.
I told you, he's trying to destroy my work.
Su şirketi için çalışıyor.
He works for the water company.
/ - Will Jonas Maliki ile çalışıyor. /
Will was working with Jonas Maliki.
Bizim gibi varoşlarda yaşayan çılgınları anlamıyor. Boynumuza bir tasma geçirmeye çalışırsan, ellerini bileklerinden sökeriz.
See, the thing he don't understand about us mad fucking slumdogs... you try to put a leash on us, we'll rip your hands off at the wrist.
Çalışıyor mu?
Is this working?
Çalışmasını izlemek istedim o yüzden çalışıyor.
He doesn't. But I wanted to see him run, so he ran.
Muhtemelen sadece bize daha önce bir masa bulmaya çalışıyor.
He's probably just trying to get us a table earlier.
- Oh, harika, çalışıyor.
- Oh, great, it's working.
Telefon çalışmıyor.
Phone's not working.
Karşısında bir insan olduğunu anlamasını sağlamaya çalışıyor.
See, he doing that thing, trying to make her see he a person and shit.
Telefon çalışıyor mu?
You know if the phone works?
Çalışıyor.
It does.
- Sho. Dışarı çıkmaya çalışıyor.
Guys, it's trying to get out.
İçeri girmeye çalışıyor.
- It's trying to get in.
Bilgisayar hâlâ çalışıyor.
The CPU is still up.
İki kat çalışmıyor, ikisi için de aynı şeyi yapıyor bu yüzden iki memesi var zaten, değil mi?
They ain't twice as much work, she does the same thing for both, that's why she's got two tits, right?
Kirkpatrick'le çalışıyor.
Works for Kirkpatrick.
Çalışıyor.
It's working.
Çalışıyor.
Ha. It's working.
O sana zarar vermeye çalışıyor.
He's just trying to hurt you.
çalışıyorum 310
çalışıyor 250
çalışıyorsun 24
çalışıyordum 70
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışıyor musunuz 18
çalışıyor mu 68
çalışma 18
çalışmak 46
çalışıyor 250
çalışıyorsun 24
çalışıyordum 70
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışıyor musunuz 18
çalışıyor mu 68
çalışma 18
çalışmak 46
çalış 161
çalıştım 51
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalıştım 51
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67